Uzun dalların tuzak gibi önüme çıktığı yolda elimdeki balta ile ilerlemeye çalışıyordum . Belimdeki çanta ağırlığı ile kendini belli etse de daha kötü koşullarda yaşamış biri olarak beni etkileyecek güçte değildi . Emily ise boğalardan bile daha sesli nefes alıp verdiğinde arkamı dönüp ona şaşkınca baktım .
On altı yaşındaki bir kızın daha atik ve çevik olması gerekmez miydi ?"Çok yoruldum o yüzden o gözlerini üzerimden çek ."
Kolundan tutup onu sürüklerken gülümsememe engel olamadım . Beni mutlu edip eglendiren tek insan olarak zirvedeki yerini koruyordu .
"Bende yoruldum ancak bunu yapmamız gerekiyor . Tek başımıza güvende değiliz o yüzden arasına karışacağımız bir topluluk bulmalıyız ."
Alba'nın ölürken bana bıraktığı haritada kırmızı kalemle yuvarlak içine aldığı yerlerden birine doğru gidiyorduk . Olası bir tehlikede sevdiğim insanları tek başıma koruyamayacağım belirgin bir gerçekti . Bir kez daha deneyip aynı sonucu almak istediğim en son şey bile değildi .
"Bizi aralarına alıp kabul edeceklerini bile bilmeden bu kadar yolu niye gidiyoruz ki ?"
Söylenmeye devam ederken ben yolumuzdaki engellerle başa çıkmaya çalışıyordum .
"Yoruldum , susadım imanım gevredi resmen ve sen hâlâ tazı gibisin diye benden de aynı performansı bekleyemezsin ."
Gözlerimi devirerek onu duymamazlıktan gelsem de hiç susmadığı için bu bir seçenek değildi .
"Benim ponçik bedenim uğraşamıyor bu tarz işlerle. Neden boktan bir tacı bulmak için bir taraftarımızı yırtıyoruz ki ? Bunun yerine minik bir evde sen ben ve onlarca kedi yaşayabiliriz ."
Kedi mi ?
Hemde onlarca .
Arkamı dönüp kolunu daha da sıktım. Saatlerdir yoldaydık ve benim başım gerçekten patlayacak gibiydi .
"Çünkü tatlı Emily unuttuğun birşey var . Senin normal bir hayatın olamaz çünkü sen insansın ve insanlar avcı değil av . Bizde başka birilerini yorgunluktan gebersek bile bulacağız ."
Çenesini sonunda kapatmış olmanın mutluluğu ile yürümeye devam ettik . Birbirinin aynısı olduğuna yemin edebileceğim yerlerden geçtik . Haritaya göre yakınlarda bir şelale vardı . Şelalenin yanı da kırmızı daire içindeydi . Su sesini buradan bile duyabiliyordum. Hızla adım atarken içimde artık başardın diyen kısmı dinledim . Birşeyleri sonunda başarmış olmak ne kadar da büyük bir lütuftu .
Şelaleye vardığımda Emily kendini soğuk sulara attı . Bense gözlerimi etrafta gezdiriyordum . Hiçbir varlık yok gibiydi .
Arkamda hissettiğim kıpırtı ile hızla arkama döndüm.
Yirmilerinin ortasında olduğu belli olan , kızıl saçlı bir kadın vardı karşımda . Üstündeki gösterişli elbise bu orman için fazla iddialıydı.
"Kimsiniz ve bizim bölgemizde ne arıyorsunuz ?"
Emliy sudan çıkıp arkama geldiğinde konuşmak için dudaklarımı araladım .
"Veronica Glen ve Emily Glen . Büyücü Alba'nın haritasını izleyerek geldik buraya . İstediğimiz tek şey yaşayabileceğimiz ve yardımımızın dokunacağı bir ortam ."
Sözcükler dilimde eğrelti durmamıştı çünkü gerçektende istediğim buydu . Tek başıma hiçbirşeyi başaramadığımı en acı haliyle öğrenmiştim, bu yüzden işimi artık şansa bırakamazdım .
Şansın bende yana olmadığı o kadar belliydi ki ...
Kadın gözlerini kırptı . Boş mu bakıyordu bakıp da görmüyor muydu orasını bilmiyordum .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Taç
FantasíaKAYIP TAÇ TANITIM İnsanlar bereketli toprakları ekip biçmiş , uzun ve bolluk içinde seneler yaşamışlardı . Dünyanın tek hakimiydiler. Peki bir gün düzen tersine dönseydi ne olurdu ? Büyük bir yıkımın ve baş kaldırışın ardından dünyanın hakimi olan...