Birkaç haftadır her şey güzel gidiyor. Mahir ile vakit geçirdiğimiz anlarda çok mutlu ve huzurluyum. Hayatımda yeni bir sayfa açtım diyebilirim. Mahir'in ısrarıyla terapiye başladım. En başta ona bu fikri ortaya attığı için bile çok kızmıştım. Kendi çabalarımla atlatabileceğimi, kimseye ihtiyacım olmadığını ve buna benzer bir sürü vızıltıyla başını şişirdim. Ama sonunda duvarlarımı indirip Mahir'in haklı olabileceğini düşündüm. Şu ana kadar kimseye anlatmamıştım, kimseden yardım almamıştım. Bana bir faydası olmadı aksine her gün içimdeki acı daha da büyüdü. Ben atlattım sandıkça o günlerin acı hatırası her zaman zihnimde uyanık kaldı. Belki de anlatmak en doğrusuydu. Ve kendime bir şans tanıdım.
Doktorum çok tatlı bir adam. Orta yaşlarda uzun boyu, tontiş gülünce kızaran yanakları var. Küçüklüğümden beri kadın doktorları tercih etmiyorum çünkü hemcinslerimle anlaşamıyorum. Beni anlayacaklarını da düşünmüyorum. Bunun nedeni de sanırım olmayan annemle aramızdaki kötü bağ. Onu ne kadar tanımasam da babama ve bana yaptıklarından dolayı içimde ona karşı büyük bir nefret var. Ama en az nefretim kadar uyanık merak duygumu da bastırmak çok zor oluyor.
-Bugün nasılsın Elifcim. Neler anlatmak istiyorsun merak ediyorum doğrusu.
Doktorum naif ses tonuyla rutin sorularını sormaya başlıyor. İlk günlerde konuşmaya çekiniyordum. Fakat kısa zamanda iki yakın arkadaş olduk.
-Artık sokak sokak gezerek grafiti çizmeyi bıraktım biliyor musun? (Ona nasıl istersem o şekilde hitap edebileceğimi söyledi. Ben de sen demeyi tercih ediyorum. Böyle anlatması daha kolay oluyor.) Dün gece buraya geldiğimde neler konuşacağımızı düşünüyordum ve uzun zamandır dışarıya çizim yapmak için çıkmadığımı fark ettim. Evde tabii ki devam ediyorum fakat beni gecenin bir yarısı sokağa atacak kadar karanlık düşüncelere dalmıyorum bir süredir.
-Bu hoş bir gelişme Elifcim. Çünkü grafiti için dışarıya çıkma alışkanlığını karamsarlığından kaçmak için kullanıyordun. Sanatkâr ruhun zaten çizimlerinle ortaya çıkıyor. Ama sen kötü olduğunu düşündüğün ya da öyle olmasını istediğin diğer tarafını sokaklarda besliyordun. Kendindeki değişimleri görüyorsun zamanla.
-Evet hayatıma yön vermekte eskisinden daha sağlam adımlar atıyorum.
O sırada telefonum zangır zangır titriyor.
-Kusura bakmayın sessize almayı unutmuşum.
-Açabilirsin önemliyse.
-Sanmıyorum yabancı bir numara devam edelim.
Henüz telefonu çantama koyamadan tekrar ekranda aynı numara beliriyor.
-Bir dakikanızı rica edeceğim belki dediğiniz gibi önemli bir konudur.
Doktorum nazikçe onay verir şekilde gülümsüyor.
-Alo aloo.
-Buyurun.
-Merhaba ben Muğla'dan arıyorum. Siz Cevher Müdür'ümün kızı oluyorsunuz değil mi?
-Evet siz kimsiniz?
-Ben babanızın çalışanıyım emniyetten. Hanımefendi, babanızı kaybettik.
.........
Birkaç dakika tepki veremiyorum. Telefonumdaki adam ve doktorum sürekli bana sesleniyor. Sesler başka bir boyuttan geliyor gibi. Sanki o dakikada dünya benim için duruyor. Doktorum en sonunda ayağa kalkıp yanıma geliyor. Hafifçe omzuma dokunmasıyla tekrar şimdiye dönüyorum.
-Ben, ben geliyorum.
Deyip telefonu kapatıyorum. Doktorum telaşlanarak soruyor.
-Elif ne oldu?
-Babam, babam ölmüş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEKE (+18)
Ficção Adolescente+ 18 "En çok güvendiği tarafından tecavüze uğramış bir genç kadın. Kadın için uğruna canını verecek, bütün yaralarını sarmaya yemin etmiş bir adam. Yaptıklarının farkında olmadan tehditler savurmaya devam eden takıntılı bir aşık. Kaderi birbirinin ü...