2. BÖLÜM

63 4 0
                                    

Kalın topuklu botlarımın boş sokağın kaldırımında bıraktığı tok sesler yaklaşık elli metre uzağımdaki adamın kulağına ulaşmıyordu. Ulaşmış olsaydı dönüp arkasına bakacağını biliyordum fakat o yalnızca kurbanı olduğunu düşündüğü, önündeki kadını takip etmekle meşguldü.

Kadın fazlasıyla korkmuş ve fevrice hareket ediyordu. Boş sokakta yardım alabileceği kimse olmadığını görebiliyordu ve bu durum ayaklarının daha hızlı hareket etmesine sebep oldu. Adımları hızlandığında birkaç saniye sonra koşmaya başladı.

Adamda onun arkasında hızlandığında artık benim de yavaş hareket etmemi gerektirecek bir şey kalmamıştı. Kıza oranla daha yavaş ilerlememe rağmen adama yaklaştığımı biliyordum. İri cüssesini taşıyamıyordu. Tahminimce alkollüydü ve bunun da etkisiyle yalpalıyordu.

Kadın boş sokağı döndüğünde ileride onu bekleyen kalabalık bir cadde olduğunu biliyordu. Onun oraya rahatlıkla ulaşmasını sağlamaksa benim görevimdi.

Onun arkasından sokağın köşesine ulaşan adam tam köşeyi dönecekken onu ensesinden yakalayarak geriye çektim ve ayağının arkasına doladığım ayağımla yere düşmesine sebep oldum.

Sırtüstü yere kapaklandığında öksürmeye başladı ve öfkeli bakışları bana döndüğünde yeni hedefini bulmuş gibi bana baktı fakat av olduğunun farkında değildi. Ben ise avını kolaylıkla bırakacak bir avcı değildim.

Hep hayalini kurduğum sarı saçlar havada uçuşurken, peruğumun altındaki kahverengi saçlarım terden başıma yapışmıştı. Avın verdiği keyif, bunu dert etmemi bile sağlamıyordu.

Avım, ilk başta ayağa kalkmaya çalıştı fakat botumu göğsüne bastırdığımda tekrar öksürük nöbeti geçirdi. Bu nöbet o kadar şiddetliydi ki ayağımı çektiğimde kusmaya başladı. Bu defa ayağa kalkabildiğinde beni elde etmek yerine öldürmek istiyordu. Hem kurbanının kaçmasına sebep olmuştum hem de canını yakmıştım sonuçta.

Üzerime gelmeden önce elimi havaya kaldırdım ve onu durdurdum. Yaptığım harekete şaşkınlıkla bakarken kafasının yerinde olmadığı belliydi. Başka biri olsa ne yaptığımı umursamaz üstüme atlardı.

"Kızlarıma öğrettiğim şeyleri sana göstermek isterim." Adamın kaşları çatılsa da cümlelerimi anlayamadığı ortadaydı. Bunun yerine bana saldırmaya karar verip bana yaklaşırken cümlelerimi, anlamayacağını bilsem de devam ettirdim.

"Onlara üç temel şey öğretirim. Birincisi..." bana yaklaştığı anda başparmaklarımı sert bir hareketle gözlerine soktum. Adam canhıraş bağırırken sözlerime devam ettim.

"Bu en temel hareketlerden biri. Karşındakini etkisiz hale getirerek sana kaçman için yeterli süreyi tanır." Bu onu fazlasıyla sersemletse de bunda alkolünde payı vardı. Normal birini bu kadar kolay sersemletmezdi. Adam saniyeler sonra kendine geldiğinde daha öfkeli görünüyordu. Bana hızlı adımlarla tekrar geldiğinde bu defa elimi düz bir şekilde tutarak serçe parmağımın kenar kısmıyla adamın boğazına çok seri bir hareketle vurdum.

"Bu ise ikinci hareketimiz. Seni ilkinden daha uzun süre etkisiz hale getirir. İlk hareketten farkı; bu hareketi karşındaki rakip kavrayabilir. Bu yüzden ilk saldırıda genellikle kullanmayız." Adamın derin nefesler vererek toparlanmasını bekledim. Bu sırada cebimden çıkardığım anahtarlıktaki anahtarları tek tek parmaklarımın arasına yerleştirdim ve elimi yumruk yaptım.

Adam pes etmeyerek yeniden doğrulduğunda bu defa yumruğumu suratına geçirmeyecektim. Aldığı darbelerden sonra tüm koruma mekanizmasının oraya toplandığının bilincindeydim. Şayet ilk hamle olarak anahtarlığı kullansaydım, bu defa yüzünü seçmeliydim. Çünkü en çok hasar alacağı yer, yüzü olurdu.

KORUMA PROGRAMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin