37. (Final)

3.6K 130 132
                                    

Kapı eşiğinde göz yaşlarını tutmaya çalışarak duran Safa ile göz göze geldik. Birbirimizi yeni tanıdığımız şu kısacık zaman diliminde nasıl da bağlanmıştık birbirimize.

Kırk yıl düşünsem aklıma gelmeyecek şeyler yaşamıştım birkaç ay içerisinde. Beşik kertmemle evlenmiş, asla sevmeyecek sandığım sevdiğim adam tarafından sevilmiştim. Vefat ettiğini sandığım kardeşimi bulmuş ve babamın kim olduğunu öğrenmiştim. Bir de anneannem vardı tabi. Anne özlemini dibine kadar hissettiğim bu dönemde elinden geldiğince anne sevgisini hissettirmişti bana.

Şükür sebebiydi bu birkaç ay içerisinde kazandığım iki ailemde. Hani derler ya 'Nasıl bir sevap işledim ki Rabbim seni bana nasip etti.' diye. İşte ben nasıl bir sevap işlemişsem Rabbim bana kocaman bir aile nasip etmişti.

Bugün de yeni kavuştuğum ailemden ayrılıyor olmanın hüznü olsa da Burak ile yeni bir hayata başlıyor olmanın heyecanı ve sevinci hüznüme gölge düşürüyordu.

Safa elindeki kırmızı kuşakla bana yaklaşırken odadaki herkesin kalp atış seslerimi duyduğuna yemin edebilirdim.

En başta anneannem, babaannem ve Dilara olmak üzere bir yandan bizim akrabaların bir yandan Burakgilin akrabalarının içerisinde bulunan teyzelerin ağlamaları beni de ağlamaya teşvik etse de kendimi tutabiliyordum. Safa'nın gözlerine her baktığımda ağlamamak için verdiğim savaş çok daha çetindi çünkü.

Safa'yı ağlarken ilk gördüğüm zaman kardeşim olduğunu öğrendiğim zamandı. Ona her baktığımda üzüntüsünü kalbindeki hüznü olduğu gibi hissedebiliyordum, şimdi olduğu gibi.

Elindeki kırmızı kuşağı belime bağlarken ağlamamak için kendini ne kadar sıktığını anlamak çok zor değildi. 3 kere çözüp kuşağı bağladıktan sonra buruk bir tebessümle bana baktı.

"Seni bu kadar erken bırakmak nasıl yakıyor içimi bir bilsen. Burak'ı tanıyor olmasam bu kadar rahatta olmazdım belki."

"Bu rahat halin mi?" gülerek sorduğum soruya Safa'da gülerken gözüm bir anlığına Burak'a kaydı. Sessizce bizi izliyordu. Yüzündeki anlayışlı ifade ve sıcak tebessümü anında bana rahatlık sağlarken Safa'ya baktım tekrar.

"Emin ol bu rahat halim Neva. Seni önce Allah'a sonra Burak'a emanet ediyorum ama bil ki ben her zaman yanındayım. Ne olursa olsun sana destek olacak bir kardeşin olduğunu bilerek çıkmanı istiyorum bu evden..."

Sesinin titremesiyle devam edememişti konuşmasına. Kollarını boynuma sararken bende ona sarıldım. Şu hayatta hiçbir zaman baba sevgisi görmemiştim ama Safa bana hem kardeş hem baba olmuştu bu kısacık zamanda. Tek bir an bile yalnız bırakmamış, beni asla yadırgamamıştı.

Safa ve Burak hayatıma girene kadar onlara bu kadar ihtiyacımın olduğunun farkında bile değildim. Evet, bir kızın ayakları üzerinde durabilmesi için bir erkeğe ihtiyacı yoktu illa ki ama Safa bana hem baba hem kardeş hem abi hem arkadaş.. her şey olmuştu. Onun bana olan sevgisini hissetiğim andan itibaren benim Safa'ya ihtiyacım vardı artık.

Zor da olsa ayrılmıştım Safa'dan. Herkes bizi bekliyordu. Aile büyüklerimizin ellerini öpüp yanımda duran Burak'a baktım. Her anımda beni izliyordu. Avucunun içinde duran mendilin benim için olduğunu fark etmemle istemsizce gülümsedim. Ben ağlarsam diye mendil almıştı yanına.

"Güzel yavrularım, Rabbim sizlere bir ömür sevgiyle saygıyla birbirinize bakmayı, İslâmın ışığıyla aydınlanan evinizde müslüman evlatlar yetiştirmeyi nasip etsin."

Anneannemin güzel duasına tebessüm ederek 'amin' demiştik hepimiz. Öyle içten gülümsüyordu ve mutluydu ki annemi görüyordum sanki karşımda.

GELİNCİK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin