9.Bölüm

3.6K 191 10
                                    

Keyifli okumalar!

🦋🦋🦋

Nefes nefese uyandım,saçlarım alınma yapışmış.Kalbim güm güm atıyordu.Kapının adetta kırılıcak gibi vurulmasıyla,irkilerek geriye kaçtım.
Gözlerim doldu, ya beni öldürmek için geldiyseler?
"Hatun,orda mısın!?" diye hanı yıkacak derecede bağıran tuğrulun sesiylȩ rahatladım,hemen kapıya gittim,açtığım gibi tuğrulun üstüne atladım,evet sarılmıştım.

İçim rahatlayınca,ona sarıldığımı yeni fark etmiştim. Gözlerim fal taşı gibi açıldı.Kan yanaklarıma toplandı,utanarak geri çekildim. Bana dokunmamıştı,sevinsem mi üzülsem mi bilemedim.Çekinerek ona baktığımda, yanaklarının kızardığını gördüm, lan bu dağ ayısı utanır mıydı?

"Ş-şey,ben şey...ııı...aniden oldu." dedim,tuğrul yerdeki bakışlarını benle buluşturdu."iyi misin?" dedi,hiç bişey olmamış gibi.Başımı salladım,o da fazla uzatmadı."Şimdi,yemek getirirler,karnını doyururusun." dedi,duygusuz sesiyle. Başımı salladım,o odasına dönünce bende son kez büyük sırtına bakıp içeri girdim.

Aferin sana kumsal! Bir adamla öpüşmediğin kaldı o da olacak eminim.Alnımı ovaladım,başım çok ağıryordu.Gördüğüm kabus da neydi?
neden o sesleri daha önce  duymuş gibiyim.
Küçük bebeğin ismi neden Emeldi?
Güldüm sinirden,bir emel yok canım dünyada bir sürü,emel var da neden öyle o bir kabus gördüm. Hem birşeyler merak ediyom,tuğrul niye kapımda dikilmiyordu? Kaçabilir, kendimi tahtalı köyde gönderebilirim.
HAYRET,HİÇ HAYIR ALAMET DEĞİL!

Kapımın çalmasıyla, yemeğin geldiğini anladım. karnım zil çalıyordu. Hemen kapıyı açtım.
Bir kız vardı,küçük minak bir kızdı yaklaşık, on üç yada on dört yaşındaydı.
"Efendim, y-yemeğiniz." dedi utanarak.Tebessüm edip,
"Teşekürler canım." dediğimde yerdeki bakışları beni buldu,ve gözleri parladı. Elindeki tepsiyi aldım,o da koşarak yanımdan ayrıldı.

Hemen tepsiye yatağın baş ucuna koyup yemeğe baktım.Mercimek çorbası, güveç,ve erişte vardı yanında haşlanmış yumurta. İştahla yemeğe başladım.tepsideki yemeği tertemiz yaptım. Karnım doymuştu.Elimi ve ağzımı,masanın üstündeki küçük bakır renkte olan bir kovanın içinde yıkadım.Musluk yoktu. Şimdi asıl planımıza gelelim,kaçış planımıza!

Güneş batmış, ve aradan dört saat,yirmi beş dakika dokuz saniye olmuştu. Hakkını helal et,yakışıklı turğul! Ama gitmem lazım.Üstüme kalın bir şeyler giyip suratımı gizleyen bir şal taktım.Bi kaç tane çarşaf alıp birbirine bağladım.
GAZAMIZ MÜBAREK OLSUN!

Çarşafı,yatağa bağlayıp,tek bir tane olan pencereden sarıkıtım.Han fazla yüksek değildi ki,hayatımı kurtaracaktı.Sinsice güldüm,önce bir ayağımı,sonra diğerini de pencereye dayadım.Sonra sıkıca çarşafa tutundum.Yavaşça aşağı inmeye başladım. Nolur şimdi ölmeyeyim!
Yavaşça indikten sonra,ayağımın yere değmesiyle,çığlık atmamak için kendimi tutum. helal lan sana kumsal!

Sinsice gülüp, elimi çırptım.
"Görev tamamlandı." diyip arkama döneceğim ve gideceğim zaman, asla beklemediğim bir ses duydum.
"Yolculuk nereye hatun?" diyen alaylı bir sesti,bu TUĞRULDU!

🦋🦋🦋

son.

Oy ve yorum

OSMANLI'NIN KAYIP TACI(BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin