Telefonum odada, çıldıracak gibi çalıyor. Bu saatte!
-Alo! Mahir ne oldu?
-Güzelim uyuyor muydun?
-Uyumuyordum. Bir şey mi oldu?
-Sakin ol hiçbir şey olmadı. Uyku tutmadı, sesini duymakistedim.
-Deli misin? Bu saatte arayınca bir şey oldu zannettim. Ben de uyuyamadım. Balkonda oturuyordum kendi kendime.
-Yürüyelim mi sahile doğru. Arabayla alırım seni.
-Olur üzerime bir şeyler alayım hazır olurum.
Gecenin iki buçuğunda Mahir ile ilk buluştuğumuz yerdeki banka gidiyoruz. Etrafta köpekler geziniyor. Sahil oldukça ıssız. Dalga sesleri ruhuma çarpıp tekrar denize dökülüyor.
"Gece sahil bambaşka oluyor. İnsanlar dünyadan elini ayağını çekince sanki doğa 'oh be' diyor. Gerçek yüzünü gösteriyor. Maskesinin altındaki o güzellik ortaya çıkıyor. Bu yüzdendir gece parlayan yıldızlar, dalgaların kıyıya vururken ki samimi sesi, kedilerin korkmadan sokaklarda uyuklaması, cırcır böceklerinin susmadan birbirleriyle konuşmaları... Sanki tüm canlılar birbirleriyle iletişim kuruyor. Senkronize olmuş gibi. Bu yüzden güzeldir gece. Sabahın ilk ışıklarıyla ise tekrar takar maskesini insanlar kirletmesin diye. Ve tüm acı gerçekliği ile güneşe bırakır dünyayı."
Öyle denize, martılara dalmışken yanımda Mahir'in varlığını unutmuşum. Hafif kıpırdanınca dikkatimi ona veriyorum. Ve o an, saatin kaç olduğunu bilmediğim ama sahilde yalnız ikimizin ve doğanın nefesini hissettiğim bir an da karşımda Mahir'i tam önüme diz çökmüş görüyorum. Elinde tuttuğu kutunun içinden gecenin karanlığında parlayan küçük ama tatlı bir yüzük. Ve Mahir'in içimi ısıtan gülümsemesi. Hepsi bütünleşip bana şu soruyu soruyor;
MAHİR
-Benimle evlenir misin?
Birkaç dakika geçiyor. Elif gülümsüyor ama cevap vermiyor. Kısacık bir zamanda aklımdan geçen kötü senaryoları susturmaya çalışıyorum. Yüzünün sağ tarafına ışık vurduğunda fark ediyorum ki ağlıyor. Peş peşe ıslak damlalar düşerken gözlerinden aynı anda gülümsüyor sıcacık. O zaman bir ferahlama geliyor içime. Sarılıyorum sımsıkı. Kulağıma evet diyerek fısıldıyor. Narin ellerine yüzüğü geçiriyorum ancak o dakika biraz kendimize gelip konuşabiliyoruz. Elif masum gülümsemesini koruyarak;
-Mahir çok şaşırttın beni. Hiç beklemiyordum. Burada bu saatte hiç aklıma gelmezdi.
-Tuhaf oldu dimi biraz. Aslında aklımda çok farklı planlar vardı. Restoranda çok şık bir yemek, klasikleşmiş tekne turu, pastanın içinden çıkan yüzük falan hepsini düşündüm. Ama o kadar sabırsızlandım ki sanki zamanımız kalmamış gibi sanki ne kadar geç söylersem o kadar şansım azalacakmış gibi hissettim. Gözüme uyku girmedi bu gece. Burada böyle eşofmanlarla sabahın ilk saatlerinde dünyanın, senin, benim en doğal hâlimle olsun istedim.
-Seni çok seviyorum.
Diyerek tekrar sarılıyor boynuma. Öylece ne kadar kaldık bilmiyorum. Güneş ışıklarını gösteriyor yavaş yavaş. Elif'in elinden tutup kaldırıyorum, arabaya geçiyoruz. Benim tuhaf hissettiğim kadar onun da öyle hissettiğinden eminim. Belli aralıklarla birkaç cümle konuşuyoruz sonra tekrar bir sessizlik oluyor. İçimdeki huzuru yansıtabilecek kelime bulup telaffuz edemiyorum. Elif'i bilmiyorum ama hayatım boyunca pişman olmayacağım bir yola girdiğimden eminim.
-Uykun gelmediyse kahvaltı yapalım. Akşam da bu haberi arkadaşlarla kutlarız. Böyle kuru kuruya üstünü kapatacağımı sanıyorsan yanılıyorsun güzelim.
-Kahvaltı iyi olur. Ama hemen herkesin duymasına gerek var mı? Yani hemen evlenecek miyiz?
-İkimizin de okulu bitti sayılır. Tabi okul bir ön şart değil ama geleneksel düşünecek olursak önümüzde bir engel kalmıyor.
Elif yalnızca gülümsüyor.
ELİF
Kahvaltıdan sonra Mahir uyumam için beni eve bırakıyor. Sıcak bir duş alıyorum. Her zamanki gibi. Sonrasında kedimin yemeğini kontrol edip yatağıma uzanıyorum. Hüngür hüngür ağlıyorum. O kadar mutluyum ki aynı zamanda da bir o kadar hüzünlüyüm. Mahir'in dudaklarının arasından dökülen o sihirli iki kelimeyi duyduğum an dünya benim için çok farklı bir hâle büründü. Mahir ile birlikte doğadaki tüm canlılar benim cevabımı duymak için bekledi sanki. Kuşlar sessizleşti, dalgalar kıyıya daha sakin süzüldü, köpekler havlamayı bıraktı. Sanki yıllardır duymak istediğim teklif, vermek istediğim cevap buydu. Ama şöyle bir durup düşününce bu muhteşem haberi paylaşabileceğim kimsenin olmaması, düğünüme gelecek babamın, annemin, kardeşimin olmaması...
İşte bu acı gerçek tüm sevincimin üzerine gölge düşürmeye yetiyor.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEKE (+18)
أدب المراهقين+ 18 "En çok güvendiği tarafından tecavüze uğramış bir genç kadın. Kadın için uğruna canını verecek, bütün yaralarını sarmaya yemin etmiş bir adam. Yaptıklarının farkında olmadan tehditler savurmaya devam eden takıntılı bir aşık. Kaderi birbirinin ü...