'Nineteen

3.3K 216 24
                                    

İyi okumalar...💫

"Öncelikle geçtiğimiz aylarda size söylemiştim bay Jeon. Her duruma hazırlıklı olmalısınız" doktor yanlarında sarkan ellerini ceplerine sıkıştırarak, "Kardeşinizin hastalığı ilerlemeye devam ediyor. En kısa zaman da tedavi görmesi gerekiyor" dedi.

Jungkook uykusuzluktan kızaran gözlerini kırparak derin bir nefes aldı. Kardeşini hastaneye yatıralı 2 gün olmuştu. Her ne kadar kardeşi iyi olduğunu ve hastaneden çıkmak istediğini söylese de doktorlar engel oluyordu. Jungkook da farkındaydı her geçen gün kardeşinin hastalığının ilerlediğinden.

-

"Biz kendi evimize geçsek iyi olacak bay Kim. Size de rahatsızlık vermeyelim."

Jungsan'nın ısrarı üzerine Taehyung doktor ile konuşmuş eve gitmeleri için izin istemişti.

"Ne rahatsızlığı Jungsan. Lütfen ısrar ediyorum. Hem Eunbin, Jungkook'u çok özledi."

Jungkook adının geçtiği konuşmayı duyunca kardeşinin kolunu saran elleri terlemeye başladı. Bakışlarını Taehyung'un koyu irislerine çevirdi. Şimdi ne cevap verebilirdi ki?

Jungkook tekrardan başını eğerek kardeşini dikkatlice yürütmeye devam etti. O sırada Jungsan sürekli adı geçen Eunbin'i merak etmişti ve hemen Taehyung'un teklifini kabul etti. Jungkook Taehyung'a çaktırmadan kardeşinin koluna hafifçe vurarak çatık kaşları ile sınırlı bir bakış attı. Jungsan sadece gülümseyerek omuzlarını yukarı aşağı indirdi.

-

Arabaya bindikten sonra yaklaşık bir saatin sonunda sonunda Taehyung'un evine vardılar. Jungsan evin bu kadar büyük ve gösterişli olmasına şaşkınca bakarken, Jungkook da özlediği evi baktı. Uzun zaman oldu buraya gelmeyeli diye düşündü.

Içeriye girecekleri sırada salon kapısından yürüteci ile çıkan bebeği görünce Jungkook'un mutluluktan gözleri dolacak gibi olmuştu. Eunbin babasından önce Jungkook'u görünce sevinçle gülerek ellerini yukarı aşağı salladı.

Jungkook hemen Eunbin'i kucağına alarak uzayan saçlarına burnunu daldırdı. Derin nefes aldı. Geri çekilerek bu sefer de daha da tombullaşan yanaklarına öpücükler bırakmaya başladı. Küçük bebek durumundan memnunca gülümsüyo,r kahkahalar atıyordu.

Jungkook kucağındaki oğlu ile arkasını dönerek kendilerini izleyen iki bedene baktı. Taehyung yüzünde memnun olmuş bir gülümseme vardı. Jungsan ise gün geçtikçe solan yüzünün aksine canlı bir gülümseme ile Jungkook'un kucağındaki küçük bebeğin yanına gitti. Yanağını hafifçe sıktı.

"Merhaba, ben Jungsan. Jungkook'un kardeşiyim."

Eunbin yanağında hissettiği hafif acı ile eli yanağına gitmişti. Jungsan hafifçe gülerek sıktığı yanağına küçük bir öpücük bıraktı.

Taehyung ikilinin yanına gelerek bir eli arkadan Jungkook'un belini sararken diğer eli ile büyük salon kapısını gösterdi.

"Hadi içeriye geçelim."

Jungkook belinde hissettiği el ile yanakları kıpkırmızı oldu. Hemen hızlıca öne atılarak büyük salon kapısından girdi.

-

"Kokunu bile özlemişim. Benim küçük bebeğim."

Jungkook, Eunbin'nin odasına bezini değiştirmek için gelmişti. Bezini değiştirdikten sonra oğlu ile kısa bir zaman geçirdikten sonra Eunbin'i kucağına alarak odadan çıkmak için arkasını döndüğünde kapı pervazına, yüzündeki gülümseme ile kendilerini izleyen Taehyung'u görünce hafifçe irkildi ve gözlerini kaçırdı.

Taehyung yaslandığı yerden ayrılarak, uykusu geldiği için yumruk yapıp gözlerini ovalayan oğluna bakarak, "Eunbin'nin uykusu gelmiş herhalde" dedi.

"Evet, ben uyutup aşağı gelirim."

Taehyung onaylar şekilde mırıltılar bırakarak odadan çıktı.

-

Jungkook bebeğini beşiğine rahatça yaptırdıktan sonra üstünü de güzelce örttü. Beşiğin kenarlarından hafifçe eğilerek Eunbin'nin alnına küçük bir öpücük bırakarak geri çekildi. Beşiğin yanındaki telsizlerden birini eline alarak odadan çıktı.

Merdivenlerden inerek sessiz olan salona girdi. Bakışları kardeşini ararken göremeyince kaşları hafifçe çatıldı. Diğer odalara bakmak için arkasını döneceği sırada Taehyung elindeki şarap kadehinden birini Jungkook'a doğru uzattı.

"Jungsan uykusunun geldiğini söyleyince onun için oda hazırlattım."

Jungkook elindeki şarap kadehini hafifçe kaldırarak, "Teşekürler" dedi.

Taehyung hafifçe gülümseyerek cevap verdi, "Bahçede oturmak ister misin?" diye sordu. Jungkook onaylar mırıltılar bırakarak onu onayladı.

Bahçe kapısından çıkarak köşedeki bahçe koltuklarına oturdular. Taehyung her ne kadar Jungkook'un yanına oturmak istese de Jungkook hafifçe yana kayarak ondan uzaklaşıyordu.

Yaklaşık yarım saat boyunca sessizce bahçede sallanan ağaç yapraklarının sesini dinlemiş ve yıldızları izlemişlerdi.

En sonunda sessizliği bozan Taehyung'un hafifçe öksürerek boğazını temizlemesi oldu.

"Ben o gün için özür dilerim, Jungkook."

Jungkook sessizliğin arasından Taehyung'u duyunca kafasını hafifçe ona doğru çevirdi.

"Gerçekten o gün gereğinden fazla tepki verdim farkındayım. Ama ben sizi her şeye karşı korumak isterken senin yanına korumaları almaman hatta bana bile haber vermeden parka gitmen çok sorumsuzca, Jungkook."

Taehyung haklıydı evden çıkmadan ona haber vermesi gerekiyordu. Kaçırılma olayından sonra Taehyung daha da çok kol kanat olduğunun farkındaydı. Bu farkındalığı da Taehyung'dan ayrı geçirdiği 2 ay da anlamıştı.

Jungkook suçlulukla kafasını aşağı eğerek elleri ile oynamaya başladı, "Biliyorum... Ben de özür dilerim. O gün sana haber vermem gerekiyordu" dedi sessizce.

Taehyung, Jungkook'a yaklaşarak çenesinin altından tuttu. Eğdiği kafasını hafifçe kaldırarak, "Eğme kafanı güzelim. Senin özgürlüğüne ne kadar düşkün olduğunu bildiğim halde seni eve hapis etmek istemem... Ah gerçekten çok salakça davrandım" dedi.

Jungkook dolmak için hazırda bekleyen gözleri ile Taehyung'un yüzünü inceledi. Kuruyan dudaklarını dili ile ıslattı.

Taehyung'un bakışları Jungkook'un kırmızı dudaklarına kaydı. Zorla yutkunarak bakışlarını yeniden Jungkook'un irislerine çıkardı.

Jungkook hafifçe derin nefes alarak kırmızılıklarını, Taehyung'un kırmızı dudakları ile birleştirdi...







Çok şükür barıştılar!

Bir sonraki bölümde yan shipimiz gelecek. Yazım yanlışı varsa affola:)

Okuduğunuz için teşekkür ederim<33

Sonraki bölümde görüşmek dileğiyle...



Daddy || TaeKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin