Altıncı Bölüm : Eski Kan

146 16 109
                                    

Neredeyse iki gün yolda geçirmistik , günde bir kere durmuş adından bile bir haber olduğum yolluklar yemiştim. Kış uzun ve yorucuydu , atın üzerinde adeta buz kesmiştim . Üstümdeki siyah palto yağan karın etkisiyle beyaza dönüşmüştü .

Ben Aganta'da yaşadığım halde bu kadar etkilenirken o hiç etkilenmemiş gibiydi . Soğuğa , kara alışkındım ancak ben doğduğumdan beri böyle çetin bir kışla karşılaşmamıştım . Doğa ananın bizi zorladığı yıllar kötü felaketlere işarettir derdi Alba . Dünya için kötü birşey olmasa bile benim binbir zorlukla kurduğum dünyam çoktan başıma yıkılmıştı. Kafesinden kaçmaya çalışan minik bir kuş gibi hissediyordum kendimi .

Cehennem gibi geçen iki günden sonra dediği gibi Aganta'nın sonunda ki bir barakaya gelmiştik .  Yerde pis , beyazdan sarıya dönüşmüş, eski döşek dışında birşey yoktu. Benim için hava hoştu . Hiçbir zaman çok şeyim olmamıştı . On yaşına kadar yatakta yatmayan biri için zor diye birşey yoktu . Küçükken ahırda üstüne yattığım saman balyalarından daha  rahatsız hissettiremezdi.  En kötülerini yaşamıştım zaten .

Döşeğe iğrenircesine baktıktan sonra bakışları solgun yüzüme yöneldi . Rahatsız edici bir sesle "Kendim için güzel bir alan yaratacağım insan kız . Sen ise hakkettiğin şekilde bu pislikte yatacaksın ."
Ondan tüm hücrelerimle nefret ediyordum hatta öyle bir nefretti ki bu bazen ben bile şaşırıyordum . İnsan birinden tüm kalbiyle nefret edebilir mi diye . Elini şıklatmasıyla pis döşeğin karşısında göz kamaştırıcı ve daha önce görmediğim cinsten bir yatak belirdi . Yatağın dayandığı duvarda nemin yarattığı lekeler ya da boyanın düşmesiyle oluşan beyazlıklar yoktu . Hayatımızı gösteriyordu aslında şuan bu oda . Ben hep kötü tarafı yaşayan hayatın gerçek bir o kadar da iğrenç tarafindaydım. Ne kadar hayatta kalmaya çalışsam da içine düştüğüm pisliği temizlemeye yetmiyordu gücüm . Onun kaldığı taraf ise hayatın ihtişamıydı. Göz kamaştırıcı ve Aganta'da ki insanların imrenmekle yetinebileceği bir hayat .
Güzel ve ihtişamlı yatağına yattığında belimdeki hançerle onu öldürmek istedim . Ancak onun bir aptal gibi kendini korumadan düşmanının yanında uyuyacağına inanmıyordum . Elfler insanlara oynadıkları oyunlarla , kurdukları tuzaklarla ünlülerdi . Daha fazla dibe batmaya cesaretim ya da gücüm yoktu o yüzden arkamı düşmanıma dönüp uyumak daha kolay gelmişti .

Başkentte (İlahi Bakış Açısıyla)

Robert huzuruna çıktığı kız kardeşine bulunduğu pozisyona rağmen kibirle baktı . Herkesin karakterini bir sözcükle açıklama fırsatınız olsaydı ona pervasız derdiniz . Bencil , pervasız ve sadakat yoksunu ...

"Evimde olmak için tahtıma oturmam lazım sevgili kardeşim !"

Helena duvarları titretecek şekilde bir kahkaha attı . Aptal insanlarla uğraşmak neden hep ona verilen bir ceza oluyordu? Ya da doğru soru onun lanet olası nefesini kesmek için neden bekliyordu?
Kahkahası kadar alaycı bir ses tonuyla ayaklarının dibinde diz çökmüş vaziyette duran abisine

"Tahtta oturman için annemizin aynı olması lazımdı Robert . Senin annen kimdi sahi ? Genelevde kendisine sahip olmasi için erkek bekleyen bir fahişe ... Bir fahişenin oğlu olan zavallı Robert çok fazla hayal kurmuş ."

Hep yaptığını yapmıştı. Elinde sanki gerçeklerden yapılmış bir hançer vardı , rakibine saplarken bir dakika bile düşünmüyordu .
Robert gerçekleri duyunca öfkeden kasılan yüzüne maskesini geçirmek için çok toydu. Helena'ya istediğini vermişti , istediği kadar umursamaz havalarına girebilirdi ancak gerçek söken şafak kadar ortadaydı.
Robert nefretle bakarken çatlak dudaklarından dökülen cümleler mahzende yankılandı.

"Seni adi sürtük! Adın , mevkin ya da olduğun kişinin bir önemi yok . İğrenç kalbinle bir hiç olmaya mahkumsun sen !"

Lincoln prensesine yöneltilen sözler üzerine kılıcını çekip Robert'in boynuna yasladı . Kimse ona böyle laflar edemezdi , kendi iyiliği için etmemeliydi. Helena'nın yüzündeki ifadesizlik maskesi sarsılır gibi olsa da son anda kendini toparladı. Yaşadıkları onu hayata karşı düzenbaz bir oyuncu yapmıştı .
Gece kadar karanlık bir sesle "Kalbimin ne önemi var ki ? Senin kaderini adım , mevkim ve olduğum kişi belirleyecek . Gayrimeşru bir adama göre sesinin çok çıkması sana gösterdiğim merhametten mi ? "

Kayıp Taç Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin