4.7

1.2K 107 88
                                    

"Alo, telefon çekmiyor! Abla ne yaptın? Ay ne ablası ya! Ben ne zamandan beri sana abla diyorum? Parla ne yaptın? Alo diyorum, sesim geliyor mu? Ben Erdi'yi bekliyorum çıkmadı daha! Nerede ya?"

Yüzümü buruşturup telefonu biraz kendimden uzaklaştırdım. "Eylül mikrafonu ağzından çeker misin lütfen?" dedim sınav için geldiğim okul bahçesinden çıkarken. "Seni duyuyorum ama sesin çok uğultu geliyor."

"Bu Erdi nerede kaldı ya!" diye yakındı Eylül. Beni asla takmıyordu. Zaten kardeşim olarak benim yanımda durup benimle beraber sınava gelmek yerine o Erdi'yle beraber sınava gitmiş, sınav bitene kadar da okulun önünden ayrılmamıştı. "Seninki nasıldı? Leyla ne yaptı acaba? Ozan? Dilay?"

Ardından bir kaç hışırtı gelmeye devam etti. "Erdi!" diye bağırdı Eylül. "Buradayım! Hey! Salak çocuk nereye gidiyorsun beni bırakıp? Aptal buradayım diyorum!" Eylül bir kaç saniye koştu ve kulaklarıma uğultular dolmaya başladı.

"Nasıl geçti? Sana anlattığım her şeyi yapabildin mi? İyi miydi? Kaç bekliyorsun? Gelir mi bi' üniversite? Yoksa mezuna mı kaldın? Söylesene neden fısdık görmüş sincap gibi suratıma bakıyorsun?"

"Sen beni saatlerce burada mı bekledin? Ayakta?"

Eylül fazla konuşmuş olacaktı ki biraz soluklandı. "Taşa oturdum." dedi sadece. "Söylesene nasıldı?" Bense telefonu kapatmak yerine onları dinlemeyi tercih ettim ve okuldan tamamen çıkıp eve doğru adımlamaya başladım.

"İyiydi bence." dedi Erdi. "Dediğin her şeyi yaptım. Geçersem de seni sayende geçerim."

"İşte bu be!" dedi Eylül heyecanla. Ardından büyük bir gürültü koptu ve kulağıma hışırtı sesleri yükseldi. O an Eylül'ün Erdi'ye sarıldığını anladım.

Bir kaç saniye geçti.

"Ne oldu?" dedi Eylül telefonun diğer ucundan. "Kıpkırmızı kesildin. İyi misin?" dedi Eylül bir kaç saniye sonra. "Sana diyorum."

"Hiç," dedi Erdi. Sanarım donup kalmıştı. O an onun yüzünü görmeyi çok isterdim. Ardından boğazını temizledi. Sustu. Yutkundu ve bir kaç kez öksürdü. "Dün dediğim yere gidelim mi seninle?"

"Yorgun değil misin? Sınavdan az önce çıktın. Dinlen istersen. Ben kaçmıyorum ya?"

"Yorgun değilim. Gidelim mi?"

"Gidelim." Ardından bir kaç adım sesi duydum. "Hangi konular vardı? Acaba diğerleri nasıl yaptılar?" Eylül birden sustu. "Parla'yı unuttum." dedi dan diye. "Parla," dedi telefona doğru. "Orada mısın? Erdi yüzünden seni unuttum. Nasıl geçti?"

"İyiydi." dedim. Tam devam edecektim ki, "İyiymiş," dedi Eylül hızlı hızlı. "Ben eve geç gelirim. Görüşürüz." Ardından telefon kapandı. Yolun ortasında donakaldığım sırada, "Sağol ya." dedim binanın önüne gelir gelmez. "Baya ilgilendin benimle küçük kardeşim. Eve gelince seni Erdi Erdi diye darlayayım da sende gör."

Asansörü es geçip merdivenlere yöneldim. Ozan'la Leyla'ya bir kaç mesaj attım ve telefonu kapatıp cebime sıkıştırdım. Kapıyı açtım ve ayakkabılarımı çıkarıp kapının önüne koydum.

"Anne?" dedim mutfağa adımlarken. Annem telefonundan gözlerini ayırıp bana baktı ve dikkatini geri telefonuna verdi. "Anne?" dedim bir kez daha. Annem yüksek sesle, "Bismillah!" diye bağırdı. Ardından ağzının içinde bir şeyler daha yuvarladı. O an dua okuduğunu anladım.

Kendimi sandalyeye attım. "Anne çıktım sınavdan." dedim. "Sen benim gidişimden beri oturup dua mı okuyorsun?" Annem bir kaç saniye daha sessiz kaldı. Daha sonra telefonu yanına koyup, "Nasıl geçti?" diye sordu.

"Eh," dedim. "Fena değildi sanki. Dayamışlar yine soruları gavura sorar gibi. Ama iyi geçti." Annem ağzını açıp konuşacaktı ki kapı çaldı. İkimiz de mutfak kapısına baktık. Annem, "Kalk bak." dedi bana doğru. "Eylül herhalde." Ardından durdu ve aydınlanmış gibi, "Eylül neden seninle değil?" diye sordu.

Eylül Erdi'yle birlikte diyemedim.

"O geç gelecek." dedim ve ayaklarımı masaya dayadım. "Ben yoruldum gelene kadar. Baksana sen."

"Sana dua okuyacağım diye canım çıktı. Bakamam ben. Git sen bak."

"Of anne," dedim. "Bak işte ne olacak?"

"Terlik sokacağım ağzına şimdi. Anayım ben ana."

"Bende yavrunum?"

"Bir zamanlar toydum herkes gibi. Hatalarımı yüzüme vurmasana sen."

Elimi kalbime koydum. "Sağol ya." dedim ve ayağa kalktım. "Kardeşim beni beklemez annem bana hata der." Ayaklarımı yere vura vura kapıya geldim. Ardından kapının kulpunu kavradım ve kapıyı açtım.

Karşımda Dilay'ı gördüm.

Ağlıyordu.

Elinde de küçük bir bavul vardı.

"Dilay?" dedim sorgular gibi. "Kim gelmiş?" dedi annem mutfaktan. "O küçük kız mı? Al eve gelsin! Süt kaynatalım ona." Dilay bir adım öne attı ve gözyaşlarının arasından annemin sözlerine gülümsedi.

"Ne oldu sana?" diye sordum. Annem de mutfaktan çıkıp bize doğru yaklaştı. "Dilay?" dedi durgun bir sesle. Onun tam önünde durdum. Kafamı onun yüzüne doğru eğdim ve kollarından yapıştım. "Dilay," dedim. "Ne oldu sana yavrucum?"

"Ben," dedi. "Galiba artık kimsenin kızı değilim." Annem Dilay'ın yanına doğru adımladı. "Ne demek o?" diye sordu ve elindeki su bardağını Dilay'a doğru uzattı. Bardağı ben aldım. Elimi Dilay'ın çenesinin altına koydum ve bardağı dudaklarına yaklaştırdım. Bir kaç yudum aldı ve nefesini düzene sokup konuşmaya başladı.

"Sınavdan çıkıp eve gidince annemle konuştum." dedi. Elimi sırtına yasladım ve parmaklarımı saçlarında gezdirdim. "Nasıl geçtiğini sordu. Kazanır mısın dedi. Bende evet dedim. Sonra da hangi üniversiteyi yazacaksın diye sordu. Ben sustum. Sonra da üzerime geldi neden susuyorsun diye. Dürüst olup burayı yazmayacağım dedim." Eliyle yüzünü kapatıp başını eğdi. "Evde kiyamet koptu. Söylediklerine dayanamayınca da eşyalarımı toplayıp dışarıya adımladım. Ama aklıma buraya gelmekten başka hiçbir şey gelmedi."

Dilay durdu. "Sorun yok." dedi küçük çocuk gibi. Kızaran burnunu çekti. "Zaten bir kaç aya evden ayrılıyordum. Üniversiteyi burada okumayacağım. Ama ne yapacağımı da bilmiyorum."

O an aklıma Ozan ve Leyla'yla beraber Ankara'ya yerleşmekten başka hiçbir şey gelmedi.

"Söylesene Parla sen Dilay için yapmaz mıydın?"

"Yapmazdım."

Yapmazdım.. yapmazdım.. yapmaz mıydım?

Başımı iki yana sallayıp kollarımı Dilay'a sardım ve "Buradayım." dedim. Bu söz Dilay'ın hıçkırmasına neden oldu. Ellerini boynuma sardı ve kedi gibi boynuma yaşlarını dökmeye başladı.

Mehlikâ (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin