Yollarımı her zaman kendim çizmiş olsam da kararlarımı her zaman kendim almamıştım. Zorunlu bırakıldığım anlar, zorlukla yaptırılan zamanlar olmuştu. Kendi kararlarımın hayatımı şekillendirmesi gerekirken başkalarının zorunlu kıldıkları hayatımı şekillendirmişti. Onlardan arındım dediğim her anda karşıma çıkmış ve beni yine hedeflerimden uzaklaştırmışlardı.
Tilki birliğine yönelip koruma programına tüm yoğunluğumu veremememin bundan başka açıklaması yoktu. Amaçlarımdan saptırmaya çalışanlar her zaman cezasını çekmişti, çekecekti.
Telefonu tereddütsüz açıp kulağıma götürdüm. Cellat'ın konuşmasını beklediğimde uzun bir sessizlik oldu fakat ilk söze başlayan o oldu.
"Bana geri dönmen gerekiyordu." Japonca sözler kulaklarımı doldurdu fakat aksanı yoktu. Kesinlikle Japon değildi.
"Kaiyo artık telefonlara cevap veremeyecek." Birkaç saniye süren beklemenin sonunda histerik bir kahkaha sesi kulaklarımı doldurdu.
"Lera! Sonunda seninle tanışmak büyük şeref!" Türkçe konuşmaya başladığında onun Türk olduğunu anlamak zor değildi.
"Lütfen, o şeref bana ait!" Dudağımın bir kenarı yukarı kıvrıldığında gülmeye devam etti fakat sonunda durdu.
"Demek Kaiyo'nun sonu geldi."
"Şaşırmış görünüyorsun."
"Ah! Seni temin ederim kesinlikle şaşırmadım." Sonuç olarak sekiz kuyruklu bir tilkinin yedi kuyrukluyu öldürmesi kaçınılmazdı.
"Mudanya'da beni arıyormuşsun."
"Haberim benden önce gelmiş, ne acı. Oysa başka şekilde ulaştırma planlarım vardı." Telefonu kulağımdan uzaklaştırıp öfkeyle nefes aldım. Tekrar yaklaştırdığımda onun alaylı gülüşünü duydum.
"Yanlış yerlerde beni arıyorsun. Üstelik her yerde boy boy haberlerim yapılırken."
"Ah! Üzgünüm. Pek magazin takip etmiyorum." Bu defa alayla ben güldüğümde alayımın öfke içermesine de engel olamadım ve bu onu daha çok eğlendirdi.
"Gerginliğini hissedebiliyorum. Fazla açık veriyorsun Lera. Sanırım doğru adresteyim." Yutkundum fakat sesimin ona gitmediğinden emin oldum.
"Bir tilkiyi hafife alıyorsun. Seni özellikle oraya çekmek istemediğimi nasıl anlayabilirsin?" Bu kez sesimin fazlasıyla soğuk çıkmasına dikkat ettim ki duygularımı anlayamasın.
"Anlayamam çünkü ben bir tilki değilim fakat onlarla aynı ortamda bulundum. Yeri geldi onların katili oldum ve onlar için tonlarca adam öldürdüm."
"Ne tesadüf, bende!" diyerek kahkaha attığımda daha çok güldü.
"Eğlenceli bir kadınsın Lera Altınışık!"
"Evet, ölmeden önce hepsi böyle der." Gözdağımı kabul ettiğinde hafifçe güldü. Korkmadığını söyleyemezsin.
"Benim kurbanlarımın ne söylediğini sana söylememe gerek yok. Nasıl olsa onlar gibi sonun geldiğinde aynı sözleri kendi kulaklarınla duyacaksın." İddialı rakipleri severdim. Kendilerine fazla güvenirlerdi ve elbet bir hata yaparlardı. Bu hataları genellikle güvenlerinden geçerdi.
"O halde bu işi hemen halledelim. Benim fazla zamanım yok." Güldü.
"Ne tesadüf. Benim de. Tilki birliği beklemez." Ona tilki birliği diye bir şeyin kalmadığını erkenden söylemeyecektim. Önlemler almasını istemezdim fakat görünüşe bakılırsa emir aldığı tek kişi Kaiyo değildi. Haber ona gitmeden tez vakitte bu iş bitmeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUMA PROGRAMI
AcciónKadınların korunmak zorunda olmadığı, özgürce yaşayabildiği bir dünyanın hayal olmaya başladığının farkına vardığımda fazlasıyla gençtim. Küçük kızımın katledilişi tüm fikirlerimi ve benliğimi değiştirirken bu değişimin içine birden atlayarak kendim...