8. BÖLÜM

39 3 0
                                    

İnsan geçmişte yaşadıklarıyla önündeki yolunu belirlerken iki seçeneği olduğunun farkına varıyor. Birincisi; geçmişin izleri, hatıraları ve sana bıraktıklarıyla geleceğini şekillendirmek, İkincisi; geçmişe tamamen sünger çekip geleceği ondan fazlasıyla bağımsız kurmak.

İnsanlara geçmişimden bağımsız olarak çizdiğimi gösterdiğim bu yol aslında bana geçmişin getirileri ve öğretileriyle, benim hayatımda dönüm noktası oluşturacak yaşadıklarım ve yaptığım yanlışlarla şekillenmişti.

İnsan yanlışları yaptığı anda fark edebiliyorsa bu onu ipin ucundan alabilirdi fakat yaptıktan sonra fark ediyorsa bu onu ipin ucuna sürükler ve tek bir makas darbesiyle uçuruma düşmesine sebep olurdu.

Hayatım boyunca ipin ucunda hareket ederken makas darbesini vuracak birini bekliyordum. Sonunda karşıma çıktığındaysa ne zaman makas vuracağını da ben belirlemeye çalıştım, en azından bir noktaya kadar böyle düşünmeye devam ettim. O ise gözlerimin içine ipi hiç kesmeyecek ve beni oradan çekip alacakmış gibi bakıyor, aklımın her santiminin karışmasına sebebiyet veriyordu.

Kiraladığım aracı davet salonunun otoparkında durdurduğunda ikimizde sessizliğimizi koruduk. Tıpkı günlerdir yaptığımız gibi...

Bir tür kaçış içerisindeydik ve bunun ikimizde farkındaydık. Geçen günlerde hep ayrı hareket etmiş, zamanımızı boş boş geçirirken bile yüz yüze gelmemeye çalışmıştık. Yüz yüze geldiğimiz tek an bu akşamı planladığımız sabah saatleriydi.

Plana göre davet bitimine kadar Kaiyo'ya yakın olacağımı söylemiştim fakat bunu duyduğu ilk anda reddetmişti. Ben diretmeye devam ederek patronluk tasladığımda susmuştu. Amacımızdan saptığımızı ikimizde fark ediyorduk ve bazı şeylere son vermemiz gerektiğini anlıyorduk.

Kaiyo; babasının yanındayken, onlara kulak kesilerek edinebileceğim her türlü bilgiyi alacaktım. Öğrendiğimiz üzere davetin amacı Yakuza'nın, Bushida ailesi üzerindeki dikkatini çekerek tilki birliği hakkında konuşmalar yapılacağıydı. Bunu gizlemek amacıyla getirilen her bir davetli, tilki birliğiyle uzaktan yakından alakalı değildi. Bu yüzden ortamda tilki birliğiyle alakalı tek konuşmanın Antantaru Bushida'nın çevresinde döneceği ortadaydı.

Derin bir nefes verip ortamdaki sessizliğe daha fazla dayanamadım ve elim kapının koluna gitti. Açamadım çünkü Safir beni kolumdan tutarak kendisine çevirmişti.

"Orada dikkatli olmak zorundasın!" diyerek kelimelerin üstüne bastırdı. Alayla gülümsedim.

"Hadi ya! Zorundayım demek. Neden böyle bir zorunluluğum var?" öfkeyle nefesini bıraktı.

"Sonunu getirmeye neden bu kadar meraklısın?" ciddi bir soru soruyordu fakat bunun cevabının ne yeriydi ne de zamanı.

"Sadece gelecekten kaçmıyorum. Peki sana sormalı: sonumu getirmek isterken neden bu kadar endişeli davranıyorsun?" gözlerime usul usul baktı. Uzunca inceledi. Söylemek istediklerini geri itip itmemeye karar verdiğinde verdiği karar hiç hoşuma gitmedi.

"Çünkü endişeleniyorum." Nefes almayı unuttuğumu hissettim. Kalbim hızlandı ve boğazımda basıncını hissettim. Cevabı hoşuma gitmemişti çünkü beni andan tamamen alıp götürüyor ve konsantrasyonumu kaybetmeme sebep oluyordu.

"Endişelenmene gerek yok. Senden başkasının sonumu getirmesine izin vermem." Diyerek göz kırpıp araçtan indim ve kapıyı kapatarak nefesimi bırakıp kendime nefes almayı hatırlattım. Tüm olayı dalgaya alırken amacım kesinlikle bunlardan kaçmaktı. Romantize edilmiş bir konuşma buradan ikimizin de çıkamamasıyla sonuçlanabilirdi.

KORUMA PROGRAMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin