Keyifli okumalar, upuzun bir bölüm oldu, yıldızlamayı unutmayın!3
Bu bölüm tamamen Dilay'ın ağzından, Parla'yı fark ettiği ilk dönemler.
Kurşun kalemimi daha sıkı kavradım. Elimin altındaki kağıt parçasına bir çizgi daha attığım sırada sınıftaydım ve öğle arasıydı. Kafamı biraz geriye attım ve çizdiğim resime daha uzaktan baktım. Ardında koyduğum silgiyi aldım ve çizdiğim resmin beğenmediğim yerlerini silmeye başladım.
Birileri bana seslendi. Başımı kaldırıp etrafıma baktığım zaman, "Bu senin mi?" dedi sınıftan bir kız. Sanırım ismi Sanem'di. Uzattığı kağıta baktım. "Evet." dedim kısık bir sesle. Ardında elimi uzatıp kağıtı almaya çalıştığım zaman Sanem geriye doğru adımladı. "Güzelmiş." dedi bana doğru. "Sen mi çizdin?"
Resmi bir çırpıda elinden aldım. "Evet." dedim bir kez daha. Sınıftan kimseyle arkadaşlık ilişkim yoktu. Ben kimseyle konuşmazdım. "Neden böyle sessizsin?" dedi Sanem ve önümdeki sıraya oturdu. "Kendini neden bizden uzaklaştırıyorsun?"
"İnsan sevmiyorum." dedim onu başımdan savmak için. Ardından elime aldığım silgiyi geri yerine koydum. "Hadi ya?" dedi Sanem. Ardından bana baktı ve "Öğlen sınıftan bir kaç kızla kafede olacağız. İstersen Ozan'ı da al gel." dedi. Ona ters bir bakış attım. "Sağol." dedim dilimin ucunda. "Ozan'a bunu iletirim. O gelmek isterse gelir ama ben gelemem."
"O niye?" dedi Sanem. Kafasını karıştırmayı başarmıştım. "Hem sen kızlarla dolu bir kafeye sevgilini nasıl yalnız başına salıyorsun?" Çünkü o beni ilgilendirmiyor Sanem. Ama emin ol bunu benden duymak istemezsin. "Ona güveniyorum." dedim sadece. Sanem ayağa kalktı. Kaşlarını kaldırdı ve gitmeden hemen önce, "Fazla rahatsın." dedi bana doğru. "Yerinde olsam Ozan gibi birisini başı boş bırakmazdım. Erkek milleti sonuçta. Ne olacağı belli olmaz."
Ardından hiçbir şey söylemediğimi gördü ve benden uzaklaştı. "Köpek ya Ozan." dedim onun arkasından kısık bir sesle. "O yüzden onu başı boş bırakamam." diye de geveledim ağzımın içinde. Ardından çizim deftelerimi kapattım ve elime aldım. Çantamdan kulaklıklarımı çıkardım ve koridora doğru adımlamaya başladım. Merdivenleri birer birer inip çıkış kapısına doğru ilerledim ve bahçeye çıktım.
Aylardan aralıktı. Hava soğuktu, bu yüzden ellerimi montumun cebine koyup rastgele bir bankın üzerinde oturdum ve kulaklıklarımı kulağıma taktım. Başımı geriye atıp gözlerimi kapattım ve sadece şarkımı dinlemeye odaklandım.
Şarkının sesini kısmıştım. Çünkü zil çaldığı zaman sınıfta olmalıydım. Bir kaç dakika geçtikten sonra bir hareketlenme hissettim. Ben tam basketbol sahasının önündeydim. Gözlerimi açıp sesin geldiği yöne doğru baktığım da bakışlarım basketbol sahasının içinde gezdi.
Ardından görüş açıma bu soğuğa rağmen sporcu şortu diyen, üzerine kalın ama kısa bir mont alan, kızıl ve uzun saçlarını açık bırakıp beline düşmesine izin veren, elindeki basketbol topuyla potaya basket atan bir kız girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mehlikâ (gxg)
Random+90..: O aptal sevgilini sevmediğini biliyorum. +90..: Sadece yargılanmaktan korkuyorsun. +90..: Bense seni görüyorum. +90..: Seni görüyor ve hissediyorum. Dilay: Ne saçmalıyorsun? +90..: O kadar korkaksın ki gözlerini açıp etrafına bakmıyorsun. +9...