İyi okumalar...💫
Jungkook gözlerini acıtan güneş ışınları ile gözlerini açarak etrafa baktı. Üstünde hissettiği bakışlar ile kafasını kaldırarak kendini izleyen bedene doğru döndü. Kollarını beline sararak kafasını göğsünün üzerine koydu. Taehyung hoş olmamış gibi Jungkook'un belinden tutarak üstüne yatırdı.
"Günaydın."
"Günaydın, güzelim.
Jungkook'un hâlâ uykusu vardı. Taehyung ellerini Jungkook'un saçlarına atıp okşadı. Jungkook daha da mayışararak kuru dudaklarını dili ile ıslatarak gözlerini tekrar kapattı.
Taehyung, Jungkook'un saçlarında ki ellerini beline indirerek bel boşluğunu okşayarak kendine bastırdı. Jungkook hafifçe kıpırdayarak, "Biraz daha uyumak istiyorum, sevgilim" dedi.
Taehyung hafifçe gülerek, "Uyu sevgilim saat daha erken zaten" dedi.
-
Jungkook bir adam tarafından kolundan tutulup sürüklenerek boş bir ara sokağa doğru çekiliyordu. Gözlerinden akan yaşlarla beraber kolunu tutan takım elbiseli adama yalvararak, "Bırak beni lütfen! Bırak!" diye delicesine bağırıyordu.
Köşeyi döndükten sonra Jungkook karşısında gördüğü beden ile olduğu yerde donmuş kalmıştı. Taehyung dizlerinin üzerine yere çökmüş elleri arkadan bağlıydı. Ağzındaki bantla konuşmaya çalışıyordu. Jungkook'un ağlaması daha da hızlanmaya başlamış nefes almayı unutuyor, hıçkırıyordu.
"Taehyung..."
Çatlayıp kanayan dudaklarından sevdiği adamın ismi dökülürken ona doğru gideceği sırada takım elbiseli bir adam cebinden çıkardığı silah ile Jungkook şaşkınca olduğu yerde kalakalmıştı.
Adam hızlıca Taehyung'un ağzından bandı çekip çıkartarak, "Ölmeden önce son sözlerini şöyle, bay tuvalet" dedi.
Taehyung karşısında ağlayan sevgilisine sarılıp onu içine sokmak istiyordu. Dağılan saçlarını elleriyle düzeltip, kurumuş çatlayan dudaklarını dudakları ile ıslatmak istiyordu. Ondan ayrılmak istemiyordu.
"Oğlumuz..."
Taehyung ağlayarak kafası önüne düştü. Jungkook kendine gelerek Taehyung'a doğru koşmak istediği sırada kolunu tutan adam ona engel olmuştu.
Jungkook, "Bırak beni sevgilimin yanına gideceğim!" diye haykırdı.
"Jungkook..."
Taehyung çatlayan sesiyle tekrar konuşmuş kafasını kaldırarak sevgilisinin gözlerine son kez baktı.
"Jungkook, güzelim, biricik sevgilim, hayat arkadaşım, ses tonuna aşık olduğum, oğlumuzun güzel babası... Oğlumuza iyi bak. Benim eksikliğimi ona hiç hissettirme olur mu? Benim için bunu yapar mısın, canım sevgilim? Onu sakın üzme, hiç kırma o senin gibi çok kırılgan birisi sevgilim. Oğlumuz sana sen de tanrıya emanetsin, güzeller güzeli sevgilim... Seni seviyorum."
"Hayır! Hayır! Sevgilim hayır!"
Adam silahın tetiği çekip beklemeden Taehyung'un beynini dağıtmıştı. Jungkook titreyen bacakları ile yere çökerek çığlık çığlığa ağlıyor, ellerini taşlı yere vuruyor onları kanatıyordu...
"Jungkook! Uyan güzelim!"
Taehyung, Jungkook'un omuzlarından sarıyordu uyanması için. Jungkook titreyerek gözlerini açarak kollarını tutan bedeni sağ görünce tanrıya içinden binlerce şükür diliyordu.
Jungkook kollarını Taehyung'un boynuna sararak, yüzünü gömdü. Göz yaşları Taehyung'un üzerindeki tişörtü ıslatıyordu. Taehyung ağlamasına izin vererek içini açmasını bekledi.
Jungkook kollarını sıkı sıkıya Taehyung'a dolamış hıçkırarak ağlıyordu. Taehyung bir eli ile Jungkook'un sırtını okşuyor diğer elini de saçlarına atarak yavaşça okşamaya başladı. "Tamam sakin ol, sevgilim. Sadece kabustu" diye sakinleştirmeyi çalışıyordu Jungkook'u.
Jungkook kafasını kaldırarak kendine bakan gözlere kızaran gözleri ile birleştirdi.
"Ben seni kaybedeceğim diye çok korktum, Taehyung. Sen ölüyordun. Hem de gözlerimin önüne" tekrardan ağlamaya başlamıştı.
Taehyung Jungkook'un ağladığından dolayı kızaran dudaklarını öpmeye başladı. Jungkook da çok geçmeden karşılık vermeye başladığında Taehyung, Jungkook'u yatağa yatırmış üstüne eğilerek çıplak vücudundan belini okşuyordu. Nefes nefese kalan iki beden geriye doğru çekilerek birbirlerinin şişen dudaklarına bakıyorlardı.
"Ben iyiyim, güzelim. Ben senden hiç ayrılmayacağım. Beni sevmesen de, benden nefret etsen de ben senden hiç gitmeyeceğim sevgilim..."
"Seni seviyorum, Taehyung"
"Ben de seni seviyorum, canımın en güzel parçası, canım sevgilim..."
-
"Evet! hazırsak eğer artık çıkabiliriz, oğlum."
Jungkook ile Taehyung yatakta biraz vakit geçirmiş sonra da ağlayan küçük bebeğine bakmak için ayrılmışlardı. Keyiflice kahvaltı yaptıktan sonra Taehyung şirkete gitmişti ve Jungkook'a akşam biraz geç geleceğini onu beklememesi gerektiğini söyleyerek evden ayrılmıştı.
Şimdi de Jungkook ve oğlu Taehyung'u ziyaret etmek için şirkete gideceklerdi. Jungkook ne kadar Taehyung'un şirketini merak ediyorsa gitmek için artık bir bahanesi vardı.
Jungkook oğlunu kucağına alarak bahçesinin bir köşesinde korumalar ile sigara içip sohbet eden şoför Chen'nin yanına doğru gitmeye başladı. Chen, Jungkook'un yanlarına doğru geldiğini görünce elindeki sigarayı yere atarak siyah ayakkabısı ile söndürerek, ceketinin önünü düğmeliyip Jungkook'un yanına vardı.
"Bir ihtiyacınız mı vardı, bay Jeon?"
Jungkook kendisine bay diye hitap edilmesine şaşırmadan edemedi. "Biz Taehyung'un şirketine gideceğiz. Bizi götürür müsün?" diye soru gülümseyerek.
Chen de gülümsemesine karşılık vererek, "Tabi ki bay Jeon" diyerek siyah arabanın kapısını açarak Jungkook'un binmesini bekledi.
Jungkook hızlıca kucağındaki oğlu ile hızlıca arabaya binince Chen kapıyı kapatarak arabanın önünden dolaşarak şoför koltuğuna oturdu...
Jungkook arabanın küçük camından Seul'un büyük yüksek binalarına bakıyordu. Bakışları kucağındaki oğluna kayınca elindeki oyuncağı ile oynadığı görünce eğilerek saçlarına öpücük bıraktı. Araba yüksek bir binanın önünde durunca Jungkook geldiklerini anlayarak kapılarını açan Chen'e teşekkür ederek şirkete girdi.
Jungkook'un bakışları etrafı inceliyordu. Herkes koşturarak çalıştığını görünce kendisinin ne kadar şanslı olduğunu hissetti. İş için girdiği yerde hayat arkadaşını ve kendi oğlu gibi sahiplendiği bebeğe sahip olmuştu. Jungkook kendisine gülümseyerek yaklaşan kadın görünce etrafı incelemeyi kesti.
"Buyrun? Size nasıl yardımcı olabiliriz?"
Jungkook boğazını temizleyerek, "Ben Taehyung'un yanına geldim. Odası nerede acaba?" diye nazikçe sordu. Taehyung'un adını bile anması kalbini hızlandırmaya yetmişti.
Kadın yüzündeki gülümsemesi solacak gibi oldu. Genç kadın kızıl saçlarını hafifçe geriye doğru itti. Bakışları Jungkook'un kucağındaki bebeğe kaydı, "Neyi oluyorsunuz?" diye sordu.
Jungkook yüzünde küçük gülümseme oluşurken, "Sevgilisiyim" diye özgüvenle konuştu. Jungkook kadın yüzündeki gülümsemenin sokup gittiğine şahit olmuştu.
Kadın kendine gelerek, "Bay Kim şu an bir toplantıda. Daha sonra gelin" kadının az önceki nazik davranışından eser kalmamıştı.
Jungkook kucağındaki oğlunu daha sıkı sıkı tutarak kaşlarını hafifçe çatarak önündeki kadına bakmaya başladı. Tam ağzını açıp bir şey diyecekken adını sevdiği adamın ağzından duyaması ile hızlanan kalbi ile arkasını döndü...
•
•
•
•
•
•
•
Hi!
Nabersiniz?Bu bölüm diğer bölümlerin oranına göre daha uzun inş daha da uzatmaya çalışacağım. Yazım hatası varsa affola.
Okuduğunuz için teşekkür ederim:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daddy || TaeKook
Fiksi Penggemar[Tamamlandı] Jungkook, Taehyung'un oğluna bakıcılık yapacaktı... |SemeTae |UkeJk •NamJin •Yoonmin [Mpreg] #kimtaehyung da 1. #namjin de 1. 25/12/2022 20/05/2023