19

231 30 26
                                    

Если тебе кто-то нужен, это конец всему.
- - -
Dayanmak ve katlanmak çoğu zaman aynı gibi görülse de benim nezlimde ayrı şeyler.

Dayanmak bir istek, bir kişi veyahut bir olay için sabretmekken katlanmak sadece yaşamaya devam etmekten ibaret yaşantımda.

Ve evrendeki birçok şeyde katlanılmazken inanın ne yapacağımızı birçoğumuz bilmiyoruz.

Saatlerce soğuk zeminde titreyerek varlığımı sorguladım ve elde ettiğim koca bir hiçti sadece.

Yeni bir gün başlamıştı fakat kalkacak gücüm yoktu.

Saat 5'e kurduğum alarm çaldığında bakakaldım ekrana uzun bir süre.Kapattım ve zor da olsa kalktım.

İnsanoğluyuz, insiyakımızda var yaşamak, ne olursa olsun devam etmek.

Yüzümü yıkayıp saçlarımı şakaklarımdan ikiye ayırıp üst kısmını arkaya doğru bağladım ve önüme düşen iki küçük tutamla tebessüm ederek çıktım banyodan.

Siyah bir kazak ve eşofman giyip aynaya bakmadan telefonumu alıp açtım kapıyı.

Kapısının altından sızan sarı loş ışık hâlâ uyumadığını belli ediyordu.

Merdivenleri indim yavaşça, yanan gözlerimi ovuşturup mutfağa girdim.Alt dudağımı yine yaraladım ve yüzümün parçalandığı geceki masayı hatırladım.

Belki de ona iyi gelmiyordum ve içinde boğulmasına izin vererek iştahını azaltıyordum.

Kafamı iki yana sallayarak düşüncelerimden sıyrıldım ve kahvaltı hazırlamaya başladım.Elimden geldiği kadar tatlarına bakıp düzelttim ve masaya yerleştirdim hepsini.İki kupayı da koydum ve onu çağırmak için giderken indi aşağıya.

Yorgun gözleri ve sönük omuzları ile oturdu masaya.Karşısına oturduğumda ilk kez korkmadım.

Zira kendim için bile savaşmayan tarafım onun için ölmeye hazırken onun sözleriyle yıkılmaya da hazırdı.

Üstümde gezindi bir süre bakışları.En çok saçımda takılı kaldı ve gözlerime değdiğinde hızla çektim gözlerimi.

Belki bir gün hiçbir şeyden korkmayacak kadar güçlü olurdum lakin yine de o gün çıksa karşıma ve nefretini yansıtan gözlerini gösterse yıkılırdım ayağının dibine.

Onun nefreti çok farklıydı zira çok yaralayıcı ve savunmasız bırakacak kadar güçlü.

Önümdeki krepten bir parça aldım fakat o yemedi.

"Sana söyledim."dedi.

"Söyledin."dedim.Yutkundum fakat gözlerim doldu boğazımdaki yumrunun ağırlığından.Parmaklarım yine sıktı avuç içimi ve kemiklerim ağrıdı kendime yaptığım baskıdan. "Nedenini bilmediğim için uyamıyorum kurallarına."

Göz devirip şakaklarında gezindi parmakları.

"Bekleme beni.Ölü bir insanı beklemekten farksız zira."dedi.İçim heyecanla doldu, kötü hiçbir şey dememiş ve kendisi hakkında bilgi vermişti.

"Olsun.Kemiklerini saç tellerimle bağlar gerekirse Tanrı'ya köle olur diriltirim onu."dedim.

"Dirilmesi imkansız."

"Ben iskeletine de razıyım."dedim inatla.Dudaklarımı ıslattım fakat titriyordum heyecanla.

Ne zaman böylesine muhtaç olmuştum iki kelimesine?Nasıl olur da ufak cümlelerine karşın dururdu kalbim sevinçten?

"İskeleti keskin."

"Derimi parçalasın yeter ki benim olsun."dedim korkakça.

"Duygularını kaybet çocuk.İleri gidersen sende toprağa karışacaksın."

Need|YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin