Hemen yataktan kalkıp koltuğun yanına çömeldim. Alnındaki boncuk boncuk terler saçlarını ıslatmıştı. Aynı şeyleri tekrarlayıp duruyordu. Gördüğü kabus her neyse annesi de vardı içinde.
Uyandırmakla uyandırmamak arasında gidip gelirken sol gözünden akan yaşla içim sızlamıştı. Gördüğü şey ona acı çektiriyordu. Fiziksel bir acı değildi belki ama güldüğünü bile görmediğim Burak şu an uykusunda ağlıyordu..
"Burak?"
Beni duymamıştı. Tabi duymazdı telaştan sesim içime kaçmış gibi çıkmış ben bile zor duymuştum.
Boğazımı temizleyip sesimi biraz yükselttim.
"Burak? Burak uyan hadi kabus görüyorsun."
Baş hareketleri hızlanırken artık söylediği şeyler iyice anlamsızlaşmıştı. İki elimle kollarından tutup sarstım.
"Burak!"
Aniden gözlerini açarken nefes nefese yattığı yerde doğruldu. Göz bebekleri korkuyla bir o tarafa bir bu tarafa gidip gelirken telaşla onu izliyordum. Gözleri beni bulduğu an durdu. Nefesi düzene girerken kollarındaki ellerimi sıkılaştırdım. Yanında olduğumu bilsin istiyordum. Yalnız olmadığını bilsin.
"İyi misin?"
Endişeyle kaşlarımı kaldırıp ona baktım. Ellerini yüzüne kapatıp yüzünü sıvazladı.
"Su getireyim mi sana?"
Başını iki yana sallayıp ayaklarını koltuktan sarkıttı. Her ne gördüyse halâ etkisinden çıkamamıştı.
Uyuyamamasının sebebini bulmuştum işte ama daha da çaresizleşmiştim. Nasıl olacaktı? Ne yapacaktım da böyle kabus görmesine sebep olan travmasını atlatmasına yardımcı olacaktım? Benim elimden bir şey gelir miydi ki? Yoksa yanında olmam ve onu sevmem yeter miydi?
Bana anlatmamıştı bile ve anlatacağını da sanmıyordum. Anlatması için güvenini kazanmam şarttı artık.
Yerden kalkıp koltuğa yanına oturdum. Şoka girmiş gibi sabit bir noktaya bakmaktan başka bir şey yapmıyordu. Sarılmak istiyordum ama nasıl bir tepki vereceğinden emin olamıyordum.
Bağırıp çağırmasını göze alarak kollarımı boynuna doladım. Şu an buna ihtiyacı vardı hissediyordum. Tutup da 'bana sarılır mısın?' demeyeceğine ya da o bana sarılmayacağına göre ben yapmalıydım.
Elleri iki yanında öylece duruyordu. Az önce kalp atışlarının sesi kulağıma gelirken şimdi sakinleşmiş gibiydi. Soğuk soğuk terleyen vücudu şimdi sıcacıktı.
Burak halâ hareketsiz dururken yavaş yavaş geri çekildim. Fırtınalı gökyüzünü andıran gözleri daha önce görmediğim bir duyguyu barındırıyordu içinde. Ne olduğunu anlamlandıramıyordum ama şu an her ne hissediyorsa buna şaşırmış gibiydi.
Yavaş yavaş kaşları çatılırken çenesini sıktığını görebiliyordum. Sarılmamdan rahatsız mı olmuştu?
Dakikalardır gözünü bile çekmeden aynı şekilde bana bakmasından utanarak boğazımı temizleyip ayağa kalktım.
"Iıı şey.. ben bir an öyle boş bulundum özür dilerim."
Kafasını kaldırıp bana baktı.
"Bana acımana ihtiyacım yok! Altı üstü bir kabus!"
Acımak mı? Asla öyle bir düşüncem olmamıştı. Acımak ona olan hislerimin yanından bile geçemezdi. Ben daha çok kendime acıyordum. Beni asla sevmeyecek birisini sevdiğim için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GELİNCİK (TAMAMLANDI)
Roman pour Adolescents"Sevme beni Neva." Nefesim kesilir gibi olurken yutkunup kaçırdım gözlerimi. Neden böyle bir şey söylemişti şimdi? Ben onu üzdüğümü düşünerek perişan olurken onun umrunda bile olmadan çıkmıştı kelimeler ağzından. "Neyden bahsediyorsun anlamıyorum...