31

71 12 69
                                    

Taehyung üzüntüyle geçen bir gecenin ardından sabah uyandıktan sonra, Hoseok ile birlikte yemeğini yiyip okuluna gitmiş ve işlediği derslerin ardından, Sungjin babasını aramaya başlamıştı.

"Babacığım nasılsınız?"

"İyiyim oğlum sen nasılsın?"

"İyiyim baba. Evde misiniz?"

"Hayır oğlum marketteyim. Bir şeye mi ihtiyacın var?"

"Aslında var baba; Seokjin'in bugün birkaç saat daha dersi olduğunu biliyorum ama, öğle vakti olmadan ona yemek yapıp götürmek istiyorum. O yüzden evinizde yemek yapabilir miyim diye soracaktım?"

"Ah! Tabi oğlum. Kapının üzerindeki tümsekte yedek anahtar var. Açıp gir, rahatına bak tamam mı?"

"Teşekkür ederim babacığım. Seokjin'in okuluna gitmeden önce size de yapıp getiririm."

"Benim için zahmet etme oğlum. Seokjin'e götürsen yeter."

"Olsun baba. Elime yapışmaz sonuçta. Siz merak etmeyin."

"Peki oğlum, teşekkür ederim. Hadi kolay gelsin."

"Size de kolay gelsin babacığım. Görüşürüz."

Telefon kapandıktan sonra, zaten yolda olan Taehyung, bahçeli evin önüne gelip anahtarı tümseğin üzerinden aldıktan sonra, eşyalarını salondaki koltuğun üzerine bırakmış ve mutfağa giderek ellerini yıkadıktan sonra annesini aramıştı. Çünkü kendisi yemek yapmak konusunda Seokjin'in tırnağı bile değildi. Bu yüzden ufak da olsa bir yardım alması gerekiyordu.

Annesini ararken telefonu hoparlöre almış ve yanında getirdiği poşetlerin içinden yapacağı yemeklerin malzemelerini tezgaha koyduktan sonra, açılan telefon ile annesiyle konuşarak neler yapması gerektiğini öğrenmeye başlamıştı.

Yaklaşık iki saat içerisinde yaptığı yemeği bitirmiş ve kendisi de, biraz tadına bakıp güzel bir iş çıkardığına sevinerek, bulduğu iki tane kaba yemekleri koyduktan sonra, hepsini bir poşete koymuş ve tekrar güzelce hazırlanıp yola koyulmuştu.

Marketleri evlerine yakın olduğu için, kısa sürede oraya varmış ve hazırladığı yemeği babasına verdikten sonra, hızlıca Seokjin'in okuluna varmak için bir otobüse binmişti.

Yaklaşık onbeş dakika içerisinde Seokjin'in okuluna vardıktan sonra, onu aramaya başlamıştı. Ama çalan telefonu bir türlü açılmadığı için, binaya girerek danışmana onun nerede olduğunu sormak zorunda kalmıştı.

"Merhaba, ben Kim Seokjin'i soracaktım ama, nerede olduğunu biliyor musunuz?"

"Başkan Kim Seokjin'i mi soruyorsunuz?"

"Ben zaten bir tane Kim Seokjin tanıyorum beyefendi. Onun da başkan olup olmadığını bilmiyorum."

"Anladım efendim. Kendisinin şimdi parkur dersi var. Birazdan dersi bitecek. Ben sizi onun dersinin olduğu yere götüreyim. Buyrun lütfen."

Danışman çocuk, Taehyung'a eşlik ederek, Seokjin'in dersinin olduğu yere; yani binanın arkasındaki çamurlu alana onu getirmiş ve bankların orada Taehyung'a beklemesini söyledikten sonra, danışmaya geri gitmişti.

Deminden beri gözleri Seokjin'in üzerinde olan Taehyung ise, onun birkaç tane erkekle yarışarak parkuru geçmeye çalıştığını görmüştü.

Üzerindeki polis kıyafetleri mahvolmuş ve parkur alanındaki tırmanma kısmına çıkmadan önce, Seokjin'in bir hışımla üzerini çıkarttığını görmüştü.

Gözleri kocaman olmaya başlarken, yanaklarının da kızardığının farkında bile değildi.

Birkaç gündür doğum gününden dolayı, Seokjin ile fazla yakın değildi ve gördüğü manzaradan sonra ise, heyecanlanmaması... İşte o hiç mümkün değildi.

MARKETÇİ'NİN OĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin