Nefes nefese kalmış bir şekilde hızla tırmandım merdivenleri. Asansörün dolu olması ve bir sonrakini beklemeye sabrımın olmaması sonucu en üst kata kadar merdivenlerden koşarken bulmuştum kendimi.
Danışmadaki hemşirenin söylediği oda numarası zihnimde dört dönerken kapıların yanlarındaki oda numaralarına baka baka koridorun sonuna gelmiştim. İşte, oda burasıydı!
Göreceğim görüntünün ne kadar kahredici olabileceği ihtimallerini yol boyu zihnimde sıralamış hatta az kalsın taksiciyle kavga edecekken sonunda hastaneye ulaşmıştım.
Odanın kapısının önüne geldiğim gibi kulpunu çekip açtım kapıyı. Burak yatakta oturmuş hararetli hararetli Safa ile sohbet ederken bu görüntünün yol boyu zihnimden geçen felaket senaryolarından hiçbirinde olmadığını fark ettim.
Kapının açılmasıyla ikisinin de gözleri bana dönerken koşar adım yatağın yanına yaklaşıp Burak'ın boynuna sarıldım.
Sık ve yüzeysel nefeslerim genzimi yakarken ciğerlerim Burak'ın kokusuyla dolmuştu. Sarıldığım için ister kızsındı isterse bağırıp çağırsındı. Şu an umurumda değildi!
Başına bir şey geldi sanıp o kadar çok korkmuştum ki ona sarılmaktan başka bir şey sakinleştiremezdi beni.
Yatağın kenarına oturup Burak'ın boynundaki kollarımı daha da sıkılaştırdım. Sulanan gözlerim ve burnum devreye girmek üzereyken kırpıştırdım gözlerimi.
Kalp atışlarım hem koştuğum için hemde korktuğum için olabilecek en son hızdayken Burak'a sarılmanın verdiği sıcaklık tatlı bir his gibi yayılıyordu tüm vücuduma.
Kızmasını beklediğim Burak'ın bir kolu sıkıca belime dolanırken başını omzuma yaslamıştı. Midemdeki ateş böcekleri derhal ortamı kurup halaya başlamış bense donup kalmıştım. Burak bana sarılıyordu! Hemde kendi isteği ve iradesiyle.
"Ihım!"
Odada yankılanan boğaz temizleme sesiyle geri çektim kendimi. Sesin Safa'ya ait olduğunu görmemle az önce sorgulamam gereken durumlar bir bir akın ediyordu zihnime.
Safa neden buradaydı!?
Burak ve Safa az önce sohbet mi ediyordu ben mi yanlış görmüştüm!?
Safa'nın önünde sıkıca Burak'a sarılmış olduğumu idrak etmemle utanarak kalktım hemen yatağın ucundan.
"Iı şey pardon ben kaza oldu diye aceleyle gelince fark edemedim bir an.."
"Ne pardonu Neva, ne olacak sanki."
Burak sitemle konuşurken ona üç numaralı kızgın bakışımı gönderip çantamı kenara koydum. Yatağın yanındaki koltuğa oturup Burak'ı baştan sona kontrol ettim.
Kolundaki alçı hariç sapasağlamdı çok şükür. Merakla ikisine de bakıp konuştum.
"Nasılsın, iyi misin? Bir yerin ağrıyor mu? Ne oldu, nasıl oldu? Siz niye birliktesiniz ikiniz? Bana niye hemşire haber verdi niye sen aramadın? Kötü bir şey oldu sandım. Madem sadece kolun kırık niye buradasın? Babamlara da söylemedim telaşlanmasınlar diye. Evde değillerdi zaten. Ama buraya gelene kadar aklıma neler neler geldi haberin var mı senin?! İnsan bir arar ölmedim der! Sen burada oturmuş sohbet ediyorsun!"
Ben nefes bile almadan konuşurken Burak gülmemek için kendini zor tutuyor Safa ise şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Sanırım benim bu kadar çok ve peş peşe konuştuğumu ilk defa görüyordu.
"Asıl sen iyi misin Neva? Mevcut duruma bakıldığında sen benden daha perişan gözüküyorsun."
İmalı ve alaycı sesini duymamla kızgın bir şekilde Burak'a baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GELİNCİK (TAMAMLANDI)
Fiksi Remaja"Sevme beni Neva." Nefesim kesilir gibi olurken yutkunup kaçırdım gözlerimi. Neden böyle bir şey söylemişti şimdi? Ben onu üzdüğümü düşünerek perişan olurken onun umrunda bile olmadan çıkmıştı kelimeler ağzından. "Neyden bahsediyorsun anlamıyorum...