Sabah olunca terapiye gitmek için doktoruma mesaj atınca beni beklediğini söylüyor. Taksi beni almaya geldiğinde artık bir arabaya ihtiyacım olduğunu fark ettim. Taksiye her gün verdiğim yüklü meblağları arabamın deposunu doldurmak için kullanabilirdim. Ve böylece kontrol de bende olur. Bir arabanın eksikliğini nasıl bu zaman kadar hissetmedim anlayamıyorum.
-Beni çok şaşırttın Elif.
Doktorum her zamanki olumlu cümlelerini sıralıyor. Ama bugün sanki biraz farklı.
-Nasıl yani? Diyerek cevap veriyorum.
-Oldukça güçlüsün. Hatta bu kapıdan ilk girdiğin günden kat kat daha fazla güçlü ve iyi durumdasın. Sakın mahvoluyorum diye düşünme. İçine yaşama sevincini dolduran kişi Mahir mi? Diyerek gülümsüyor
-Bilmiyorum, belki de. Ama bana güç verdiği aşikâr.
-Ben seni her zaman dinlemeye hazırım. Ama herhangi bir olumsuz teşhis koyacağımı düşünme. Çünkü senin tanılara ve tedavilere ihtiyacın yok. Senin ilacın yine sensin. Gördüğüm kadarıyla hiçbir problemin yok. Ben sadece süreçte senin kötü deneyimlerinle başa çıkman konusunda yardımcı oldum ve her zaman olacağımı unutma. Bu konuda da çok başarılısınbir doktora ihtiyacın yok.
-Teşekkür ederim. Ama tekrar gelebilirim değil mi? Sizinle konuşmak bana iyi geliyor.
-Ne zaman istersen.
O günden sonra bir daha terapiye gitmedim. Çünkü hiç ihtiyacım olmadı. Doktorumla ara sıra dışarıda kahve içip sohbet ettik. İki yakın arkadaş olduk. Ve ben her geçen gün kendimi daha da iyi hissediyorum.
Birkaç hafta geçtiğinde sanki zaman su gibi akıyor diye düşünüyorum. Yazın ortasında en sıcak Ağustos günlerindeyiz. Kemiklerimin ısındığını hissettiğim ama asla bunalmadığım bir gün yine Mahir'le buluşmak için sözleştik. Bu artık rutinimiz hâline geldi. Haftada en az birkaç akşam dışarıda yemek yiyoruz. İstanbul'da bilmediği bir yer yok diyebilirim. Her zaman seçtiği restoranlarla beni mest ediyor. Bazı günler ise kahve içmeye çıkıyoruz ve onunla geçirdiğim bir iki saat bile bana yetiyor. Onu hayatım boyunca dinlesem de sohbetine doyamayacağımı düşünüyorum. Çoğu zaman yürürken elimi sıkı sıkı tutuyor. Sanki her an kaçacakmışım gibi. Bunu garipsiyorum çünkü şimdiye kadar hayatıma giren adamlar elimi "Ben bu kadını seviyorum ve onunla olmaktan gurur duyuyorum." diyerek tutmadılar. Sadece başka adamlara bu güzel kadın benimle demek için yanımdaydılar. Sanki onlara ait bir malmışım gibi sahiplenmeye çalışıyorlardı beni. O yüzden bu bir kıyaslama olmamalı ama Mahir'in elimi tutması bana güven veriyor. Hiç bırakmasın istiyorum. Kısa denilebilecek sürede ilişkimizde hatırı sayılır bir ilerleme kaydettik. Bunu çok net görebiliyorum ve çok memnun oluyorum. Güneş şemsiyesinin altında soğuk limonatamı yudumlarken mavi gözlerine bakıp;
-Bu akşam birkaç kadeh bir şeyler içelim mi? Diyorum.
Bu teklifi ona sunmasam asla ilk adımı atmayacağını biliyorum. Bir karar verilecekse ilk benim teklif sunmamı bekler her zaman. Onu tanıdıkça uyum sağlamam daha kolay oluyor.
-Olur güzelim. Bir mekân biliyorum sakin ve güvenilir bir yerdir.
Eminim öyledir ama evde olsak daha iyi olur. Ben hemen sarhoş olurum. Bünyem hiç dayanıklı değil. Dışarıda saçmalayıp bizi rezil etmek istemiyorum.
Benimle birlikte o da gülüyor söylediklerime. Ama bu teklifime çok şaşırdığını da gizleyemiyor. Onu evime alacak kadar güvendiğimi bilmesi hoşuna gidiyor. Gözlerinden ve kızaran yanaklarından okuyorum memnuniyetini.
Akşam eve gittiğimde eşofmanlarımı giyip saçımı topladıktan sonra işe koyuluyorum. Güzel yemekler hazırlayacağım bu akşam için. Bu gece bizim için özel olmalı. Mutfakta iyiyimdir. Tek başımayken marifetlerimi gösterecek kimsem olmuyor. Miya yemek yiyebiliyor olsaydı ona her gün güzel bir mönü sunabilirdim. Ama zavallı kedim her gün aynı kuru mamayı yediği için şansına gücenmeli.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEKE (+18)
Teen Fiction+ 18 "En çok güvendiği tarafından tecavüze uğramış bir genç kadın. Kadın için uğruna canını verecek, bütün yaralarını sarmaya yemin etmiş bir adam. Yaptıklarının farkında olmadan tehditler savurmaya devam eden takıntılı bir aşık. Kaderi birbirinin ü...