On Altıncı Bölüm : Anne Olmak

54 9 0
                                    

Uzun dalların tuzak gibi önüme çıktığı yolda elimdeki balta ile ilerlemeye çalışıyordum . Belimdeki çanta ağırlığı ile kendini belli etse de daha kötü koşullarda yaşamış biri olarak beni etkileyecek güçte değildi . Emily ise boğalardan bile daha sesli nefes alıp verdiğinde arkamı dönüp ona şaşkınca baktım .
On altı yaşındaki bir kızın daha atik ve çevik olması gerekmez miydi ?

"Çok yoruldum o yüzden o gözlerini üzerimden çek ."

Kolundan tutup onu sürüklerken gülümsememe engel olamadım . Beni mutlu edip eglendiren tek insan olarak zirvedeki yerini koruyordu .

"Bende yoruldum ancak bunu yapmamız gerekiyor . Tek başımıza güvende değiliz o yüzden arasına karışacağımız bir topluluk bulmalıyız ."

Alba'nın ölürken bana bıraktığı haritada kırmızı kalemle yuvarlak içine aldığı yerlerden birine doğru gidiyorduk . Olası bir tehlikede sevdiğim insanları tek başıma koruyamayacağım belirgin bir gerçekti . Bir kez daha deneyip aynı sonucu almak istediğim en son şey bile değildi .

"Bizi aralarına alıp kabul edeceklerini bile bilmeden bu kadar yolu niye gidiyoruz ki ?"

Söylenmeye devam ederken ben yolumuzdaki engellerle başa çıkmaya çalışıyordum .

"Yoruldum , susadım imanım gevredi resmen ve sen hâlâ tazı gibisin diye benden de aynı performansı bekleyemezsin ."

Gözlerimi devirerek onu duymamazlıktan gelsem de hiç susmadığı için bu bir seçenek değildi .

"Benim ponçik bedenim uğraşamıyor bu tarz işlerle. Neden boktan bir tacı bulmak için bir taraftarımızı yırtıyoruz ki ? Bunun yerine minik bir evde sen ben ve onlarca kedi yaşayabiliriz ."

Kedi mi ?

Hemde onlarca .

Arkamı dönüp kolunu daha da sıktım. Saatlerdir yoldaydık ve benim başım gerçekten patlayacak gibiydi .

"Çünkü tatlı Emily unuttuğun birşey var . Senin normal bir hayatın olamaz çünkü sen insansın ve insanlar avcı değil av . Bizde başka birilerini yorgunluktan gebersek bile bulacağız ."

Çenesini sonunda kapatmış olmanın mutluluğu ile yürümeye devam ettik . Birbirinin aynısı olduğuna yemin edebileceğim yerlerden geçtik . Haritaya göre yakınlarda bir şelale vardı . Şelalenin yanı da  kırmızı daire içindeydi . Su sesini buradan bile duyabiliyordum. Hızla adım atarken içimde artık başardın diyen kısmı dinledim . Birşeyleri sonunda başarmış olmak ne kadar da büyük bir lütuftu .

Şelaleye vardığımda Emily kendini soğuk sulara attı . Bense gözlerimi etrafta gezdiriyordum . Hiçbir varlık yok gibiydi .

Arkamda hissettiğim kıpırtı ile hızla arkama döndüm.

Yirmilerinin ortasında olduğu belli olan , kızıl saçlı bir kadın vardı karşımda . Üstündeki gösterişli elbise bu orman için fazla iddialıydı.

"Kimsiniz ve bizim bölgemizde ne arıyorsunuz ?"

Emliy sudan çıkıp arkama geldiğinde konuşmak için dudaklarımı araladım .

"Veronica Glen ve Emily Glen . Büyücü Alba'nın haritasını izleyerek geldik buraya . İstediğimiz tek şey yaşayabileceğimiz ve yardımımızın dokunacağı bir ortam ."

Sözcükler dilimde eğrelti durmamıştı çünkü gerçektende istediğim buydu . Tek başıma hiçbirşeyi başaramadığımı en acı haliyle öğrenmiştim, bu yüzden işimi artık şansa bırakamazdım .

Şansın bende yana olmadığı o kadar belliydi ki ...

Kadın gözlerini kırptı . Boş mu bakıyordu bakıp da görmüyor muydu orasını bilmiyordum .

Kayıp Taç Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin