20

65 8 0
                                    


   -İyi Okumalar-

•  •  •  •  •  •

  Kim Taehyung günün yoğunluğunu atlatmış evde dinlenme aşamasına geçmişti. Kim Seokjin için de durumlar aynıydı. Birisi koca gün çocuklarla uğraşmış, birisi ise bir sürü danışan dinlemişti. Taehyung için günün en güzel saati hiç şüphesiz Jungkook ile konuştuğu anlardı.

  Her ne kadar onu dinlemek, hikayesini duymak canını yaksa da arsız bir bencillikte onu görebiliyor olmak pahabiçilemezdi.

  Son yaşadıklarından sonra zaten aklı fazlasıyla onda kalmıştı. Onu hasta yatağında bırakıp eve gelmek zorunda olduğu için kendisini kötü hissetmişti.
  Dünden beri Jiminden haber alıyor Jungkook'un durumunun iyiye gittiğini öğreniyordu. Ama şuan onun yanında olup onu pamuklara sarıp, bebek gibi ilgilenmek isterdi.

  Onu görebildiği zamanların seanslarla sınırlı kalmamasını isterdi. O kadar çok şey isterdi ki o, bazen bunları düşündüğünde bile kendisini yiyip bitiriyordu. Az önce tekrar Jimini aramış Jungkook hakkında bilgi almıştı. Biraz daha iyi olduğunu öğrenmek içini rahatlattı. Ve kendisini mutfaktan çağıran abisinin yanına gitti. Yemekleri yapmış sofrayı da hazırlamıştı. Bunu gören Taehyung vakit kaybetmeden masaya kuruldu. Seokjin de tabakları masaya koyarak oturdu ve birlikte yemeğe başladılar.

  Seokjin hiç durmadan konuşuyor, okulda başına gelen her detayı çocukların bazen kendisini nasıl delirttiğini, veliler ile arasında geçen diyaloglara kadar her şeyi anlatıyordu. Taehyung da arada abisini onaylıyor dinlediğine dair sesler çıkartıyordu. Ama genel olarak odağı konuşmak değil aç karnını doyurmaktı.

  Hyungu ile yemekleri bittikten sonra salona geçip oturmuşlar kendi işlerini hallediyorlardı. Daha doğrusu Seokjin haftalık etkinlik programını düzenlerken, Taehyung kitap okuyordu.

  Stafan Zweıg'ın bir kitabı içerisinde kaybolmuştu ve dikkatini çeken bir yer oldu. Bir psikolog'un düşünceleri Zweıg'ın kaleminden aktarılmıştı ve aynen şöyle söylemişti;
 
  '... Her insanın bir takımtısı vardır yada en azından takıntılı olmaya müsait genleri ve bunlar herhangi bir yerde kendini gösterme dürtüsüyle hareket eder, bu dürtüyü kesip atmak mümkün değildir, kendini boşluğa yansıtma arzusu olan bu aptal dürtü olsa olsa başka yönlere kaydırılabilir. Her insanın, düşün insanının bile ve hatta özellikle düşün insanının beyninde karanlıkta kalmış, kendi aklının aydınlatamadığı bir bölgesi vardır...'

  Okuduğu onca zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı bile hyungunun sesini duyana kadar.

  "Oh şükür hallettim bir an bitmeyecek sandım" dedi Seokjin oturduğu masadan kalkıp koltukta kardeşinin yanına gelirken. Taehyung da gözlerini abisine çevrildi.

  "Ne kadar oldu ki? Çok mu oldu?"

"Ohoo sen dalıp gitmişsin."

  "Kitap çok güzel, sen de oku." Dedi elinde ki kitabı kaldırıp abisine gösterdi.

  "Olur bir ara okurum, hadi bırak şimdi bir şeyler izleyelim."

Taehyung da hyungunu onayladı ve yan yana oturmuş bir şekilde izleyecek bir şeyler aramaya başladılar. Ama bir türlü ortak bir seçim yapamadılar. Birinin önerdiğini yada istediğini diğeri istemiyor. Diğerinin istediğini ise öteki istemiyordu. Alt tarafı iki kişiydiler ve kardeşdiler ama bu kadar fazla fikir ayrılığı olması bir noktada ikisini de şaşırttı.

  "En iyisi bir şey izlemeyelim."  dedi Taehyung kumandayı yanına koltuğa koyarken.

  "Ee ne yapacağız o zaman?"

- Amnezi -  | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin