Bi tık uzun bir bölüm şimdiden Keyifli okumalar :)
🦋
Bu seferde bir odadaydım.Yatağın başında iki kadın bir adam vardı.
Yatakta yatan siyah saçlı,küçük bir kız çocuğu vardı.Sürekli saykılıyordu.
Diğer kadın ise elinde tespih,ve yaşlıydı.Bir şeyler okuyordu, ama ne dediğini anlamıyordum.Onlara yaklaşmaya çalıştığımda,bir bariyere çarpıyor gibi geri savuruluyordum."K-kızım?" dedi kadın titreyen sesiyle.
Adam olan ise kıza eğilip,"Emel'im iyi olacaksın ne gerekiyorsa yapacağım." dedi,emel ismiyle daha önce gördüğüm kadın ile adamdı, bi salmadılar.
"O asla iğleşemez, tek bir yolla iğleşebilir." dedi yaşlı kadın, bense merakla onu dinlemeye başladım. Ağlayan kadın,ve adamda bir umutla baktılar kadına."Onu ge-" diyemeden görüntü bozularak, karanlık kabusum aydınlandı.
Gözlerim aniden açıldı ve nefes nefese soluklanmaya başladım.Elimle terli alınımı sildim.neden bu kadın ve adamı görüyordum.İlginç olan ise,adamın padişah olması. benimle nasıl bir ilgisi varki? Sakin olmalı ve mantıklı düşmem lazım.Matematik bile beni bu derece zorlamamıştı.
Her bu kabusu gördüğümde, içimde birşeyler kımıldıyor,içimdeki kırk kız çocuğunun duran kalbi için bir başlangıç gibi...yataktan yavaşça kalktım,osmanlıya geldiğimden bu yana üç gün geçmişti.
Banyoya ilerledim,soğuk olan suyla yıkandım.genellikle korkunca,üzülünce,tedirgin olunca soğuk suyla yıkanırdım ve bütün stresimi atardı.Bu günde sıcak su yoktu,ama soğuk suya alışmıştım.
Küvet olmadığında sadece başımdan aşağı kova sayesinde yıkandım.Nane kokulu sabunla az da olsa saçlarımı köpürüp duruladım.Bedenime bir havlu sarıp çıktım,pek havlu denmezdi.Çıktığım gibi kapımın 'pat' diye açılmasıyla çığlığım bir oldu. Yüzü bembeyaz olan tuğrulla göz göze geldim.Ben kollarımı bedenime sararken o sadece gözlerime bakıyordu. "Çabuk giyin!" dedi telaşla,
"Tamam, çık artık!" dedim cırlayarak,az daha kalırsa uçan tekme falan atardım.Rüzgar gibi odamdan çıkıp, kapıyı sertçe kapattı.Niçin telaş yaptı ki,omuz silkip masanın üzerinde kalan iki kıyafeti üzerime giydim.Bu da siyah ve kırmızıydı.Saçlarımı taradığımda aşağıdan gelen kırılma ve...bıçak sesleri.Bıçak mı desem! Daha çok kılıc gibiydi.Yutkunup geriye gittim ve pencereye baktım. Dışarıda,iki at arabası ve bir sürü dev gibi adamlar vardı.Hemen kapımı açtım,ve merdivenlerin üzerinden aşağı baktım. Gördüklerimle gözlerim Kocaman açıldı.Tuğrul ve askerleri bir grup suikastçılarla,resmen savaş yapıyorlardı.Ellerinde kılıçlar,ve o an bir şeye şahit oldum.Kılıçla bir askerimizin kafasını gövdesinden ayırdılar. Gözlerim kocaman oldu, ve çığlık attım.Elimle ağzımı kapatım.
Aman Allahım bu neydi?
herkesin keskin bakışları beni buldu. Tuğrul ise korkarak bakıyordu bana,ilk kez korku vardı gözlerinde.Kaybetme korkusuydu..."Yukarı da alın onu!" dedi suikastçı,elimi tutan biriyle irkilerek o kişiye baktım.
Bu dün bana yemek getiren kızdı.Kızıl saçlarını örmüş ve mavi gözleri ışıldıyordu."şey... benimle gel" diyip çabucak çekiştirdi elimi,bende hızlı bir şekilde onunla beraber gittim.Bir odaya girdiğimizde,kitaplığa doğru yürüdü ve bir kitabı kendi tarafına doğru çekti.Kitaplık gıcırdıyla,içeri doğru açıldı ve ordan bir oda göründü. "Hadi gel" dedi ve koşarak ilk o girdi,bende hemen arkasından gittiğim gibi,tekrar aynı kitaba dokunarak,kitaplık öne doğru kapandı.Evet,kitaplığın arkasında bir oda vardı.Gizli geçit."sessiz ol ve eğil,şimdi gelirler." dedi ve elimden tutup oturmam için beklentiyle bana baktı. karanlıkta bile mavi gözleri parlıyordu. Gülümseyip,oturdum.
hala elimi tutuyordu. Elleri titretince güven verircesine elini sıktım.Bana baktı ona doğru eğilip,"Adın ne canım? " dedim fısıldayarak. "Feride" dedi narin ve utangaç sesiyle. O an kapı kırılarcasına açıldı ve kapı yere devrildi.İçeri iki kişi girdi.Yutkundum,ve ferideyi kendime çektim ve kollarımı ona doladım.İki kişi deli gibi odaya bakıyordu.Biri kitaplığa doğru gelince dua etmeye başladım. "Allah'ım yardım et,güç ver,kör et onları görmesinler burayı." diye sürekli içimden tekrar ettim.Gözlerimi kapatım.Sanki geçecekmiş gibi.Ses gelmedi,
"Burada yoklar, kaçsalarda fazla uzağa gitmiş olamazlar." dedi biri diğerine. Gözlerimi sakince açtım.
İkisi çıkacakları zaman ikisinde olan bir dövme fark ettim.Boyunlarında...
(🏹)
Yay vardı ve içinden geçen bir ok.İkisi çıkınca derin bir nefes aldım.Kucağımdan kalkan kıza baktım. "Ben...gidip bakayım,sonra gelip seni çağırıcam." dedi ve gideceği zaman,minik elinden tutum.
"Olmaz,beraber gidelim." dedim,
"Hayır hayır,sen geleceğin sultanısın seni korunmamız lazım." dedi .Bense boş boş ona bakıyordum.
Geleceğin sultanı da neyin nesi?
Ben bunları düşünürken feride çıkmıştı.of! Tuğrul iyi midir? Diğerleri? Başımı ellerimin arasına aldım. Başım çok kötüydü.İçimden altmışa kadar saymaya başladım. Ama ne gelen var ne giden. İçim huzursulandı.Artık daha fazla kalamayacaktım,çünkü içimde onlara birşey olacak korkusu vardı.Feridenin dokunduğu kitaba, dokunduğumda gıcırdayarak açıldı.Hemen çıkıp, kitaplığı tekrar kapattım.Yavaşça ve tedbirli bir şekilde kırılan kapıya doğru gittim.
Kalbim dört nal koşuyor gibiydi,o derece hızlı attıyordu.Odadan çıktığımda,hanın sessiz olduğunu fark ettim.Yavaşça merdivenlere doğru gideceğim zaman, ayağımın bir şeye çarpmasıyla tökezleyip yere düştüm.
Çığlık atmamak için nefesimi tutum, ama nefesimin tamamen kesilmesi için başka bir görüntü daha gördüm.
gözlerim kocaman açıldı,denizden çıkmış balık gibi oldum. Çünkü bu manzara benim için çok fazlaydı...🦋🦋🦋
SON.
12.bölüm cumartesi akşamı gelecek.
(Oy ve yorum lütfen)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OSMANLI'NIN KAYIP TACI(BİTTİ)
Ficção Histórica#Osmanlıya ait bir kurgu! Arkeolog olan kumsal demirkan,görev aldığı bir kazı çalışmasında, siyah ve kırmızı renklerinden oluşan bir taç bulmasıyla kendisini osmanlı döneminde bulur... Sadrazam olan tuğrulla tanışır,peki kumsal başına geleceklerd...