Dördüncü Bölüm : Varis

184 21 223
                                    

Arsel ile yaptığımız konusmadan sonra Sarah'ın yanına kıvrılmıştım. Farkında olmadan bir belaya bulaşmışız gibi hissediyordum . Çıkmaz bir sokakta , yanan bir evdeymiş gibi ...

Sarah'ın ateşi biraz düşmüştü. Uzun ve derin bir uykuda gibi gözüküyordu . İmrenerek baktım ona . En son böyle uyudugumda kaç yaşındaydım ?

Yakında on dokuz yaşına girecektim yine de içimdeki haylaz , durmadan umut eden küçük kızı yok edememiştim. Umut etmek çoğu zaman elinde hançerle seni bekleyen birine sarılmak gibiydi . Bu yüzden umut eden tarafimı hep öldürmek istedim .

Sarah huzursuzca yerinde kıpırdanırken elim saçına gitti.

"Birşey yok geçti . Güvendesin."

Gözlerini yavaşça açtığında yorgun yüzüne baktım . Bu yolculuk onu daha da çok yıpratıcaktı. Bunu bilmenin ağırlığı omuzlarıma çökmüştü .

"Gerçekte hiç görmediği birşeyi rüyasında görebilir mi insan ?"

Sorusuyla içine daldığım düşüncelerden sıyrıldım . Saçını okşayan elime bakarken
"Görür tabi ."

Derin bir nefes çekip sözlerine devam etti .

" Ejderhaları görüyorum. Aganta'da her tarafı yakıyorlar , sonra bir kadın ejderhanın sırtında oturuyor . Sanki ejderha değil de onun nefretle bakan gözleri yakıyor her tarafı ."

Etkisinde kaldığı rüya saçmalıklardan ibaret olsa da bunu ona belli etmedim .

"Sadece bir rüya . Ejderhalar gittiler hem de çok uzak diyarlara."

Başını elimden kurtarıp tavana bakmaya başladı .

"Giden herşey birgün mutlaka geri döner Veronica . "

Bu Alba'nın ikimize de sık sık söylediği bir sözdü. Onu hatırlamanın verdiği burukluk içime çökmüştü .

"Söylesene Veronica , ejderhanın ateşi binicisini yakar mı ?"

Ejderhalardan konuşmak onu hep rahatlatırdı. Rahatlamaya gerçekten çok ihtiyacı vardı . Ona istediği sözleri söylemeye başladım .

"Yakmaz çünkü ejderha sahibi olanlar öyle acılar yaşamışlardır ki artık onları hiçbir ateş yakmaz . Soydan gelmez bu , ejderha binicisini kendi seçer . Ve bir ejderha ölene dek sadece tek kişiyle uçar ."

Biraz da olsa rahatlamış gözüken yüzüne baktım . O benim sahip olduğum tek kişiydi .

"Yeter bu kadar minik fare . Hadi kalk bakalım ."

Yattığı yerden doğrulurken Arsel yemek hazırlanmıştı. Üstü lekelerle kaplı olan masada kurutulmuş et , yüksek ihtimalle keçi sütünden yapılmış peynir ve bayat ekmekler vardı . Sandalyeleri çekip oturduğumuzda Arsel bakır tencereyi masaya koydu. Şaşkın bakışları görünce " Sabaha çorbayla başlarım . O bakışlarını üstümden çekebilirsin."

Gülerek gözlerimi onun üstünden çektim . Kahvaltıda çorba içeni hiç görmediğim için yadırgamıştım . Benim en iyi kahvaltım bulabildiğim peynir ve bayat ekmekti .

Sarah iştahla yemeğini yerken peynir parçalarından birini ağzıma attım . Ekşi bir tadı olsa da son zamanlarda yediğim en güzel şeydi . Lokmamı yuttuktan sonra Arsel' in sesiyle ona döndüm .

"Bugün plan yapıp yarın yola çıkmalıyız . "

Ne kadar çabuk yola çıkarsak o kadar çabuk sonuç elde edeceğimiz barizdi .

Kahvaltıdan sonra sofrayı toplamıştık . Sarah banyo yaparken Arselle masada oturuyorduk .
Sıkıntılı bir sesle " Onu böyle büyük bir tehlikeye atmak istemiyorum . K benim elimde kalan tek şey ."
Elindeki siyah taşlı yüzükle oynarken en az benim kadar düşüncesiydi . Alba bu yükü onun omuzlarına bindirmeseydi belki de şuan çok farklı şeyler yapacaktı . Oysa şimdi bizimle beraber hayatını tehlikeye atacak belki de ölecekti .

Kayıp Taç Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin