MAHİR
Koşarak Elif'in yanına gidiyorum. O sırada Enes denilen herif ağaçların arasında gözden kayboluyor. Onu ilk bulduğum zaman iğrenç yüzünü kafama iyice kazımıştım. Bugün burada sadece kısa süreliğine Elif'ten gözümü ayırmıştım. Sadece çok kısa bir an. Ve o adam ağaçların arasında ona bakarken. Sonra...
Elif'in göğsünden akan kan annesinin mezarını kıpkırmızı yapmaya yetmişti. Ellerimin, ayaklarımın titremesini durduramıyorum. Sağ cebimde olan telefonu bulmam epey bir zamanımı alıyor. Gömleğimi çıkarıp yaranın üzerine tampon yapıyorum. Elifi kucaklayıp aynı hızla arabaya götürüyorum. Ambulansı beklemek epey zaman alacak. Burası Allah'ınunuttuğu lanet bir yer. Allah kahretsin. Bir şekilde bu arabayı kullanıp Elif'i hastaneye götürmek zorundayım. Saniyenin yarısı kadar bir süre içerisinde gözlerimi kapatıp derin bir nefes alıyorum. Bana bağıran güvenlik görevlisine elimle çekil işareti yaparak son hızla arabayı kullanıyorum. Bir taraftan da konumdan hastaneye en yakın yolu seçmeye çalışıyorum. Tam 12 dakika sonra hastanenin önündeyiz. Elif'e yol boyunca her saniye seslenmeme rağmen hiç sesi çıkmıyor. Nefes alıyor fakat ani bir şokta mı anlayamıyorum. Sanki 7 yıldır öğrendiğim tüm tıp bilgisini unutmuş gibiyim. İnsanın yarası kendinde olunca böyle oluyormuş demek ki.
-Yardım edin. Sedye getirin çabuk.
Yanıma gelen üç dört hemşire Elif'i sedyeye alıp götürüyorlar.
-Bakın ben doktorum. Göğsünden sternum üzerinden bir kurşun girdi. Şok hâlinde sanırım cevap vermiyor. Ben basınç uygulad...
Doktor olduğunu anladığım biri sol omzumu sertçe silkiyor.
-Bakın meslektaşım. Siz işinizi ne kadar hassasiyet ile yapıyorsanız biz emin olun en az sizin kadar hassas ve dikkatliyiz. Ama lütfen şimdi bize izin verin.
Kenara duvar dibine geçip kendimi yere bırakıyorum.
Her şey şaka olmalı. Hayır hayır hayır! Duvarları yumrukluyorum. Bu hastanenin lanet morguna bir kez daha canımdan bir parça bırakmayacağım. Allah'ım yardım et. Hıçkırıklarım koridoru inletiyor. Yanıma gelen birkaç teyze başımda bir şeyler sayıklıyor.
-Beni rahat bırakın. Gidin.
Sessizce söylenerek uzaklaşıyorlar. Anlamıyorlar ben dayanamam. Ben artık bu son olanlara dayanamam. Onu öldüreceğim. O şerefsiz ellerim ile öldüreceğim. Eğer Elif'e bir şey olursa. Allah'ım ne olur ona bir şey olmasın.
Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum. (Bana asırlar gibi geliyor.) Yoğun bakım ünitesinden doktor çıkıyor. Yanıma duygusuz nötr bir yüz ifadesiyle yavaşça yaklaşıyor.
Ben de hastalarımın yanına genelde hiç duygularım yokmuş gibi gider ve dümdüz olanı biteni anlatırım. Çünkü yapmam gereken her zaman budur. Ne kadar içim parçalansa da bunu belli etmemem gerekir. Ama şimdi bunun ne kadar can acıtan bir şey olduğunun farkına varıyorum.
-Kanamasını durdurduk. Kalbe çok yakın bir bölgeye isabet etmiş kurşun. Hayatı tehlikesi devam ediyor. Bir süre müşahede altında tutacağız.
-Anlıyorum. Peki görebilecek miyim Elif'i?
-Henüz olmaz. Zor bir ameliyat geçirdi. Geçmiş olsun tekrar.
Kalktığım duvar dibine tekrar çöküyorum. Belli bir süre hastanenin soğuk parkelerini inceliyorum. O sırada ne düşünüyorum kendim de bilmiyorum. Bir anda hızlıca telefonumu elime alıyorum. Sanki hareketlerimi benden başka biri kontrol ediyor. Beynimde hükmüm yokmuş gibi hissediyorum.
![](https://img.wattpad.com/cover/338554718-288-k199052.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEKE (+18)
Roman pour Adolescents+ 18 "En çok güvendiği tarafından tecavüze uğramış bir genç kadın. Kadın için uğruna canını verecek, bütün yaralarını sarmaya yemin etmiş bir adam. Yaptıklarının farkında olmadan tehditler savurmaya devam eden takıntılı bir aşık. Kaderi birbirinin ü...