'Eighteen

3.2K 222 28
                                    

İyi okumalar...💫

"Ee? Beni içeriye davet etmeyecek misin, sevgilim?"

Taehyung, iki kardeşin önünde ellerini siyah kabanın ceplerine sıkıştırmış yüzündeki hafif gülümseme ile Jungkook'a bakıyordu.

Jungsan kaşlarını çatarak uzaktan bile insanların burnuna dolan pahalı parfüm kokusuna sarılmış bu adamın kim olduğunu merak ediyordu parmağının ucu ile Taehyung'u göstererek, "Hyung bu adam kim?" diye sordu.

Taehyung parıldayan bakışlarını Jungkook'un yüzünden çekmiş yanlarında konuşan çocuğa döndü. Siyah dalgalı saçları ve büyük gözleri ile Jungkook'u andırıyordu.  Taehyung, Jungkook'un tehdit barındıran gözlerinden irislerini istemeden çekerek büyük gözleri ile bir kendisine bir Hyunguna bakan çocuğa döndü. Yüzündeki gülümseme daha büyürken, "Ben Jungkook'un sevg-"

"Patronum!" Jungkook aniden lafa atlayarak Taehyung'un sözünü kesti. "Ah evet evet! Patronum" bakışları yanındaki kardeşine kaydı şaşkın bakışları bu sefer de kendi üzerinde hissettiğinde sesimi aniden neden yükselttim diye kendine kızmaya başladı.

Jungsan kibarca gülümseyerek elini öne doğru uzattı, "Memnun oldum. Ben de Jungkook'un kardeşi Jungsan" dedi.

Taehyung bir elini sakladığı cebinden çıkartarak gencin elini hafifçe sıktı, "Ben de Taehyung, Kim Taehyung. Memnun oldum" dedi gülümseyerek.

Jungkook hafifçe öksürerek boğazını temizledi. İkilinin bakışı kendisine dönünce konuyu dağıtmak istercesine, "Siz ne için gelmiştiniz Bay kim?" diye sordu.

Taehyung dişlerini kırmak istercesine sıkarak, "Bugün işe gelmeyince bir sorun olduğunu düşündüm" dedi basitçe.

Jungkook zorla gülerek, "Ah ne soru bay Kim. Hiç bir sorun yok. Boşuna zahmet etmişsiniz" dedi.

Taehyung'un yüzü sinirden kızarmaya başlamıştı. Jungkook geringince yutkunarak karşındaki bedene hiç bir şey çaktırmaması için gözleri ile işaret veriyordu.

"Yok zahmet etmedim. Eunbin seni özlemiş. Biraz huysuzlandı o yüzden seni almaya geldim."

"Eunbin mi? Ah ben de özledim küçük askerimi. Ama inanın bay Kim kendimi iyi hissetmiyordum. Galiba dün gece yediğim yemek midemi bozdu."

Jungkook yalanları tren rayı gibi sıralamaya devam ederken Taehyung sinirle soluyarak kabanın cebine sakladığı ellerini sinirle sıktı. Bakışları yanında hâlâ kendilerine bakan gence döndü.

"Pekala... sonra görüşürüz Jeon."

Jungkook, Taehyung'un kalın çıkan sesiyle sinirlendiğini anladı. Taehyung Jungkook'a yandan bir bakış atarak arkasını döndü ve evin önüne park ettiği siyah arabasına binerek uzaklaştı.

Jungkook sıkıntıyla nefes vererek kardeşine döndü, "İstersen ben de seninle geleyim Jungsan?" diye sordu.

Jungsan hafifçe gülümseyerek kafasını iki yana salladı, "Gerek yok Hyung. Uzun zamandır tek başıma yürüyüş yapmıyordum. Biraz eski günlerin hasretini gidereyim" dedi.

Jungkook da kardeşinin gülümsemesine karşılık vererek, "Pekala kendini fazla yorma. Kendini kötü hissettiğin an hemen beni ara" dedi.

"Tamam, Hyung. Görüşürüz..."

-

Jungkook gerince yatağının üstünde cenin pozisyonunda yatıyor Taehyung ile aralarının daha da kötüye gittiğini düşünüyordu. Keşke Jungsan'a karşı patronum diye tanıtmasaydım diye düşünüyordu.

Yattığı yerde diğer tarafa dönerek sıkıntıyla ofladı. Eğer yanında kardeşi olmasaydı hemen boynuna atlar ondan kendisi için özür dilemesini ister ve kendisi de özür diler öpüşüp barışırlardı. Ama kardeşi yüzünden ne yazık ki bu düşündükleri yaşanmamıştı.

Yatakta biraz daha dönüp durduktan sonra komidinin üzerinde titreyen telefonu eline aldı. Kardeşi arıyordu. Aramayı kabul ederek, "Alo?" dedi ve karşı taraftan karşılık bekledi.

Gelen hışırtı seslerinden sonra kardeşi değil de başka bir adamın sesi duyuldu, "Bay Jeon ile mi görüşüyoruz?" diye sordu teyit etmek istercesine.

Jungkook hızlanan nefesini düzenlemek ister gibi derin nefesler almaya başladı.

"Evet benim? Bu kardeşim telefonu siz kimsiniz?"

"Lütfen sakin olun. Kardeşiniz şu an hastanemizde misafir ediyoruz. Endişelenmenize gerek yok ama buraya gelmeniz gerekiyor."

Jungkook duydukları karşısında titremeye başladı. Göz yaşları hazır olsa bekliyor, her an akabilirlerdi.

"Bir şey mi oldu?"

Doktor güven vermek istercesine gülümsedi ve bu gülümsemeside sesine yansırken, "Hayır, sadece oturduğu bir bankta bilinci kapanmış. Durumu hakkında doktoru ile ayrıntılı bir şekilde konuşabilirsiniz. Şu an iyi sizi bekliyor" dedi.

Jungkook üstündeki pijamaları es geçerek siyah şişme montunu alıp evden ayrıldı.

-

Jungkook kardeşinin olduğu kata gelince duran asansörden vakit kaybetmeden indi. Oda numaralarında hızlıca göz gezdirdi ve sonunda kardeşinin kaldığı odayı buldu. Odaya gireceği sırada yandaki deri sandalyeler de oturan beden dikkatini çekti. Çatık kaşları ile arkasını dönerek kendisine bakan adama baktı.

"Senin ne işin var burada?"

Taehyung oturduğu yerden kalkarak Jungkook'un önünde durdu, "Onu hastaneye ben getirdim. Sahile gittiğimde bankta gördüm oturuyordu. Ayağa kalkacağı sırada bir an dengesi bozuldu, bilinci kapandı. Ben de hemen hastaneye getirdim" dedi tepkisini ölçmek için. "Seni aradım çok kez ama engellemişsin beni. Telefon sürekli meşgul çaldı"dedi.

Jungkook, Taehyung'un evinden ayrıldıktan sonra onu engellediği aklına gelince neden böyle ergence bir şey yaptım diye kendine kızdı. Göz yaşları ile ıslanan yanakları kıpkırmızı olurken Taehyung bir eli ile yanaklarını okşadı.

"Ağlama artık. Kardeşin iyi olacak."

Jungkook kafasını ayakkabılarına indirdi. Kızaran yanakları ile daha fazla Taehyung'a bakmak istemiyordu.

Geriye çekilerek odaya girmek için hareket yapacağı sırada, "Teşekkür ederim, Taehyung" dedi uzun zamandır söylemediği ismi ile...







Sonunda yetiştirebildim bölümü!

Ay bir sonraki bölümde artık çiftler barışsınlar 2 ay yeter ayrı kaldılar.

Kontrol etmeden yayınladım. Yazım yanlışı varsa affola<33

Şimdi gidip yarın ki edebiyat sınavına çalışacağım ki biyoloji dersi gibi girmesin:')

Görüşmek üzere!🙋🏻‍♀️

Daddy || TaeKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin