'Seven

6.1K 362 159
                                    

İyi okumalar...💫

Jungkook başına giren ağrı ile ağlamaktan şişmiş gözlerini araladı. Eğik tuttuğu kafasını hızlıca kaldırarak nerede olduğuna baktı. Bomboş olan sadece kenarda su bidonlarının olduğu bir depoda olduğunu anladı. Deponun tam ortasında sandalyeye elleri ve ayakları bağlı bir şeklide oturtulmuştu, Jungkook.

Aklına gelen Eunbin ile yerinde çırpınmaya başladı. Sonunda sandalye dengesini kaybederek yan bir şekilde yerle bir oldu. Jungkook, Eunbin'e bir şey yapmalarından korkuyordu.

O sırada deponun siyah büyük kapısı gürültü ile açılarak içeriye; siyah takım elbiseli hafif göbekli ve jöleli saçlarıyla en fazla 40 yaşında gösteren adam gülümseyerek içeriye girdi.

"Bay Kim'in de biricik eşi Kim Jungkook da uyanmış."

Adam yaklaşarak siyah sivri burunlu ayakkabıları ile Jungkook'un tam karşında durdu.

Jungkook, Taehyung'un adını duyunca yerde yatan bedenini kaldırmaya çalıştı. Adam eliyle yanındaki korumaya işaret ederek Jungkook'un ağzındaki bandı açmasını emretti. Korumalardan birisi yere çökerek, Jungkook'un ağzındaki bandı hızlı çekip açarak ayağa kalktı.

"Ah sikeyim!" diye bileklerini kesen iplere küfürler yağdırdı. Gözlerini sivri burunlu ayakkabılardan çekerek karşındaki adama baktı. "Ne sikim saçmalıyorsun sen?!"diye bağırdı.

-

Taehyung, ellerini saçlarına geçirmiş çekiştirerek oğluna ve Jungkook'a bir şey olacak düşüncesi onu öldürüyordu. Eğer oğluna ve Jungkook'a bir şey olursa kesinlikle yaşayamazdı. Son zamanlarda Jungkook'a pek bir alışmış ama daha sonra ölen karısına ihanet edeceğini düşünerek bu konudan uzaklaşmaya çalışıyordu.

Oturduğu siyah koltuktan kalkarak masa başında bilgisayara odaklanmış olan Namjoon'un yanına gitti.

"Bir şeyler bulabildin mi, Namjoon?"

Namjoon siyah gözlüklerini eliyle düzelterek, "Ah bir saniye Taehyung" diyerek önündeki bilgisayardan bir şeylere bakmaya devam etti. Taehyung başında durmuş merakla Namjoon'a bakıyordu.

Namjoon, Taehyung'un lise arkadaşıydı. Hacker olduğundan beri de Taehyung'un yanında çalışıyordu.

"İşte buldum sonunda!" ekrandaki adresi bir kağıda yazarak Taehyung'a uzattı. "Biraz uzak ama oğlun ve Jungkook için git" dedi.

Taehyung sevinçle gülümseyerek cebinden çıkardığı son model telefonu ile baş korumasını aradı.

"Chen topla bütün adamları konumu size atacağım şimdi."

Telefonu kapatarak cebine koydu ve Namjoon'a teşekkür ederek dışarıya çıktı. Telefonundan navigasyonu açarak yola koyuldu...

Aradan geçen yarım saatten sonra Taehyung yan aynalardan arkasına baktığında adamlarının da peşine geldiğini gkrunce gülümseyerek tanrıya teşekkürlerini sundu.

-

Adam hafif kıkırdayarak yere çöktü. Jungkook'un yüzüne uzun uzun baktı.

"Taehyung da aynı senin gibi..." dedi ve baş parmağını Jungkook'un pürüzsüz tenine getirerek hafifçe okşadı. "...O da her zaman asiydi. Onu ilk yatak odamda görüdüğümde" diyerek durmuş hafifçe kahkaha atmıştı. "'Ah Choi' dedim, 'cennete düştün galiba. Bu tanrının sana bir hediyesi' diye düşündüm. Simsiyah büyük gözleri, hafif dalgalı saçları ve korku dolu bakışları... O gecenin tadı... Ah anlatılamaz." dedi.

Jungkook duydukları ile şok geçirmiş karşısındaki adama bakıyordu. Aklı hâlâ oğlundaydı. Ona bir şey yapmış olma düşüncesi Jungkook'u öldürüyodu. "Eunbin nerede?! Ona bir şey yapmadın değil mi şerefsiz herif?!"

Adam, Jungkook'un sorusunu es geçerek yüzündeki elini Jungkook'un saçlarına çıkardı. Yumuşak ama buraya gelirken hırpalandığı için dağılan saçlarına parmaklarını geçirdi. Tuttuğu saçları sertçe çekerek yüzüyle aynı hizaya getirdi. Jungkook'un ağzından hafifçe bir inleme kaçmıştı.

"O gece benimle olmak istemediği zaman. Tuttum saçlarından fırlattım yatağa doğru. Ben Choi idim. Herkes benim altıma yatmak isterken onun beni kabul etmemesi beni çılgına çevirdi. Anlıyor musun beni? Ha!"

Jungkook gözleri dolu dolu olmuş karşısındaki adama nefret dolu bakıyordu.

"Ama bay Choi etkisi işte o da bir yerden sonra kendini bana teslim etti. Tabi ki de silaj zoruyla değil" kahkaha atarak Jungkook'un saçlarını bıraktı ve ayağa kalktı. "Şimdi sen de onun gibi olacaksın."

İki adam gelip Jungkook'u yerden kaldırarak sürüklemeye başladılar. "Bırak beni! Şerefsiz herif! Taehyung seni bulunca ölüdür! Oğlum nerede?!" diye çığlık çığlığa bağırıyor kollarından tuttan adamlardan kurtulmaya çalışıyordu.

O sırada deponun dışında patlayan silah sesiyle bütün korumalar ellerini bellerindeki silahlara koydular. Jungkook'un kolları özgürlüğe kavuşarak içinden sevinç çığlıkları attı. Jungkook hızlanan kalbi ile Taehyung'un geldiğini anladı. Hissetmişti onu...







Selamün hello! N'abersiniz?

Bu bölümü kontrol etmeden yayınladım. Yazım yanlışı varsa özür dilerim:)

Ficimi okuduğunuz ve desteklerinizi esirgemediğiniz için de teşekkür ederim:))

Umarım beğenmişsinizdir. Bir sonraki bölümü en kısa zamanda yayınlayacağım (inş)

Neyse ben kaçtım. Kendinize iyi bakın!

Daddy || TaeKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin