Gergin nefeslerimi düzene sokmaya çalışıp derin bir nefes aldım. Gözlerimi kapatıp kendimi sakinleştirmeye çalışırken arabanın içinde yankılanan zil sesimle açtım gözümü. Çantamdan çıkarıp baktığım telefon ekranındaki arayan kişi tüm gerginliğimi birden alırken aramayı yanıtlayıp kulağıma götürdüm telefonu.
"Efendim?"
"Selamun aleyküm. Ne yaptın, nerdesin, gittin mi, konuştun mu?"
Yüzümdeki gülümseme kıkırdamaya dönerken Burak'ın meraklı sesini ne kadar da seviyor olduğumu fark ettim.
"Otoparkta, arabadayım. Yukarı çıkacağım birazdan."
"Tamam sakinsin değil mi? Sorun yok. Vazgeçmedin. Yanına geleyim mi? Gel dersen gelirim işim yok."
Safa ve Ümmühan teyzeyle daha doğrusu annenannemle konuşmaya karar verdiğim günden beri peşimde dolaşıyor 'Bende geleyim.' deyip duruyordu. Ama bu yüzleşmeyi öncelikle yalnız başıma yapmalıydım sanırım.
Gülümsediğim sesimden belli olurken yanıtladım sorusunu.
"Yok gerek yok. Bu seferlik yalnız konuşmam daha doğru olur. Daha sonrasında beraber de geliriz inşallah."
"Geleceksin değil mi?"
Hafif tedirgin çıkan sesi sorduğu soruyla ne demeye çalıştığını anlamama pek yardımcı olmamıştı. Nereye gelecektim?
"Nereye geleceğim?"
"Eve.."
Eve mi? Neden böyle bir şeyi merak ediyordu ki? Eve gitmeyip de ne yapacaktım? Üzülüp kafamı dinlemek için onsuz başka bir yerlere giderim falan diye mi düşünüyordu acaba?
"Geleceğim tabi ki neden gelmeyeyim. Birkaç saate dönerim inşallah."
"Tamam. Çıkınca ara beni. Allah'a emanet ol."
"Ararım. Sende Allah'a emanet ol."
Burak ile konuşmak ve onun benden de heyecanlı olan sesini duymak rahatlatmıştı beni. Telefonu çantama atıp indim arabadan.
Site otoparkında ki asansöre binip daha öncede geldiğim dairenin katını tuşladım. Asansörden indiğimde daire kapısının önüne gelip bir müddet durdum.
Tamam sorun yok. Sadece yıllar sonra kavuştuğum ailemle görüşeceğim. Sorun yok, sakin ol. Kötü bir şey olmayacak. Neden kötü bir şey olsun ki? Onlar da en az benim kadar heyecanlılar.
Elimi bir kez bastığım zilden çekip indirdim. Zil çalmayı bitirmeden açılan kapıda Safa'yı görmemle içim bir tuhaf olmuştu.
Bugüne kadar Özge'nin dayısı ya da memleketlimiz gözüyle baktığım Safa'ya artık kardeşim gözüyle bakmak tuhaf ama bir o kadar da heyecanlı hissettiriyordu.
"Selamun aleyküm."
"Aleyküm selam, hoşgeldin.."
Yüzündeki gülümseme her ne kadar sakinmiş gibi gösterse de beni içeri buyur ederken gördüğüm titreyen eli aksini söylüyordu. Ben içeri geçerken elinde tesbihiyle yan odadan koşa koşa gelen Ümmühan teyzeye baktım.
Nemli gözleri, buruk ve hüzünlü bakışları.. karşımdaki annemdi sanki. Ben hariç tüm ailenin annemin mavi gözlerine sahip olması onları kıskanmama sebep olacaktı az daha.
"Hoş geldin yavrum."
Ümmühan teyzeye yaklaşıp elini tuttum. Öpüp alnıma koyduktan sonra sıkıca sarılmıştı bana. Şu an bu durumu hiç yadırgamıyor ya da kendimi kötü hissetmiyordum. Sanki her zaman böyleymişiz gibi hissettiren bu sıcak sarılma annemi özleyen kalbime de iyi gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GELİNCİK (TAMAMLANDI)
Teen Fiction"Sevme beni Neva." Nefesim kesilir gibi olurken yutkunup kaçırdım gözlerimi. Neden böyle bir şey söylemişti şimdi? Ben onu üzdüğümü düşünerek perişan olurken onun umrunda bile olmadan çıkmıştı kelimeler ağzından. "Neyden bahsediyorsun anlamıyorum...