14.Bölüm

3.2K 174 5
                                    

İyi okumalar :)

🦋

Kalbim güm güm atıyor, nasıl kurtulucaz diye düşünüyordum ki at arabasının büyük bir gürültüyle açılmasıyla tiz bir çığlık attım ve tahta duvara yapıştım.Bana bakan üç siyah giyimli adamla bakıştım."Düşündüğümden de hoş bir hatun." dedi biri,adi herif! Midem altüst olmuştu. İğrenerek baktım onlara."Gel buraya!" dedi hafif yüksek sesiyle.Başımı iki yana salladım.
"Hoş,o vakit ben gelirim." diyip içeri girdiğinde, feryad figan bağırmaya başladım. "İmdat! Yaklaşma lan bana! Yardım edin!" dediğimde koluma yapıştı. "Nazlanma!" diyip çekiştirdi.Ayaklarım çıplaktı.

"Ya bıraksana öcü manyak!" dedim boğazımı yırtarcasına."TURĞUL!" dedim,yarınım yokmuşçasına bağırdım. Beni sert bir şekilde yer fırlatınca, yerle bütünleştim ve hayırlı olsun,yerle de öpüştük.Suratıma dağılan saçlarıma inat yerden iki saniye olmadan kalktım.Etrafa baktığımda tuğrulun az ilerde olduğunu ve çaresizce bana baktığını gördüm, en çaresiz bakışlar attıyordu.
Hani annenizin en sevdiği vazo yada eşyayı kırınca, çaresiz kalıyorsunuz ya heh tıpkı onun gibi bakıyordu.

Boynuna dayanan iki kılıca yutkunarak baktım."Tuğrul! " dedim ağrıyan kalbime inat,koştum.Onu Kurtarabilecekmişim gibi koştum. O ise başını iki yana salladı.Birinin kolumdan tutup geriye atmasıyla dengemi kaybedip başımı sert bir şeklide yere vurdum.Ağzımdan bir çığlık kaçtı."KUMSAL!" dediğinde donup kaldım. Bana kumsal mı demişti. Beni ismimle çağırmıştı,yüzüme bir gülümseme geçti,acı bir gülümseme. Etraf kararıyordu,bulanık görüyordum, başımı sert vurmuş olmalıyım ki yere kan damlaları düşüyordu.

"Beyimiz,ona zarar gelmesin demişti,naptın sen?" dedi biri diğerine. Tuğrula baktım, sevdiğim gözlerine baktım. Gülümsedim,o ise kanayan başıma baktı sonra dudaklarımda olan gülümsemeye.
Göz bebekleri titredi,başını iki yana salladı.Yüzünün her zerresini inceledim."Alın,hatunu diğerlerini de bağlayıp sürükleyin." dediler, ve biri kolumdan tutup kaldırmaya çalıştı ama kalkmak gibi bir niyetim yoktu.

Onunla öleceksem ölürüm.
Kalkmayacağımı anladığında,bir elini bacaklarıma diğerini sırtıma koyduğunda,hipotez olduğum gözlerden ayrıldım. "N-napıyorsun?" dedim kısık sesimle."Ona dokunmayın,Allah katında yemine derim ki sizi ben gebertecem,dokunmayın!" dedi tuğrul ama fayda etmedi."dokunma,indir!" dedim bağırarak ama ne kadar buna bağırmak dense.Sesim çıkmıyordu, etraf sallanıyordu,dönüyordu.

Daha fazla dayanamadım ve kendimi karanlığa bıraktım. Başım aşağı doğru düşünce,tek bir ses duydum. "Kumsal!" diye acıyla bağıran bir tuğrul. İyiyim demek istedim, üzülme demek istedim, ama diyemedim.
Ben ona güveniyordum,o illa bir yolunu bulup beni kurtaracaktı bu bataklıktan.Ona durduk yere bir güven hissediyordum. Onu gördüğümde hızlanan  deli kalbim,titreyen ellerim.

Heyecanlanmam,mutlu olmam, onu gördüğümde hep böyle güzel duygular yaşarım.Ama onu görmediğim de, korkuyorum, üzülüyorum, endişeleniyorum,kalbim ağrımaya ve sürekli onun adını saykılamaya başlıyor.Onu görmediğim de,bütün kötü duyguları yaşıyorum, resmen cehennemi yaşıyor gibiyim.İçimde ki küçük kız,onu görünce kalbi iğleşiyor,sürekli içimde oyunlar oynuyor.Hele ki o sert ve buz gözleri benim gözlerimle denk gelince,içim eriyor,mavilerim kahvelerinde gömülüyor.

Ben galiba... Aşık oluyorum.
Aslında olmuyorum çoktan aşık olmuşumda haberim yokmuş, ah hain kalbim be! Sende az değilsin he! Taş gibi adam bulmuşsun.Eğer aşk böyle bir şeyse ben,sevdim aşkı,ben ona aşık olmayı sevdim,bir tek onu sevdim. Belki imkânsız birini de sevmiş olabilirim ama seviyorum.

OSMANLI'NIN KAYIP TACI(BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin