12. BÖLÜM

31 3 9
                                    

"S-Sen... Nasıl?"

"Kalbinden bıçakladığın birini karşında görmek sana hayatı mı sorgulattı?" Tam olarak bu olmuştu. Onu Japonya'da çıktığımız odada öldürdükten sonra karşımda görmek yalnızca hayatı değil her şeyi bana sorgulatmıştı.

"Kaiyo Antantaru... Gerçekten bir kitsune oldun ve her kuyruğun bir cana mı karşılık geliyor? Bu nasıl mümkün olabilir?" Kaiyo sözlerime içtenlikle güldü. Hadi ama! Ben seni kalbinden bıçaklayan kişiyim.

"Düşmanın çok olunca kalbinin yerini değiştirmek zorunda kalıyorsun." Yüzümü buruşturdum.

"Ne saçmalıyorsun?" Bulunduğumuz yer binanın acil çıkış merdivenleriydi. Etrafta adımlamaya başladığında çok küçük bir alandaydık ve bana hızla yaklaşarak yumruğunu başımın yanına, kapıya vurdu.

"Suikastı sen planlamış olsaydın çok farklı olabilirdi Lera! Seni şu an burada öldürürdüm. Dua et istediğim sen değilsin!" Hâlâ nasıl kurtulduğunu düşünürken şimdi de neyin suikastından bahsediyordu?

Karşımda alayla gülerken şaşkınlık içinde onu izliyordum. Aniden beni bacaklarımdan kavrayıp sırtına attığında dirseğimle sırtına sert bir darbe indirdim ve diz üstü çökmesine neden oldum. Ayaklarım yere değdiği an uzaklaşmaya çalıştım fakat beni kolumdan tutarak yüzüne doğru çekti.

"İçeride düzinelerce tilki birliği üyesi var. Benimle sessizce gelirsen kimse zarar görmez. Olay çıkarmak istersen, yeni yetme adayların tilkilerle savaşmak zorunda kalır. Kimin nasıl sağ kurtulacağını sen düşün." Karşımda alayla gülümserken ayağa kalktı ve yolu göstererek geçmemi bekledi. Adımlarım kendi isteğimle ilerlediğinde ben bile bu yaptığıma şaşkındım. Gerçi şaşırmama da gerek yoktu. Her zaman başkalarını kendimden önde tutmuştum.

**

Yıllar sonra burada olmak, büründüğüm katile adım adım dönüştüğüm anları bir bir gözümün önüne getirdi. Buraya girdiğim ilk an geldi aklıma. İçimde hiçbir duygu kalmamış her şeyi geride bırakmış o kızı hatırladım. Masumların hayatına kast etmiş o kişi geldi gözümün önüne. Yaptıklarından öylesine pişmandı ki üzüntüsünün öfkeye dönüşeceğini bilmeden buraya sığınmıştı. Korunmaya ya da hayatta bırakılmaya ihtiyaç duymayacak o kadına dönüşmek için, her bir zorluğun üstesinden tek başına gelebilmek için sığınmıştı buraya. Sonucunda aldıklarından asla pişman olmayan şimdiki kadın, tekrar ayaklarını aynı çatının altındaki tahta zemine basıyordu.

Tahta zeminde çıkan gıcırtılarla ilerlerken ilerideki kapıları mühürlenmiş odayı gördüm. Ekisupato'nun odası...

Kaiyo bakışlarımın onun odasında olduğunu fark ettiğinde konuşmaya başladı.

"Yaptığın şeyden sonra naaşı çıkarıldı ve hemen sonra mühürlendi. İçerideki kan lekelerini yeniden görmek istersen mührü kırmakta özgürsün." Ses tonunun altındaki öfke banaydı. Ekisupato'ya saygı duyduğunu bilmiyordum fakat öğrenmiş oldum.

"Yaptırdığı ya da yaptırdığınız hiçbir iş doğru değildi. Bunu bana savunamazsın!" Sözlerim sert bakışlarım keskindi.

"En başından beri doğru işler yapmadığımızı bilerek bu birliğe dahil oldun. Bunu seçmek zorunda değildin." Belki de. Fakat arkamı dönüp bu kapıdan gitmiş olsaydım ne ben böylesine güçlü bir kadın olabilirdim ne de insanlara yaptıkları zulümler yıllar sonra bitebilirdi.

"Herkesin bir eceli var Kaiyo. Ekisupato'nun celladı bendim." Gözlerinin içine bakarak sarf ettiğim sözler üzerine bir eli boğazıma sarılarak sırtımı arkadaki duvara çarptı. Can acısıyla bağırmamak için dişlerimi sıkıp yüzümü buruşturdum.

KORUMA PROGRAMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin