HERKESE MERHABA
NASILSINIZ? UMUYORUM Kİ İYİSİNİZ.
YILDIZIMIZI PARLATIP VE ARA SATIR YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN LÜTFEN. BEĞENİP, BEĞENMEDİĞİNİZİ ANLAMAM İÇİN YORUMLARINIZ ÇOK KIYMETLİ.
...
Araba evin önünde durunca, arabadan indim. Efran yardım etmek için elini belime attı. Artık fazla ağrımıyordu, Aktan gidince, Ahmet bey hastaneye gidelim demişti ama gitmek istemediğimi söyleyip, dinlenmek istediğimi söyledim. Efranın yardımı ile odama geçip beni yatağa indirdi. "Alp'in yanında mı oldu?" diye sordu. "Benim dikkatsizliğim." Dedim. Başını sallayıp odadan çıktı, sormak istediği bir şey var ama soramıyor gibi bir hali vardı.
Telefonumu alıp arayanlara baktım. Annemin doktoru ve ferda aramıştı. Önce annemin doktorunu aradım. İçime korku yerleşmişti. "Gülsen hanım, aramışsınız?" telefon açıldığı an konuşmaya başladım. "Evet Hazencim, sezen hanım için aradım." Annemin adını duyunca canım yandı. "Bir şey mi oldu anneme?" diye sordum. "Evet, sezen hanım tedaviyi bıraktı." Olduğum yerden dikleştim. "Ne demek bıraktı? hani iyi gidiyordu, bıraktı ne demek?" sesim yükselmişti ve bunu kontrol edemiyordum.
"Bak Hazen, bir şey oldu mu? annen ile tartıştın ya da istemediği bir şey oldu mu,.onu kötü etkileyen?" bilmiyordum, hiç bir şey bilmiyorum. "Bilmiyorum. Telefonumu açmıyor, bende üstüne gitmek istemedim, beni eski eşinin yanına gönderdi biliyorsunuz." Gülsen hanım, tedavi için sürekli gideceğini ve ikna etmeye çalışacağını söyledi. Benim aramalarımın olumsuz etkilediğini söyledi. Yetersiz hissediyormuş.
Telefonu kapatınca, boşluk duygusu içime yayıldı. Bir şey olduğunu düşünmüyordum, büyük ihtimalle yine canı ne isterse onu yapıyordu. Yoruldum sanırım artık, bu yüzden ışığı bile kapatmadan, ben gözlerimi kapatıp uyumak düşünmemek istedim. Öylede oldu.
"Hazen" kapıdan gelen ses ile gözlerimi açtım. Ayağa kalkıp kapıyı açtım. Efran hazırlanmış şekilde karşımda duruyordu. Gözlerimi ovdum uyanmak için, "ohoo sen daha hazır bile değilsin" başımı ovdum ağrıyordu. "Ben gelmeyeceğim." diyip tekrar odaya döndüm. Ayağımda gayet iyi durumdaydı.
"Niye?" diye sordu o da içeri girerek, "başım ağrıyor." Yatağa geçip üstümü tekrar örtüm. Gerçekten ağrıyordu, mirgenimin tutmaması için uyumak istiyordum. "Geçer ya kalk hadi." Şuan en ufacık sese karşı hassasiyetim var gibiydi. "Mirgenim var, tutmasını istemiyorum bu yüzden uyuyacağım." tek tek açıklama yaptım. Bu bile işkence gibiydi. Efran "ilacın var mı?" diye sordu. Kafamı salladım. İlaç poşetimi getirmiştim. "Tamam o zaman bir şey olursa ara." Diyip odadan çıktı.
Odanin kapısı açılınca içeri Esma hanım , Ahmet bey ve çocukları girdi. "Kalk hadi, hastaneye gidelim." Ahmet bey başımda dikilmiş hatta kolumdan tutup kaldırıyordu. "Ne yapıyorsun sen ya?" diyip sinirle yükseldim.
"Bendede mirgen var, tutmadan gel, iğne yapsınlar." diyince yüzümü buruşturdum.
"İlk defa bir hastalığımdan nefret ediyordum." Sözlerim acımasızdı belki ama ben değil, hissettiklerim söyledi.
"Ben şuan söylemesem haberin bile olmayacaktı demi." Güler gibi söylediklerim ile, "bir şeyleri düzletmek istiyorum." Dedi. "Düzeltme anladın mı? geçmişte bıraktığın gibi, şimdide bırak." Gözlerini gözlerime dikti. "Sen benim kızımsın."
başımı olumsuz anlamda sallayıp güldüm. "Hayır, daha hangi hastalığım olduğunu bilmeyen biri, benim babam değil." gözlerim herkesi bir kez yokladı, en son Ahmet beye diktim. "Ben annemin kızıyım." Dedim.
Esma hanıma dönüp "odadan çıkmayacaksanız, ben çıkarım, üzgünüm sizin evinizde odanızdan çıkmanızı istiyorum a-" Esma hanım elini sallayarak "sen dinlen bir şeye ihtiyacın olursa söylemekten çekinme." Ardından Ahmet Bey'in koluna girdi ve odadan bütün aile teker teker çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOKİTA
General FictionUmutlar güzel bir silahtır ama hayal kırıklığı o silahtan çıkan sonuçtur. Yaşanmışlar o silahı doğrultur , doğrultuğum silah benim bilip içimde söylemeye cesaret edemediğim mokitaydı. ...