Selamlar, nasılsınız? Bu bölümde neredeyse hiçbir düzenleme yapmadım 😼
Yorumlarınızı eksik etmeyin,
Keyifli okumalar!-
Üçüncü dersteydik ve ben omzum yüzünden uyuma pozisyonuna geçemiyordum. Acımasından ziyade dikişlerinin zarar görmesi veya kanaması benim için çok kötü olurdu. Biraz bile kanasa ilk tenefüs lavabo kabininde yenisini yapıştırdığım ince bandaj kanı sızdırabilirdi. Ve beyaz okul gömleğim de bu konuda bana hiç yardımcı olmazdı.
O yüzden kambur oturuşumu düzeltmedim ve sınav notlarını okuyan İngilizce hocasının benim ismimi söylemesini bekledim.
"Ji Changul, otuz sekiz. Notların gittikçe düşüyor Changul. Biraz daha dikkat etmelisin."
İsmimi beklerken bir yandan da defterime bir şeyler karalamaya devam ediyordum. Kimsenin görmediğinden emin olduğum bir pozisyonda, mekandaki kişilerin maskelerini çiziyordum. En çok hoşuma giden maske Gloria isimli bir kadına aitti. Kadının pembe maskesini sürekli çizmekten kendimi alamıyordum. İsminin Flame olduğunu hatırladığım adamın yarım maskesini çizmeyi bitirdiğimde hoca sonunda ismimi söylemişti.
"Min Yoongi, yetmiş. Doğru cevapların çok profosyonelce olduğu için artı olarak on puan vermekte sakınca görmedim. Böyle devam et Yoongi."
İçten içe göz devirmek istesem de kısık bir teşekkür ettim ve sevinmiş gibi davrandım. Elbette istesem tüm sınavlardan tam puan alabilirdim, bunun için çalışmama gerek yoktu. Dersi dinlemem yetiyordu. Ama dikkat çekip birde inek damgası yemek istemiyordum. İnsanların dersleri iyi olanlara saçma etiketler yapıştırması zaten yeterince sinir bozucuydu, bunu birde sessiz sakin okula gidip gelen bana yapsalar illa ki bir olay çıkarırdım.
Orta sıradan bir kızın bana bakarak yanındaki arkadaşına bir şeyler dediğini fark ettim. İster istemez merak etmiştim o yüzden bir şeyler karalamaya devam ederken aynı zamanda tüm dikkatimi onlara yönelttim.
"Nasıl her seferinde küsüratsız puan alıyor?"
"Bende fark ettim. Geçen sene de aynı sınıftaydık ve bir kez bile küsüratlı puan aldığını duymadım. Ortalaması bile küsüratsız olmalı."
"Bilerek mi yapıyor acaba?"
"Tesadüf olmalı, sınav bu sonuçta. Elinden gelen en iyi puanı aldığına eminim. O da bir öğrenci."
"Haklısın."
Pekala, artık hesaplayıp da küsüratsız puan almak yoktu. Okul hayatı yüzünden sürekli taviz verdiğim kişiliğim elbette beni yoruyordu ama yapmak zorundaydım. Dikkat çekemezdim, en azından okulu bitirene kadar.
Aklıma çoktan girdiğimiz diğer sınavlar gelince sesli bir nefes verdim. Onların da hepsi küsüratsızdı ve hocalar henüz kağıtları okumamıştı.
Coğrafya, elli. Felsefe, seksen. Fizik, altmış...
Hocanın serbest bırakmasıyla zerre dikkatimi vermediğim saçma romanımı çıkarıp okumaya başladım. Bugün çok yavaş geçiyordu.
-
Öğle arası çoktan gelmişti ve ben lavabo kabinlerinden birinde bandajımı değiştiriyordum. Yeni bandajı yapıştırdım ve hafif kanlanmış olan eskisini küçük bir top haline getirip klozete attım ardından da sifonu çektim.
Alttan iliklemeye başladığım gömleğimin üçüncü düğmesini de takınca koridordan sesli bir siren ve büyük gürültü sesleri geldiğini duydum. Yerimde dikleştim ve boş olan lavaboya giren birinin aceleci ayak seslerini dinledim. Birden bire tavandaki yangın mekanizmasından kabinin içine deli gibi su püskürtülmeye başlandı ve ben doğal olarak birkaç saniyede sırılsıklam oldum. Su çok tazikli olduğu için tüm kabin ıslanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scarlett Blue | Yoonkook.
Fiksi Penggemar"Pes ettim sanma sakın, ben artık kazanmak istemiyorum." - chris isaak - wicked game 22.02.23-14.07.23 Düzenlenmeye başlandı: 13.08.24