'Seventeen

3.2K 233 66
                                    

İyi okumalar...💫

Bazen yaptığımız hatalardan ya da dile getirdiğimiz sözlerden veya yaptığımız bir hareketten bile pişmanlık duyabiliriz. Ardından bunun telafisini bulabilmek için çok düşünür dururuz. Bunun için değerlendirilecek ve pişman olmayı anlatabilecek birbirinden farklı sözler ve davranışlar elbette vardır... Fakat Jungkook ve Taehyung o gün doğru kelimeler ile birbirlerini ifade etselerdi eğer şu an pişman olmazlardı.

Taehyung, Jungkook evden gittiğinde lanet uykusundan uyanamayıp gitmesine engel olmadığı için pişmandı. Jungkook da Taehyung'a veda edemediği için pişmandı.

|2 Ay Sonra|

Jungkook elindeki telefonun ekranına damlayan göz yaşını üstündeki gri kazağın kol kısmından tutarak sildi. Telefonun ekranını her ne kadar görmek istese de dolan gözleri buna engel oluyordu.

Yaklaşık 2 ay olmuştu. Jungkook aşkını ve oğlunu bıraktığı evden ayrılalı 2 ay olmuştu...

Telefonu gelişi güzel dağınık olan yatağın üstüne fırlattı. O sırada odasının kapısına vuruldu. Ağladığı için kalın çıkan sesine engel olmaya çalışarak, "Gel" diye komut verdi.

İçeriye hasta olduğundan dolayı solan teni ile kardeşi girmişti. Kardeşinin yüzünde gülümseme abisini yatağın üstünde ağladığını görünce söndü. Yatağa yaklaşarak Jungkook'un yanına oturdu.

"Neden ağlıyorsun?"

Jungkook kardeşinin sesini duyunca hazırda bekleyen göz yaşları tekrar yanağını ıslatmaya başladı. Kardeşinin ilaç ve hastane ücretini ödemek için bakıcılık işine girmişti. Kardeşine işten ayrıldığını söylerse üzüleceğini bildiği için yalandan bir şeyler söyledi.

"Yok bir şey, kabus gördüm."

Kardeşi inanmış gibi yaparak Jungkook'a biraz daha yaklaşarak göz yaşları ile ıslanan yüzünü beyaz ellerinin arasına aldı.

"Ağlama artık sadece bir kabustu" diyerek Jungkook'un boynuna sarıldı, "ben hep senin yanındayım" dedi ve geri çekildi.

Jungkook kızaran gözleri ile kardeşinin gün geçtikçe solan yüzüne bakıyor daha da ağlama isteği geliyordu.

"Gelecekte yanında olamasamda -"

Jungkook yükselen sesi ile, "Ne saçmalıyorsun Jungsan! Şimdi de yanımdasın, gelecekte de yanımda olacaksın. Ben de senin yanında olacağım" dedi.

Jungsan dolan gözlerini gizlemek için kafasını önüne eğerek parmakları ile oynamaya başladı. Jungkook her ne kadar yalan söylese de o anlamıştı Jungkook'un işten ayrıldığını sadece ona belli etmek istemiyordu.

Jungkook derim nefes alarak karşında çaresizce ağlayan kardeşinin saçlarına öpücük bıraktı, "Bir daha böyle şeyler söyleme" dedi.

Jungsan kafasını kaldırarak kendisine gülümseyerek bakan abisine baktı ve hafifçe kafasını salladı.

"Söz mü?"

"Söz."

-

Taehyung göğsünün üstüne yatırdığı oğlunun saçlarını son kez koklayarak oturduğu koltuktan dikkatlice kalktı ve Eunbin'i beyaz beşiğinde dikkatlice yerleştirdi. Eunbin bir an uyanıp ağlayacak gibi olsa da hemen geri uykusuna döndü. Taehyung beşiğin yanında duran battaniye ile oğlunun üstünü güzelce örterek geri çekildi.

Eunbin, Jungkook gittiğinden beri çok huysuzdu ve sürekli ağlıyor duruyordu.

Taehyung cebinde titreyen son model telefonu eline alarak Namjoon dan gelen aramayı cevaplandırdı.

"Hyung?"

Karşı taraftan kağıt karıştırma sesi geldikten sonra, "Çok uzakta aramamak gerekiyormuş" telefondan çakmak sesi geldi, "Adam sıcacık evinde oturuyormuş" dedi.

Taehyung, Eunbin'nin odasından çıkıp kendi odasına girdi ve eli ile saçlarını karıştırarak, "Şaka mı yapıyorsun?" diye sordu.

Namjoon elindeki sigara ile ciğerlerini zehirlerken, "Şuan şaka yapacak bi halim var gibi mi görünüyor" dedi.

Taehyung özenle düzeltilmiş beyaz yatağının üstüne oturarak, "Sıkma canını barışırsınız Jin Hyungla" dedi.

-

Taehyung siyah arabasını tek katlı küçük bir bahçesi olan ve bahçede renkli çiçekler dikili olan evde gözlerini gezdirdi. Burası Jungkook'un evi idi.

Taehyung konaktan anahtarı alıp cebine attı ve hafif yağan yağmur ile renkli çiçekler ile süslenen bahçeye girdi. O sırada evin kapısı açıldı ve içeriden soluk tenli birisi çıktı. Soluk tenli adam ayakkabılarını giydikten sonra Jungkook'un boynuna sıkıca sarılarak yanağına büyük bir öpücük bıraktı ve Jungkook da öpücüğüne karşılık verdi.

Taehyung bahçe kapısından yeni girmiş birbirine sarılan bedenlere baktı. Onların da hâlâ bahçede korkuluk gibi dikilen Taehyung'u görmemeleri absürttü.

Jungsan sonunda geriye çekilerek abisine el sallayarak arkasını döndü.  O sırada Taehyung ellerini uzun siyah kabanın cebine koymuş rüzgarda dağılan siyah saçları ile kendilerine doğru yaklaşıyordu.

Jungkook şaşkınlıkla dudakları açılmıştı. Jungsan ise bahçelerine böyle kabaca giren adama kaşlarını çatarak bakıyordu.

Jungkook sonunda kendine gelerek kardeşi ile kendisini önünde hafifçe gülümseyerek bakan adama, "Burada ne işin var?" diye sordu. Şuan yanında kardeşi olmasaydı eğer gözyaşları eşliğinde Taehyung'un esmer tenine sarılır sonra da siyah saçlarını eliyle dağıtıp artık ondan izinsiz bir yere gitmeyeceğine dair sözler verirdi. Ama onlara tek engel şuan Jungsan'nın burada olmasıydı.

"Seni özledim sevgilim..."

"Ne?!"

"Ne!"







Huh sonunda bitti!

Yaklaşık bir haftadır bölüm atmıyordum bunun için sizden özür diliyordum. Sınav haftam olduğu için fazla aktif olamıyorum umarım anlayış ile karşılarsınız.

Ee bölüm nasıldı? Bu arada Jungsan diye isim var mı bilmiyorum kafadan attım:')

Yazım yanlışı varsa affola:)

Görüşmek üzere 🙋🏻‍♀️



Daddy || TaeKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin