Epey para ödediğim kahve makinesine bir kupa suyu ve bir kaşık filtre kahveyi döküyorum. Çalışma masama oturup tamamen içimden gelen bir istekle şu cümleleri not alıyorum;
"Hayatımın en tehlikeli virajındayım. Eğer kontrollü şekilde girmezsem bu viraja, bedelini canımla ödeyebilirim. Ama hafif firene basıp direksiyonu kontrollü şekilde kırarsam yoluma devam edebilirim. Yan koltuğumda Mahir'in yüzünü görüyorum. Arka koltukta ise minnoş kedim oturuyor. Sizin için devam edeceğim. Yalnızca sizin için."
Ertesi sabah erken kalkmakta çok zorlanıyorum. Muğla'da kaldığım süre boyunca esnek saat düzenine alışmıştım. Okula gittiğimde tanıdığım ya da sadece simalarını anımsadığım bir sürü insandan baş sağlığı dilekleri kabul ediyorum. Hepsi de samimi görünüyor. Ne kadar çok insan tanıyormuşum. Başıma kötü bir olay gelmesi gerekiyormuş fark etmem için. Giremediğim derslerde epey konu birikmiş. Tüm günümü kütüphanede geçirdikten sonra akşam Mahir'le buluşmak için haberleşiyoruz.
Hazırlanmak için eve gidiyorum. Şık kıyafetler giyip makyaj yapmak benim için alışkanlık hâline gelmişti. Fakat şimdi henüz ailemden birini kaybetmişken -annemi de sayarsak iki- hiçbir şey olmamış gibi sahte bir zırhın içine girmek doğru gelmiyor. Aynanın karşısında göz altlarımdaki morlukları görünce tekrar ağlamaya başlıyorum. Miya yanağımdaki yaşları küçük pembe diliyle yalıyor. Bunu daha önce hiç yapmamıştı. Sanırım beni anlıyor. Duygularımı fark ediyor ve kendince bana destek oluyor. Keşke kediler konuşabilseydi. Şu an ondan bile teselli duymaya ihtiyacım var. Ben ne ara bu kadar güçsüzleştim. Birkaç ay öncesine kadar hiçbir şey umurunda olmayan hayatta umarsızca sürüklenen bir üniversite öğrencisiyken, tek önemsediğim anlık zevkler iken şimdi oldukça acınası bir durumdayım.
Hayır Elif. Tekrar başa dönmeyeceksin. Her şeye rağmen ayakta kalman gerekiyor. Devam etmeyeceksem neden yirmi bir yaşına kadar geldim. Hiçbir anlam, hiçbir iz bırakmadan ayrılmayacağım bu dünyadan. O sırada kapı zili çalıyor. Ben düşüncelerimle boğuşurken Mahir gelmiş bile. Üzerime montumu alıp aceleyle çıkıyorum.
Bina kapısının önünde bekliyor. Arabanın içinde değil de bina kapısının önünde bekliyor. Bu çok hoş bir ayrıntı. Her gün daha ince bir detayını fark ediyorum bu adamın.
-Evet hoş geldin. Ne yapmak istersin bugün?
-Fark etmez canım.
Mahir sağ kaşını yukarı kaldırarak;
-İşte en nefret ettiğim cümle. Tabii ki fark eder. Sadece ilk aklına geleni söyle.
-Mahirciğim gerçekten aklıma bir şey gelmiyor. Sadece fazla insan olmayan bir yere gidelim.
-Kalabalığı sevmiyor musun?
-İnsanları sevmiyorum. Ayrıca oldukça berbat durumdayım.
-Bir bakayım ımm.
Çenemi avucunun içine alıp yüzüme dikkatlice bakıyor.
-Bence çok güzelsin. Ayrıca makyajsızken daha güzelsin.
Gülümseyerek karşılık veriyorum. Yalan söylüyor olması büyük ihtimaller arasında. Erkekler genelde bu konuda yalan söyler.
![](https://img.wattpad.com/cover/338554718-288-k199052.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEKE (+18)
Novela Juvenil+ 18 "En çok güvendiği tarafından tecavüze uğramış bir genç kadın. Kadın için uğruna canını verecek, bütün yaralarını sarmaya yemin etmiş bir adam. Yaptıklarının farkında olmadan tehditler savurmaya devam eden takıntılı bir aşık. Kaderi birbirinin ü...