'Six

6.3K 392 46
                                    

İyi okumalar...💫

Kızıl hava sönmüş artık akşam olmuştu. Taehyung'un misafirleri çoktan gelmiş iş hakkında konuşuyorlardı. Jungkook ise küçük Eunbin'nin odasından misafirler gidene kadar çıkmayacaktı. Kucağındaki huysuzlanan bebeğe bakıp sessizce ninni mırıldanmaya başladı. Aşağıdan gelen sesleri duyunca misafirlerin hâlâ gitmediğini anlamıştı.

Eunbin ellerini yüzüne kapatarak ağlamaya başlayınca Jungkook telaşlanarak onu susturmak için hafif hafif sırtına patpatlıyordu. "Sessiz ol bebeğim. Lütfen sessiz ol." diye bebeğe fısıldıyordu.

Küçük bebek Jungkook'un dediklerini es geçerek daha da şiddetle ağlamaya başladı. Jungkook yerinde hafifçe sallanarak kucağındaki bebeği susturmaya çalışıyordu.

Taehyung'un misafirleri yukarıdan gelen ağlama sesiyle bakışları merdivenlere yöneldi sonra da anlamaz bakışlarla tekrar Taehyung'a baktılar. Taehyung içinden küfürler savurarak, "Ah aşçımın bebeği olmalı. Babaları terk ettikten beri burada yaşıyorlar. Bay Choi izninizle ben her şey yolunda mı diye bakıp geliyorum" diyerek ayağa kalktı.

Bay Choi onaylar mırıltılar bırak kafasını salladı. Taehyung büyük salon kapısından çıkarak hızlı adımlara merdivenlere yöneldi. Oğlunun odasının önüne gelerek içeriye daldı. Kucağında onu susturmaya çalışan Jungkook'a bakarak, "Kovulmak mı istiyorsun Jeon?!" diye sert sesiyle konuştu.

Jungkook yanına gelen adama bakarak, "Özür dilerim bay Kim... Neden huysuzlandığını ben de anladım. Lütfen kusura bakmayın" dedi.

Taehyung, Jungkook'un kulağına doğru yaklaşarak, "Eğer oğluma bir şey olursa kendini ölmüş bil Jeon"dedi sıcak nefesleri Jungkook'un boynuna çarparken.

Jungkook zorla yutkunarak kafasını salladı, "Peki bay Kim" diye bildi zorla.

Taehyung oğlunun saçlarına dudaklarını bastırarak geri odadan çıkarak salona girdi. Bir ayağını dizine taslayan bay Choi'den özür dileyerek tekrar iş ile ilgili konuşmaya başladılar.

Bay Choi yanı başında dikilen simsiyah korumaya işaret ederek hediyesini getirmesini emretti. Siyah giyinimli adam elindeki içki şişesi ile Taehyung'un kahedihini doldurmaya başladı.

Taehyung kadehini eline alarak, "Ne için?" diye sordu.

Bay Choi yüzünde büyüyen gülümsemesi ile, "Aramızdaki barışı kutlamak için benimle için lütfen bay Kim..." dedi.

Taehyung kadehini dudaklarına yapıştırarak tek seferde bitirdi içkisini. Bay Choi de karşısında kahedini bitip yenisini yenileyen adama bakarak gülümsemesi büyüdü.

-

Taehyung odadan çıkalı yarım saat geçmişti. Jungkook da küçük bebeği sakinleştirerek uyuması için yine ona ninni mırıldanmaya başladı. Bakışlarını küçük bebeğin yüzüne çevirince yarım saat önce çığlık çığlığa ağlayan bebek şimdi masumca sessiz sessiz uyuyordu.

Jungkook gülümseyerek küçük bebeğin saçlarına burnunu daldırarak mis kokusunu ciğerlerine hapsetmek ister gibi nefesini çekti. Saçlarına küçük küçük öpücükler bırakarak bebeği beşiğine yatırmak için oturduğu koltuktan kalarak beşiğin yanına ilerledi.

Tam bebeği beşiğine yatıracakken kapının ardından gelen ayak sesleriyle olduğu yerde durdu. İlk başta Taehyung'un geldiğini düşünse de odaya giren simsiyah giyinimli adamlar ile kucağındaki bebeği kollarının arasına hapsederek şiddet dolu yüzüyle kendisine doğru yaklaşan adamlara baktı.

Adamlardan hepsinin elinde gördüğü siyah tabanca ile kucağındaki oğluna zarar verecekler düşüncesi ile göz yaşları yanaklarından süzülerek titreyen elleriyle bebeğini daha da sıkı sıkı tutarak yalvarmaya başladı.

"Lütfen. Lütfen bize bir şey yapmayın!"

Siyah giyinimli adamlardan biri elindeki beyaz bez ile Jungkook'a doğru yaklaşmaya başladı.

"Hayır! Lütfen bırakın bizi!" hem ağlıyor hem de kucağındaki bebeği korumaya çalışıyordu.

Adam elindeki bezi Jungkook'un buruna doğru götürerek onu siyahlığa hapsetti.

-

Taehyung başına giren ağrı ile ağzından çıkan inlemeye engel olamayarak yattığı yerden doğrulmaya çalıştı. Koltukta uyuya kaldığını görünce kendine küfür ederek tutulmuş belini esneterek ayağa kalkmaya çalıştı. Elleriyle uzun dalgalı saçlarını dağıtarak duvardaki gösterişli saate gözü kaydı. Saat öğlen 2 idi. İşe geç kaldığını hatırlayarak hemen merdivenlerden çıkarak odasına girdi.

Aldığı sıcak duştan hemen sonra saçlarını hızlıca kurutarak siyah takım elbisesini giyerek oğlunun odasına girdi. Oğlunu görmeden sabahı aydınlanmıyordu.

Kapının kolunu aşağı indirerek odaya girdi. Beşiğe yaklaşarak boş beşiğe baktı. İçinde korku tohumları yeşirirken hemen Jungkook'un odasına doğru hızlı adımlarla girdi.

Daha yatağının örtüsü bile bozulmayan odada gözlerini gezidirerek cebinden çıkardığı son model telefon ile Jungkook'un numarasını tuşladı.

'Aradığınız kişiye ulaşılamıyor. Lütfen sinyal sesinden sonra tekrar deneyiniz.'







Helloooo!

Nasılsınız?

Aslında bölümü biraz daha erken yayınlayacaktım fakat yazdığım bölümü yanlışlıkla sildiğim için (çok salağım jdjednjwna) tekrar yazmak zorunda kaldım.

Yazım yanlışı varsa özür dilerim. Kantrol etmeden yayınladım.

Geç yayınlandığım için de hepinizden özür diliyorum:')

Bu bölüm umarım hoşunuza gider. Umuyorum ki istediğim duyguyu sizlere de yansıtabildiğimi...

Elimden geldiği kadarıyla bölümleri uzun tutmaya çalışacağım.

Kitabın gidişatı sizce nasıl? Eğer beğenmediğiniz saçma bulduğunuz yerler varsa lütfen belirtmeyi unutmayın!

Okuduğunuz için teşekkür ederim:))

En kısa zaman da görüşmek dileğiyle kendinize iyi bakın...💜

Daddy || TaeKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin