Önceki bölüme neredeyse hiç yorum alamadım, umarım henüz okumadığınızdandır !!! 🥲
Keyifli okumalar!
-
-Yoongi'nin ağzından-
Jungkook gideli yarım saat civarı oluyordu. Parmaklarımın arasında dükkanı kurcalarken bulduğum sigara, ciğerlerimde ise onun zehirli dumanı vardı.
Dışarıya bir nefes verdiğim sırada kapının ardından adım sesleri geldiğini işittim. Koltukta biraz daha yayıldım ve önemsemedim. Burada beni bulamayacaklarına emindim, sıradan insanlar olmalılardı.
Kapının tıklatıldığını duyduğumda yerimde aniden dikleştim. Bitmek üzere olan sigarayı yere bastırarak söndürdüm ve hızla büyük masanın altına saklandım. Sadece bir tarafında boşluk olan ahşap masa sayesinde dışarıdan birinin altını görmesi imkansızdı. Bu yüzden nefeslerimi sessiz tuttum ve yine de yerime sindim.
Kapıya indirilen darbeler zamanla arttığında ciddi anlamda gerildiğimi hissettim. Aklımda olan tek şey Jungkook'du. Onu yakalamışlar mıydı? Yakalamadılarsa geldiğinde beni burada bulamazsa ne düşünecekti?
Kaçtığımı düşünecekti.
Bu düşünceyle başımdan aşağı kaynar sular döküldüğünü hissettim. Onu daha yeni kazanmışken şimdi kaybedemezdim.
Kapı neredeyse kırılacakken hızlı bir hamleyle yarım saat önce varlığını fark ettiğim kalem ve kağıdı masanın üzerinden aldım. Jungkook'un beni bulamayacağı düşüncesinin berbatlığı aklımda dört dönerken bunun getirdiği telaşla sadece 'özür dilerim' yazabildim. Yakalancağımı biliyordum, bu yüzden titreyen ellerim yazmamı zorlaştırıyordu. Daha noktayı koyamadan kapı büyük bir gürültüyle duvara çarptığında yerimden sıçradım. Bu kelimelerin yeterli olmayacağının bilincinde birkaç harf daha yazdım ama yabancı bir dil konuşan ve hararetle odada dolaşan adamlar hiç yardımcı olmuyordu.
İkinci cümlenin son kelimesini de yazdığımda birinin kolumu tutmasıyla çığlık attım. Elimdeki kalem ve kağıt yeri boyladığında gözlerim onlardaydı. Yeterince şey yazmamıştım, Jungkook yanlış anlayacaktı.
Ve biliyordum ki sevdiğim adamı yanlış anlamaktan daha kötü bir şey varsa o da yanlış anlaşılmaktı.
Kaçtığımı düşünecekti ve sırf bu yüzden belki beni aramayacaktı bile.
Elimi belimdeki silaha atmak o anın telaşıyla aklıma anca geldiğinde ne zaman bu kadar dikkatsiz hale geldiğimi düşündüm. Ben asla böyle şeyleri atlamazdım, sorunum neydi?
Kolumdan tutan adam beni odanın köşesine savurduğunda hâlâ gülerek bir şeyler söylüyordu. Ondan ayrı olarak odada dört kişi daha vardı.
Pekala Yoongi. Altı mermi ve beş kişi. Bir ıskalama hakkın var.
Elimi belime attığımı hızlı hamleme rağmen fark eden arkadaki kişi üzerime neredeyse üst bedenim kadar büyük olan silahı doğrultmasaydı belki ıskalamadan hepsini vurabilirdim.
Yine de vazgeçmeyip tabancayı hızlıca çıkardığımda ilk ona hedef almayı düşünmüştüm ki adam benden önce davranıp tetiğe bastı.
Hissetmeyi beklediğim acı yerine uyuşukluk bedenimi esir aldığında boynuma isabet eden şeyin kurşun değilde sakinleştirici olduğuna sevinsem mi üzülsem mi bilemedim.
Anında parmaklarım arasından kayan tabancanın yere çarptığında patlamasını ve birilerini vurmasını diledim ama takdir edersiniz ki elbette bunlar olmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scarlett Blue | Yoonkook.
أدب الهواة"Pes ettim sanma sakın, ben artık kazanmak istemiyorum." - chris isaak - wicked game 22.02.23-14.07.23 Düzenlenmeye başlandı: 13.08.24