Если тебе кто-то нужен, это конец всему.
- - -
Beklemek sayılı veya sayısız farketmeksizin en can alıcı şeylerin başında gelir.Gün geçtikçe ağırlaşır, taşınamaz hale gelir.Elinizden hiçbir şey gelmez.Tutunacak bir şeyler arayıp durursunuz insiyak ile.Fakat elinize bir şey geçmediği zaman kendinizi yakmaya başlarsınız.İşkenceyi bu sefer dakikalar değil siz yaparsınız kendinize.
Daha sonra pişman olsanız da nafile.Küllerinizi bile bulamayacak kadar bitap hissedersiniz kendinizi.Zira tek hissedebileceğiniz şeydir yorgunluk.
Gözlerim beşinci günün ışığıyla açıldığında yavaşça idrak etmeye çalıştım olduğum yeri.
Beynim bir süre hiçbir şeyi kabul etmez gibi hatırlatmadı fakat kalbime tekrar yerleşen sızı her şeyi belirtir gibi arttı.
Yavaşça kalktım koltuktan ve boş şişeleri ve kupayı aldım.
Şişeleri çöpe atıp kupayı makineye koydum ve ısıtıcıya su koydum.
Koskoca beş günün sonunda ilk kez düzgünce bir şey yemek için sandviç yaptım ve ısınan suya yeşil çay poşetini daldırıp açık tezgaha koydum ve sandalyeye yerleştim.
Neden bilmem iyi hissediyordum.Evin sessizliği ilk kez bu kadar az korkutuyordu beni.
Telefonumdan sözleri olmayan bir şarkı açıp evin sessizliğine karşı geldim ve yavaşça yedim yemeğimi.
Hepsini bitirdiğime rahatsızlıkla yaslandım arkama.Beş günde küçülmüştü midem.Bir sandviçi bitirmeyecek kadar az yemiştim.Sadece ölmemek için.
Bulaşıkları yıkadım ve duş aldım uzun bir süre.Yaklaşık üç saatimi harcadım.Ne kadar çok vakit geçirirsem o kadar az düşünürdüm.
Duştan çıktıktan sonra kirlenmeyen evi temizledim bir kez daha.Yaklaşık dört saatimi harcadım detaylıca yaptığım için.Yine karışmadım odasına.
Yedi saat geçtiğinde öğlen 4 sularında bitti temizlik.Tekrar duş aldım ve saçlarımı kurutup üstüme dışarı çıkmak için bir şeyler giyip masama oturdum.Karşımdaki ufak aynadan siluetimi görmek bile korkutmuştu.
Kapatıcıyla göz altlarımın morlukların kapattım.Az da olsa fondöten ile kusurlarımı kapattım ve yüzümü biraz renklendirip son kez hafifçe lip gloss sürüp dudaklarıma kalktım masadan.
Saçlarımı özenle tarayıp iki yana taradım ve çoğunluğunu sol tarafıma ayırdım.
Üstüme siyah kabanı geçirip telefonumu ve anahtarı aldım ve sadece kediler için dokunduğum paradan biraz alıp çıktım dışarıya.
Biraz yürüyüş yapmak iyi gelecek gibiydi.Kulaklığımın tekini taktım diğerini kutusuna yerleştirip cebime koydum ve rastgele bir şarkı açıp evi iyice kontrol ettikten sonra çıktım.
Sahile gitmek istemiyordum.Geçen sefer gittiğim büfeye doğru yürüdüm.
İşlek caddeye girdiğimde insanların kahkasıyla rahatsız oldum.Güzel bir hayat yaşıyorlardı veyahut sadece maskelerin ardına saklanıyorlardı.İkisi de tuhaf hissettirirdi bana her zaman.
Bir alışveriş merkezine girip milkshake alıp çıktım ve öylece dolanmaya devam ettim.Arada kedilerin başlarını okşadım arada soluklandım ve devam ettim.
Sonunda geçen 4 saatin sonunda hava kararınca döndüm tekrar.Büfenin önüne geldiğimde Jungkook'u gördüm.
"Selam.Şu çikolatadan iki tane verir misin?"dedim.Dalgınlıkla çikolataları alırken farketti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Need|Yoonmin
Fanfiction-mpreg- Eğer dört duvar bir yuva olmasaydı inan çoktan gitmiştim.