34- her şeyi unut ama

262 28 158
                                    

Yazarınız dün bölüm atmadığı için özür diliyor :<

Yorumlarınızı eksik etmeyin,
Keyifli okumalar!

-

Uyandığımda saatin öğlene geldiğini görmek pek şaşırtıcı değildi. Gözlerimi duvar saatinden ayırarak Jungkook'un bedenine biraz daha sokuldum. Mırıldanmaya başladığında s anlayarak dudaklarımı yanağına bastırdım. Dudaklarımı çekmeden, "Uyan hadi canım benim. Öğlen olmuş." dedim.

Onaylarcasına bir mırıltı çıkarıp uykusuna devam ettiğinde güldüm ve doğrularak dudaklarımı bu kez diğer yanağına bastırdım.

"Uyannn!" dedim sevimli -ne kadar olursa artık- bir sesle.

Sonunda gözlerini açtığında yüzünün dibinde bana rastlayınca ilk iş sırıttı. Bu tepkisine erirken doyamadığım için bir öpücük daha kondurdum ve banyoya girdim. Arkamdan birkaç şey dese de fazla sevgi dozu aldığımdan kalbim fazla hızlı atıyordu, odaklanamamıştım.

Uzun uzun bedenimdeki izlere bakıp kriz geçirmeli bir duş temizlik hissini iliklerime kadar işlemişti.

Banyodan sonunda çıktığımda yemek hazırladığını ama yemek için kendisini beklemem gerektiğini söyleyerek duşa o girdi. Ben mutfakta öylece onu beklerken uyanalı muhtemelen saatler olan Darla giriş yaptı.

"Tünaydın." dedi çekingence, dolaptan süt çıkarırken.

Bende ona aynı şekilde yanıt verdiğimde bu kez, "Hindistan cevizi sütü ister misin?" dedi.

"Abinle alışverişte almamıştık." dedim kapağı hâlâ açık olan buzdolabına kısa bir bakış atarken.

Normal bir ifadeyle, "Bu sabah aldım ben." dediğinde içeceğimi belirterek başımı salladım. İçim bi' garip olmuştu.

Ortamda tuhaflık yaratmak istemediğim için telefonum ile uğraşmaya başladığımda bir yanda da sütümü yudumluyordum.

Sırf bir şey demek için, "Valizleriniz falan hazır değil mi? Eğer değilse yardım edebilirim." dedi.

"Benim eşyam yok, o da bir çanta hazırladı sadece." dedim.

Başını salladığında konuşmak için konu aradığının farkındaydım. O yüzden ortamı germemek için, "Derslerin falan nasıl gidiyor?" dedim.

Kendimi gördüğü her gence derslerini soran toksik dayılar gibi hissetsem de aklıma ilk bu konu gelmişti.

"İyi gibi. Aksanımdan dolayı biraz zorluk çekiyorum sadece ama onu da aşacağım yakında."

Onu daha önce buraya getirmeliydim.

"Beğendin mi Hollanda'yı?" dedim düz sesimle.

Ben göz teması kursam da o kaçırıyordu arada ela gözlerini.

"Bunu benim sormam gerek. Sen beğendin mi?"

Bu yıllardır yaptığımız en uzun konuşma falandı.

"Gezmek için pek fırsatım olmadı ama insanları fena değil, iyi insanlar." dedim.

"Ee kimin memleketi." diyerek güldüğünde onun bu yanına ilk kez rastlıyordum.

Kore'deyken bana bakmaya bile katlanamazdı ama şimdi espriler yapıyordu.

"Anneni tanıyor musun?" dediğimde bir an ifadesi dondu.

Burnunun kenarını kaşıdıktan sonra gözlerini kaçırdı ve, "Kim olduğunu biliyorum ama tanışmadım. Yoksa adresini bile biliyorum." dedi.

Gülümsedim. Bende biyolojik ailemin her şeyini bilebilirdim ama bilmemeyi tercih ediyordum. Bu konuda bana benziyordu.

Scarlett Blue | Yoonkook. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin