HERKESE MERHABA
OY VERİP YILDIZIMIZI PARLATMAYI VE ARA SATIR YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN.
YORUMLARINIZ BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ. EN AZINDAN KİTAP HAKKINDA FİKİRLERİNİZİ ÖĞRENMEK İSTERİM.
İYİ OKUMALAR.
🥂
Ölüm, bir kelime, dört harf, iki heceden oluşmaz mıydı? ölüm bir hayatı değil, beraberinde bincelerce hayatı götürürdü.
Arkada bir fon müzik çalıyordu. Sözleri anılarımdan oluşan. Yaşadıklarım söyledi, yaşayamadıklarım dinledi.
Gözlerim acıyordu, tekrar yumdum, tekrar açtım. Tekrar yumdum, tekrar açtım. Orada hareket etmeden yatan kişi Efsan'dan başkası değildi. Orada birikmiş kanlar vardı. Kan benim bu hayatımda ki sınavım mıydı?
"Nasıl çekmiyor lan?" Sözler vardı ama odaklanamıyordum. Nasıl odaklanırdım? Gözümde ki yaşlar artıyordu. Elinde ki beyaz bayrak artık beyaz bile değildi. Artık kenarlarında beyaz kalmamıştı.
"Kendinize gelin, yeter." Yine sesler duydum ama bu biraz daha yüksekti. Geriye gittim, sırtım sert bir şeye çarpınca çığlık attım.
"Bana bakın diyorum, Taner zaman yok yaşaması için kendinize gelmek zorundasınız." Kimin sesiydi bu? Anlamıyordum. Birileri ayaklandı. "Hazen, ne işin var orada?" Beni yeni mi fark ediyorlardı?
"Hazen." Yanımda birini hissettim ama gözlerimi oradan ayıramıyordum. "Bana bakar mısın?" Bakmadım, bakamadım. Çeneme dokundu biri, başımı ben çevirmedim ama o tutup kendine çevirdi. Badem gözleri benim yaşlı gözlerime tutunmuştu.
"Bak, Efsan'ın yaşamasını istiyorsun değil mi?" Gözümden yine yaş aktı ama yine de başımı salladım. "Güzel, şimdi senin kendine gelmen ve bana yardımcı olman lazım." Başımı Efsan'a çevirmeye çalıştım ama izin vermedi. "Bana bak, oraya değil." Elinin biri saçıma çıktı. "Bana, yardım eder misin güzel Hazen?" Gözlerimi kapattım. Gözümden daha fazla yaş aktı. Anılar zihnimde flaş gibi parlıyordu. Anne diye bağırıyordum. Gözyaşlarım daha çok arttı. Titrediğimi hissettim.
"O zihninde ki düşünceleri atmalısın. Bak sen her kendine gelmedikçe zamanımız daralıyor." Gözlerim benden bağımsız açıldı. Aktan'ın gözlerini gördüm. Başımı salladım.
Aktan elimi tutup, beni de kendiyle kaldırdı. "Yaradan daha fazla kan akmaması lazım." Efsan'ın yanına eğildi. Leyla donmuş gibi, Efsan'a bakıyordu. Aypen ağlayıp onun ismini zikir ediyordu. Taner Leyla'yı kendine getirmeye çalışıyordu ama Akın yoktu.
"Ne yapacağız?" Sesim çok kısık ve titrekti. Boğazımı temizledim. "Önce bir şeyler getir, yaraya basalım." Devamını dinlerken çoktan koşmaya başlamıştım. Çadırıma girdim. Getirdiğim havlulardan birini alıp, Yine koşarak oraya döndüm.
Getirdiğim havluyu, Aktan'a uzattım. Gözleri beni buldu. "Sen bastır. Ben telefon çeken bir yer bulmalıyım." Başımı salladım. Yanına eğildim. Havluyu göbeğinin biraz altında, akan kanın yerine bastırdım.
Taner'in, "Leyla, Aypen kendinize gelin. Kalkın Alp ile çeken bir yer bulmalıyız." Leyla bir tepki vermedi ama Aypen kendine geliyor gibiydi. "Ölmez demi, o ölmez demi?" Aypen'in hıçkırarak sorduğu soruya, Taner diyecek bir şey bulamamış gibi sustu.
"Ona hiç Bir şey olmayacak, ama siz böyle yaparsanız ne olacağı bilinmez. Kalkın ve yardım edin. Efsan'ın size ihtiyacı var." Leyla duymuyor gibiydi ama Aypen anlamış olacak ki, ayağa kalktı.
Ardından cebinden çıkardığı telefon ile aramaya başladı. İleri doğru koşmaya başladı. Taner'e baktım. "Başka havlu getirir misin?" Başını sallayıp o da gitti. Leyla hala hiç bir tepki vermiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOKİTA
Fiksi UmumUmutlar güzel bir silahtır ama hayal kırıklığı o silahtan çıkan sonuçtur. Yaşanmışlar o silahı doğrultur , doğrultuğum silah benim bilip içimde söylemeye cesaret edemediğim mokitaydı. ...