"Oğlum bugün Seokjin ile ikiniz de yorgun olacaksınız. O yüzden Cumartesi ve Pazar günü sabahtan salonda çalışın. Sonra zaten ben sizi geri yurda götüreceğim."
"Hmm? Tamam baba benim için problem olmaz. Seokjin'e de söylerim, sonra sana haber veririm."
"Her şey yolunda, değil mi?"
"Evet baba, bir sorun yok. Sen merak etme."
"Tamam oğlum. Yarım saat sonra yola çıkacağım. Sizi yurttan alırım."
"Tamam babacığım, görüşürüz."
"Görüşürüz oğlum."
Taehyung mola saatinde babasıyla konuştuktan sonra, yaslandığı ağacın altında huzurla kitabını okumaya devam etmişti.
Ders vaktinin yaklaştığını fark ettiğinde ise, kalkıp sınıfına gitmiş ve Seokjin'i aramaya başlamıştı.
Çalan telefonu bir türlü açılmayınca, onun derste olabileceği aklına gelmiş ve telefonu kapatacağı sırada diğer taraftan bir başkasının konuşmaya başladığını duymuştu.
"Alo! Kim Seokjin'in telefonu?"
"Pardon! Ben yanlış da aramadım. Siz kimsiniz?"
"Ben Seokjin'in müdürüyüm. Asıl sen kimsin?"
"Pardon efendim. Onun derste olabileceği son anda aklıma geldi. Kusura bakmayın lütfen. Ben sonra ararım."
"Kim olduğunuzu söylemediniz bayım?"
"Kim olduğumu söylersem eğer, bu onu olumsuz yönde etkiler mi?"
"Etkilemez evladım. Kişisel meselelere karışmıyoruz. Seokjin'i kendi oğlum gibi severim. Kim olduğunu ve ona ileteceğin bir şey varsa eğer bana söyleyebilirsin. Ben ona haber veririm."
"Ah! Teşekkür ederim efendim. Ben onun sevgilisiyim. Sadece dersten sonra beni aramasını söyleyebilir misiniz?"
"Peki oğlum, söylerim. İyi günler."
"Çok sağolun efendim. Size de iyi günler."
Taehyung, iki saatlik dersin sonunda gerçekten çok bunaldığını hissetmişti. Dönem sonu yaklaştığı için, Seokjin gibi kendisi de sınavlara hazırlanıyordu ve bu onu kat be kat daha fazla yoruyordu.
Ama yurtta Hoseok ile birlikte sessizce ders çalıştığı için, her gün düzenli olarak çalışmak kendisine de çok iyi geliyordu. Sadece yanında Seokjin olduğu zaman dersine odaklanamıyordu. Onun da sebebi, zaten oldukça ortadaydı...
Taehyung, dersi bittikten sonra öğretmeni ile vedalaşmış ve sınıftan çıkarak koridorda yürürken, çalan telefonuna cevap vermeye başlamıştı.
"Meleğim, nasılsın? Beni aramışsın, bir şey mi oldu?"
"Yok hayır bir şey diyecektim de, ondan aramıştım. Sen neredesin?"
"Biraz önce okuldan çıktım, yurda doğru yürüyorum."
"Tamam hayatım, ben de şimdi binadan çıktım, birazdan yurtta olurum."
"Sen bana ne söyleyecektin?"
"Heh? Bugün babamla konuştum da, o da bana, bugün yorgun olacağımız için, yarın ve pazar günü sabahtan salona gidip çalışabileceğimizi söyledi. Onu haber verecektim."
"Tamam olur meleğim. Babam haklı bu arada. Bittim bugün."
"Ne dersin vardı?"
"Savunma sanatları dersim vardı. Sevgilin zopa yedikten sonra okulu terk etti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARKETÇİ'NİN OĞLU
RomanceDiş Hekimliği okumak için, Daegu'daki ailesini bırakıp Seul'e gelen Kim Taehyung'un hikayesi... |Taejin| Bu kurgu @Taejinaski nın isteği üzerine yazılmıştır. Zor bir dönemden geçtin ve bunu biraz da olsa atlatabilmen için elimden geleni yapacağım...