Ders mi çalışsam bölüm mü yazsam dedim; kitabın ünlü olup bana gelir sağlaması iş sahibi olup para kazanmamdan daha büyük bir ihtimal olduğu için bölüm yazayım dedim 😼👍
Yorumlarınızı eksik etmeyin,
Keyifli okumalar!-
Miran'dan haber yoktu ve ben bunun iyi mi yoksa kötü mü olduğuna karar veremiyordum.
Bunu yapmamız doğru muydu bilmiyordum ancak Yoongi ile o kızı boş vermeye karar vermiştik, en azından ben öyle düşünüyordum. Yoongi o günden sonra Miran hakkında konuşmamıştı ne de olsa.
Ağustos ayında, hoş bir sahilde güneşleniyorduk. Daha doğrusu ben güneşleniyordum ve Yoongi katiyen tırnağını bile güneşe değirmiyor, yarım saatte bir güneş kremini yeniliyordu.
Namjoon gelmemiz üzerinden bir saatten fazla geçmesine rağmen denize girmediğimiz için isyan edercesine, "Gel Jimin, yüzelim. Bunların şemsiyenin altından çıkmaya niyeti yok." diyerek Jimin'i sürüklediği gibi denize koşmaya başladı.
"Yoongi, hâlâ yüzmek istemiyor musun?" dedim ona bakarak.
Yeni kestirdiği siyah saçlarının üzerine bir şapka geçirmiş, güneş gözlükleri ile koluna güneş kremi sürüyordu.
"Sen istersen git yüz o iki aptalla. Ben şemsiyede kalacağım. Hem yüzmeyi de bilmiyorum." dediğinde göz devirdim.
Yüzmeyi bildiğine, sırf gelmemek için yalan söylediğine kalıbımı basardım.
"Hadi Yoongi, hadi kalk. Ben seni tutarım. En azından ayakların su görsün ya." dediğimde net bir tavırla beni reddetti.
Uzandığım havludan kalkarak güneş gözlüklerimi çıkardım. Emekleyerek şemsiyenin altındaki örtüye doğru gittim. Onu sinirlendirip çattığı ince kaşlarını görmek için üzerine atladım. Bedeni altımda kalsa da ağırlığımı ona vermedim ama gülmekten dikkat edemiyordum.
"Kalk Jungkook, kaç kilo olduğundan haberin var mı senin?!" diyerek beni itmeye çalışsa da nafileydi.
"Başıma güneş geçti seni ikna edeceğim diye. Sen yüzmezsen bende yüzmem ve hasta olurum, görürsün." diyerek son zamanlarda sık sık yaptığım gibi duyguları ile oynadım. Pekala, bu pek etik değildi ama o da bu kadar inatçı olmasaydı.
Son olarak beyaz boynuna derin bir öpücük kondurarak ona sardığım kollarımı açtım.
"Sen bilirsin." diyerek ayağa kalktım ve güneşi direkt alan havluma doğru yürümeye başladım.
"Tamam, tamam dur!" diyerek ayaklandığında çaktırmadan zafer nidaları attım.
"Bekle, güneş kremi süreceğim ilk." dediğinde zaten iki saattir sürekli yenilediği ile ilgili bir açıklama yapacaktım ki tişörtünü çıkarttığını fark ettim.
"Ne yani, çıplak mı gireceksin?" dedim yanına gelerek.
"Yok türbanla gireceğim Jungkook. Tabii ki sadece şortla gireceğim, bu nasıl soru?"
Kafama sahildeki diğer insanların varlığı dank ettiğinde şüpheyle etrafı süzdüm. Haftaiçi geldiğimiz için çok kalabalık olmasa da vardı bazı insanlar. Ayrıca artık yara izlerinin varlığını gizleme ihtiyacı hissetmiyordu ve bu gururlanmama neden oluyordu. Eskiden onları saklamak için elinden gelen her şeyi yapardı ama şimdi umurunda değildi, hemde sahilde soyunacak kadar!
"Tamam ben sana sürerim, sonra hızlıca girer çıkarız denize. Tamam mı?" dedim güneş kremi şişesini alarak.
"Ne o Jungkook, vücudumu görünce hevesin mi kaçtı?" dedi alayla bedenini göstererek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scarlett Blue | Yoonkook.
Fiksi Penggemar"Pes ettim sanma sakın, ben artık kazanmak istemiyorum." - chris isaak - wicked game 22.02.23-14.07.23 Düzenlenmeye başlandı: 13.08.24