Если тебе кто-то нужен, это конец всему.
- - -
Hataların geri dönüşü olmayanları, insanı sürükler bir dipsiz bataklığa.Battıkça karanlığa karışır ve en son kabullenirsiniz karanlığı.
Çevrenizde insanlar konuşur, onların normal tınısı kulağınızda bir çığlıktan farksızdır ve susmalarını istersiniz sadece.
Demek istersiniz hep; susun, lâl olun.Sağır olamıyorum siz dilsiz olun.Kör oldum fakat sözlerinize karşı gelemiyorum.Susun artık dinsin zihnimdeki bu derin sancı.
Merdivenleri adımlarken binlerce basamak gibi göründü gözlerime.
Hiç bitmeyecek ve sonu karanlık.Yürütülmeye zorlanmış ve durdurulmadan sürüklenir gibi.
Mutfakta onun varlığı yoktu.
Yerine acımı sırtlanan bir kadın vardı.Sicili kirlenmesine rağmen dimdik duran ve savaşmaya devam eden.
Fakat çok yabancıydı sanki bu mutfağa, hiç yakışmıyordu.
Aklım hâlâ oğlanda, kulağımda ise titrek acı dolu sesi.
Çınlıyor kulaklarım ve başım sancıyor yüksekliğiyle.
Çıkacakken odasına, her şeyi haykırır gibi baktı yüzüme.Canı bataklığımda çürüyüp duruyor, ruhu ise bertaraf ve bedeni müzdarip.
Dilinden çıkamayan her söz, acıyla karışık kanlı gözlerine yoğunlaştı sanki bir anda.Öyleki yıllar sonra hissettim vicdanımı ve ona olan ağırlığı.
Yutkunamadığını hafifçe titreyen adem elmasından farkettiğimde o hızla kalktı yanımdan.Gitmesin istedim.Benim yaraladığım gözleri öylesine derinken ilk kez hafif bir sızı hissetmiştim hissizlikten çürüyüp kuruyan vicdanımda.
Hiçbir suçu olmaksızın hep mahçup olan bir adamı, insan olduğunu sorgulatacak denli sarsmıştım ve devam ediyordum.
Bu yüzden istemedim gitmesini, kalsın istedim o parlak gözleriyle.
Dursun ve parıldayan yıldızları, hayalindeki evin her bir köşesinde gezinsin, sonra verandadan denize gömülsün bakışları.
Arada dudakları büzülsün düşünürken, gözleri dolsun fakat dirensin.Her şeye rağmen içindeki umut tohumunu yetiştirsin kurumayan yaşlarıyla.
Jinni önüme tabakları dizdi ve geçti karşıma.
"Neyin var senin?"dedi sanki kızar gibi.
"Hiç."dedim omuz silkerek.Önümdeki peynirden bir parça aldım fakat bir dikenmişcesine ağzımı kanattı ve yutkunamadım.
"Jimin neden gelmedi?"
"Uykusu varmış."
"Bizden önce uyanmıştı ve gayet uykusunu almış görünüyordu Yoongi."dedi gözlerini kısarak.
"Jinni bazen çok uzatıyorsun."dedim göz devirerek.
"Neyse.Sonra konuşuruz bunu.Sonuçta yarına kadar buradayım."dediğinde susmasını istedim.
Anlamadan dilinden çıkardıkları her bir kelimenin hançeri saplanıyor iman tahtama, ağırlaşıyor ruhum ve kulaklarım yine çınlıyor.
Gözlerim merdivene çevrildiğinde Jinni sertçe nefes verdi.
"Şehirde yaygın bir ününüz var Yoongi.Neden yalan söyledin?"dediğinde burun kemerimi sıktım.
Neden her şeyi sorgulayıp cevap vermemizi bekliyorlardı? Dudaklarımın ayrılması bile bir asır gibi gelirken bana nasıl olur konuşmamı isterlerdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Need|Yoonmin
Fanfiction-mpreg- Eğer dört duvar bir yuva olmasaydı inan çoktan gitmiştim.