Eski hayatımdan nefret ederdim bir zamanlar oysa şimdi o hayatın tekrar benim olması için herşeyi yapabilirdim.
Tüm bunlar dışarıya karşı kale misali koruduğum duygularımı , benliğimi harap etmişti .
Annesiz olmaya ya da babasını hiç tanımamaya alışabilirdi insan . Benim için sadece hayalden ibaretlerdi bu yüzden bilmeden sadece hayal etmek çok daha kolaydı.
Kolay olmayan şey ailen yerine koyduğun insanların ansızın gitmesiydi .
Bir sabah kalktığında hayatının aynı olmamasıydı.
Kendini korumaktan aciz olmaktı .Kolay olmayan çok şey vardı . Tıpkı üstümdeki lanetin zarar vermesin diye geride bıraktığım Hanbal gibi ...
Kapıyı çekip çıktığımda ilk iki gün soğuktan ve açlıktan öleceğimi düşünmüştüm . Sonraki beş gün ise avcı olduğumu ve bir şekilde halledebileceğime inanmakla geçti . Son iki haftada ise artık Aganta'nın soğuk topraklarını geride bırakmanın da vermiş olduğu rahatlıkla sincap ya da tavşan bulup yiyordum .
Kuzeyli için sıcak topraklardı bunlar o yüzden yerde yatmak hiç de zor değildi . Kurduğum tuzaklar var olduğu sürece güvendeydim.
Pis olan şey ise neredeyse 1 aydır bir kaç kez su birikintisine girip temizlenmeye çalışmaktı. Ya da kirden bezmiş elbiseleri giymeye devam etmekti .
Bir de durmadan özlemekti. Ama alışabilirdim . İnsan eninde sonunda herşeye alışırdı.
Yaktığım ateşin başında düşünceler arasında kaybolmuşken arkamdan gelen dal kırılma sesiyle konuşmayı bırakıp tüm dikkatimle arkaya döndüm .
Kimse yoktu .
Hızla önüme dönerken duyduğum sesle anılar zihnime doluştu .
"Veronica Glen , ölmeden seni göreceğimi biliyordum."
Karşımda duran on altı yaşındaki kızın göğsüne kadar inen saçları sarıydı. Gözleri yeşile benzese de tam görememiştim .
O toplama alanında ki onlarca kızdan biriydi .
Emily Gren .
Hayatını kurtarıp onu toplama alanına bin bir zorlukla taşıdığımda o sekiz ben ise on bir yaşındaydım . Üstü başı kanlarla kaplı küçük bir kızdı ve biz ona bunu yapanı asla bulamadık . Şimdi karşımda geçmişten gelen yabancı dikiliyordu .
"Emily , hayatta kalmayı sonunda öğrenmişsin ."
Yanıma doğru gelip yumuşak toprağa oturduğunda yüzünde şapşal gülümsemesi vardı .
"Hocam iyiydi diyelim . Seni görmek çok güzel . Sarah peki o nerede ?"
Ben onu buzdan duvarlarıma almasam da o beni kalbine alalı uzun zaman oluyordu.
"Seni görmekte güzel . Sarah yok ..."
Sarah yok . Bu cümlenin anlamsızlığında boğulabilirdim .
"Olamadığını biliyorum tıpkı senin bu ormana geleceğini bildiğim gibi . Hanbal'ı geride bırakmak seni üzmüş olmalı ."
Hanbal'ın ismini duymamla hızla ayağa kalktım . Beni bunca zaman izlemiş olabilir miydi ?
"Nereden biliyorsun bunu ? Beni mi izledin bunca zaman ?"
Ağır ağır ayağa kalkıp karşıma dikildiğinde
"Ben herşeyi bilirim . Hanbal'ın şuan seni arıyor olduğunu bildigim gibi . Baykuşum ben ."
Baykuş bunun anlamını biliyordum . Görüşleri olanlara verilen isimdi bu . Görüşleri olanlar her an her yerde olanları engel yoksa görürdü . Baykuşlar o kadar azdı ki herkes onları efsane zannederdi .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Taç
FantasíaKAYIP TAÇ TANITIM İnsanlar bereketli toprakları ekip biçmiş , uzun ve bolluk içinde seneler yaşamışlardı . Dünyanın tek hakimiydiler. Peki bir gün düzen tersine dönseydi ne olurdu ? Büyük bir yıkımın ve baş kaldırışın ardından dünyanın hakimi olan...