Geçen bölümün yorumları çok agresifti kızmayın diye yb yükledim 💗💞
Yorumlarınızı eksik etmeyin,
Keyifli okumalar!-
"Çünkü arkadaşım olarak görmediğim tek kişi o. Bunu ona sadece bu yolla belli edebilirim."
Jimin'den duyduğum kelimelerle kanın adeta bedenimden çekildiğini hissettim. Jimin, Yoongi'den mi hoşlanıyordu? En yakın dostum sevdiğim adama ilgi mi duyuyordu? Kabullenmek istemediğim bu gerçek beynime dank ettiğinde yumruklarımı sıktım. Jimin'in eşcinsel olduğu bile benim için bir ihtimal değilken Yoongi'den hoşlanması elimi kolumu bağlamıştı. Kafam hiç olmadığı kadar karışırken ne hissedeceğimi bile bilemedim.
"Hey, hepimizden olgun diye onu abin olarak görebilirsin ama bu yaptığın resmen ayrımcılık!"
Aptalı oynamazsam bir şekilde patlayabilirdim. İkisi arasında beni seçim yapmaya zorlayabilirdi ve ben yanımda bile olmayan Yoongi için Jimin'i feda edebileceğimin farkındaydım. Böyle bir seçimi hiçbir zaman yapmak zorunda kalmamayı diledim. Jimin'i kaybetmek istemiyordum.
Bir şey demeyip iç çektiğinde elbette neyi kast ettiğini anlamadığımı düşünüyordu. İstediğimi yaparak üstüme gelmedi ve sadece güldü. Başı omzumda olduğu için yüzünü göremesemde sarsıldığını hissetmiştim.
"Bazen benimde ayrımcılık yapmam gerekebiliyor. Mükemmel insanlar listenden beni çıkarmakta özgürsün." diyerek başını kaldırdığında hâlâ sırıtıyordu.
Yalandan gülüp göz ucuyla gözlerine baktığımda orada gördüğüm acı ile bakışlarımı kaçırdım. Yoongi'nin yokluğunun ızdırabını çekerken Jimin'in acısını sırtlayacak gücüm yoktu. Olsa bile yakın arkadaşımı, sevdiğim adama olan aşkı yüzünden teselli etmeyecektim.
Yıllarca babamın intikamını almak uğruna yaşamış ve tüm her şeyin bir hiç uğruna olduğunu öğrenmiştim. Elimde bir yaşama amacı kalmamışken, karanlığa gömülmüşken Yoongi parıl parıl parlamıştı. Yoongi bana yaşamam için bir sebep vermişti. Eğer onu kaybedersem, ölüm o kadar korkunç bile gelmezdi.
Yine de Jimin adına ister istemez üzüldüm ve kolumu öylesine omzuna dolayarak o hiçbir zaman bilemeyecek olsa da ona destek olmaya çalıştım. Benim onun dışında birine verebileceğim tek destek buydu işte. Baştan savma bir sarılma.
Tam ağzını açıp bir şey diyecekken uçağımın kalkmasına yirmi dakika kaldığı anons edildi. Artık gitmeliydim.
Benimle beraber bir şey demeden ayağa kalktı. Bu dakikaya kadar benimle olduğu için ona minnettardım. Beni hiçbir zaman yalnız bırakmıyordu, Jimin iyi bir dosttu.
"Artık gitme vaktin geldi."
Başımı sallayarak gülümsedim.
"Hollanda'dan istediğin bir şey var mı?" dediğimde gözleri parladı.
"Bunu soracağını bildiğim için araştırdım, Puur Rotterdam markalı bir çikolata varmış! Ondan istiyorum." diye heyacanla konuştuğunda içimden yüzümü buruşturmak geldi.
O çikolatanın hiçbir özel yanının olmadığını söylemeyecektim, hevesinin tadına baktığında kırılması daha makuldü.
Başımı salladım ve dostane bir edayla ona sarıldım. Arkadan omzumu patpatladığında gülerek bende aynısını yaptım. Bu kez yolcuların beklendiği hakkında bir anons verildiğinde ayrıldık ve birkaç veda cümlesi sonrasında oradan uzaklaştım. Yine bir anne gibi, ben gözden kaybolana kadar olduğu yerde beni gözlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scarlett Blue | Yoonkook.
Fanfiction"Pes ettim sanma sakın, ben artık kazanmak istemiyorum." - chris isaak - wicked game 22.02.23-14.07.23 Düzenlenmeye başlandı: 13.08.24