Otuz İkinci Bölüm:Nehrin Fısıltısı

26 5 0
                                    

Duygular bir denizdi ve insan o denizde öyle ya da böyle boğulmaya mahkumdu. Duyguların etkisine girmemek için acımasızlığı kendime maske yaptığım seneler geçirdim. Alba'nın öğütlerini dinlerken başım hep öndeydi çünkü ona bakarsam yapamayacağımı gözlerimde görürdü. Sarah'la yakınlaştığım zaman bana ne kadar kızdığını hatırlıyorum. Kendimi suçlu hissetmiştim ama bunun için bir neden yoktu ki. Birini sevdiğim ona değer vermeye başladığım için özür dilemem gerekmezdi ama ben buna mecburmuş gibi hissederdim. Yalnız kalmak için ruhum çok güçsüzdü. Bana yaşamaya devam etmek için bir neden gerekiyordu ve Sarah o nedendi.

Benim yaşama sebebim oydu.

Ve yaşama sebebim benden çok uzaktaydı.

Onu özlüyordum. Neredeyse üç yıldır onu bulmaya çalışıyordum. Bulduğumda çektiği acıların gölgesi altında ezileceğimi biliyordum. Emily'nin söyledikleri geldi aklıma. Hepsi yanlış sezgilerdi.

Sarah bana ihanet etmezdi.

Ona ihanet eden bendim. Geride ardımda bırakmıştım onu. Benden başka kimsesi olmadığını bile bile ardımda bırakırken tek düşündüğüm onu korumaktı. Daha büyük bir yangının ortasına atacağımı bilemezdim.

Ama o yangında sadece o yanmadı. Bende yandım,hâlâ da yanıyorum. Gün gelip de yangın yerini köze bıraktığında elimde kalan tek şey ruhumun közleri olacak bunu biliyordum.

Nehirle bakışıyordum. Girecek cesareti henüz kimse bulamamıştı. Güçlü değildim ve nehirin etkileri ortadaydı. Delirmek güzel olabilirdi aslında ama ben şuan bile işin içinden çıkamıyordum.

"Denemeliyiz. Tacın yanına bu denli yaklaşmışken denemek zorundayız."

Katherine'nin sözleri ile ona döndüm. Son derece evhamlı görünüyordu. Önünde durduğumuz ağaca yaşlanmış planlar kurduğuna emin olduğum bir yüzle bakıyordu nehrin görünen tarafına.

"Kim deneyecek?"

Tommy hepimizin kafasındaki soruyu sormuştu.

"Hepimiz. Dört koldan taca ulaşmaya çalışmalıyız. Birimiz yapmazsa diğeri yapar."

Norah kelimeleri sıralarken en mantıklı olanın bu olduğunu biliyordum. Duruşumu düzelttim ve iki kelime sıraladım.

"Av olmayacağım."

Katherine kararlılığıma bakarken nedense benimle gurur duyuyor gibiydi. Nehre doğru yürümeye başlarken bir fısıltı çalındı kulağıma. Tiz bir sesti. Beynini yerinden edebilecek kadar günaha davet çıkaran bu ses sanki nehirden değil ruhumdan geliyordu.

"Gel bana gel!
Kan ağlayacağın günleri bulmaya ,hiç seni bulmayacak mutluluğu aramaya gel!
Yakmak istiyorsun ama en çok senin yanacağını bilmiyorsun!"

Dehşetle elimi başıma götürüp sesin kaybolmasını beklerken Norah omzuma dokundu.

"İyi misin?"

Şimdiden ses duyan sadece bendim görünüşe bakılırsa. Bu kadar güçsüz olmayı nasıl başarabiliyordum?

Ona başımı salladım sadece ama inanmadığına emindim.

"Ben hallederim istersen sen geride dur."

Beni düşünüyordu ve içtenlikle söylediği kelimelere karşılık tebessüm ettim.

"Hayır bunu beraber halletmeliyiz."

Tamam anlamında başını sallayıp iki adım öne geçerken nehrin kıyısındaydık . Birazdan içine girip belki de aklımızı kaybedecektik. Gözlerimi diğer kıyıya çevirdiğimde gördüğüm manzara beni şok etti .

Kayıp Taç Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin