(Geçen bölümün devamı ve alıntısı)
❤️
Elimden tutup,koşmaya başladık. Bir ona birde tutuğu elime Baktım.Ne güzelmiş sevdiğin kişinin elini tutması.
Soğuk ellerim ilk kez ısınmıştı. Sarı ve kahverengi saçlarına baktım, rüzgâr sayesinde geriye savurluyordu,bana da aynı şey geçerli. kalbim ve ellim sıcacık olmuştu. Yakışıklım be!Öyle hızlı koşuyordu ki,ağaçları tek çizgi halinde görmeye başlamıştım.Ama benim ayaklarımda yorulmuştu be! Arkama bakma gereksiniminde bulundum.Ve iyi ki bakımıştım,İbrâhim elindeki yay ve oku tuğrula nişan almıştı.İbrâhimden uzaklaşıyorduk ama o nişan aldığı 98989. Çocuğumun babası tuğruldan,bir milim bile ıskalamadan dümdüz bıraktı. Bir mermi gibi hızlıca tuğrula gelmeye başladı.Tuğrul ise sadece benim derdimdeydi.Beni korumak ve bana zarar gelmemesi için olabildiğince hızlı koşuyordu.
Ne olduysa o an oldu,ve onun sırtına doğru gelen okun önüne atladım.
Hani korku herşeyi yapmamızı sağlar diyorlar ya,evet doğru o korkuyla tuğrulun koca cüssesini durdurmuştum.Ok zehirli bir yılan gibi direk karnımı buldu.Okun karnıma girmesiyle içe doğru büküldüm ve öyle bir çığlık attım ki,kuşlar uçuştu.İlkbahar kokusunu içime almak istedim ama bir milim bile alamadım.İbrâhim istediğine ulaşmış olmalı ki atıyla birlikte geri çekildi ve uzaklaştı."Hatun!" dedi tuğrul kükreyerek.Yapma be! Ağlatma beni!
daha fazla dayanamadım ve kolları arasına yığıldım."hayır!hayır!" dedi titreyen ve korkan sesiyle.İşte bu korku ikinci kez görmemle kendimi sövdüm.
gözlerim kapanmak için can attıyordu ama ben kapatmamak için ecel teri döküyordum çünkü biliyordum. Gözümü kapatırsam bir daha açamazdım."Bana bak! kapatma o okyanus gözlerini!beni bırakma kumsal!" dediğinde kalbim öyle bir yumuşadı ki...
burada ölsem gıkım çıkmaz,çünkü gönlüm rahat ölebilirdim."T-tuğrul..." dedim zorlukla.
"Söyle tuğrul'un okyanus gözlüsü?" dedi yumuşak sesiyle. Beni sevmen için ölmek mi lazım be adam!
Ama olsun sevdiğin kişi için ölmekte güzel.Ama keşke şimdi ölmeseydim.
"Ölürsem...s-seni..." diyip ağzıma kan tadı geldi.Ve daha fazla dayanamadım,gözlerimi ölüm sessizliği olan karanlığa kapatım.
Ve onun tek ve son haykırış sesini duydum.
"Kumsal!" deyişi...Anne,baba umarım sizi görebilirim.
Bende gökyüzü oldum,bende geldim yanınıza, geliyorum. Ama sevdiklerimi geride bırakmak hiç istemedim.Hele ki tuğrul...
söyleyemedim,onu sevdiğimi söyleyemedim.Daha fazla canımı yakamazdı bu son...(16.Bölüm...)
(Tuğrul'dan)
Elimde ölü gibi yatıyordu. Napacağımı bilemez halde sağa sola baktım,"Allah'ım yardım et!" dedim, Allah'a sığınarak.Onu kucakladım ve koşmaya başladım. Deli gibi,elimde yığıldı, mavi gözü kapandı.Koştum, koştukça damla damla akan kanlara baktım, hayır!
Nolur tutun! Bırakma!
Bir ses duydum, hemen sesin geldiği yöne baktım.At arabası geliyordu, Bir umutla kalktım ve tekrar onu kucağıma aldım.Koştum ve at arabasının önünü kestim."Himmet edin!" dedim,
"Çekilin,ne bu saygısızlık!" dedi at arabasını süren kişi.Bu herif canımı sıkıyordu."Yaralı,ölecek yardım edin!" dediğimde boş boş baktı ve devam ettim."Hafsa sultan ve yavuz sultan selimin kızı." diye bir yalan uydurdum.Evet kayıp bir kızları vardı, ve eminim inanırdı."Ne?" dedi şaşkınlıkla."Ölürse,sende idam edilirsin." dediğimde,hemen başını salladı ve vakit kaybetmeden onu at arabasına,koydum.İçeride yaşlı bir kadın vardı,nerdeyse ölmek üzere olan bir kadındı. Umursamadan onu bir örtünün üzerine yatırdım.Ve bende at arabasın a bindim.At arabası eskisinden daha hızlı gitti,ve hemen kumsala baktım.
"Okyanus'um,aç o gözlerini." dedim son bir umutla.Ama açmadı sustu,ve bu canımı çok yaktı.Ok fazla karnına girmemişti ama çok kanıyordu.Oku kırıcağım zaman.
"Dokunma!" dedi kadın adetta bağırarak.Sakince ona döndüm.Kaşlarımı çattım."Ok zehirli,çıkarırsan zehir çabuk yayılır bedenine. " dediğinde donup kaldım.Allah'ım ben nasıl kayıtsız bir insanım,yutkundum.
"Nolur yardım edin,ölmesini engelleyin." dedim yalvaran sesimle.
Çünkü hayatımın içine dank diye düştü ve denk diye çıkamaz.
Kadın yavaşça gözlerini açtı,kadına hayran kalmıştım.Gözü kapalı bile beni görebiliyordu,şaşkındım.
Önce bana sonra kumsala baktı, baktı ve baktı.Gözleri şaşkınlıkla açıldı.Öyle bir açıldı ki az da yerinden çıkacaktı.
Korktum acaba çok mu vakit Kaybetmiştim."Bu imkânsız! " diye sızlandı.Ve yaşlı bedenine rağmen hemen kumsalın yanına gitti.Bense hemen önüne geçtim.Gözlerini baktım. "Sakin ol delikanlı, sevdiciğine zarar vermeyeceğim." dedi,ama sesi titriyordu. Az önce gayet iyidi noldu bir anda,hem ne sevdiceği?tamam belki haklı.Gözleri temizdi,içim bir an ona güvenmek geldi ama tekrar önledim.
"O geleceğin sultanı,prensesi ölmesini mi istiyorsun?" dedi,ciddi ses tonuyla. Bocaladım,ne! Benim şaşkınlığımdan faydalanıp beni kenara itti ve hemen kumsalın nabzına yokaldı.Prensesi?sultanı? Anlamıyordum."Nabzı yavaş, böyle devam ederse ölecek. " dediğinde nefes almayı bıraktım. Sanki ona ihanet ediyormuşum gibi hissediyordum.O nefes almakta zorlanırken benim rahat rahat nefes almam,ihanetti,benim için işkenceydi.O beni korumak için önüme atladı,neden yaptın bunu kumsal.
Yapmasaydın izin verseydin,ölseydim.
"N-napmam lazım?" dedim ağır ağır.
Boğazıma bir yumruk oturmuştu.
"Bıçak,ateş, sıcak su,temiz bir örtü.Sen sadece ateş ve bıçak bul gerisi ben temizlerim." dediğinde,sadece başımı salladım.
At arabasının tahtasına vurduğumda durdu.Hemen indim,ve çalı çırpı topladım. İki sivri ve katı taş buldum ve birbirine sürte sürte küçük bir ateş kıvılıcımı çıkardım.Ateş yaktığımda bıçağı ısıtım.Yaşlı kadın neden böyle birşey istemişti.
Bıçak ısınınca,at arabasına geri döndüm."Bıçağı ıs-" diyemedim çünkü sırtı açık olan kumsalı görmemle susmak zorunda kaldım.
Bakışlarımı hemen üzerinden çektim ve,"Alın." diyip kumsala bakmadan kadına uzattım."Onun sana ihtiyacı var,onu öyle bırakıp mı gideceksin? " dedi yaşlı kadın...❤️
Son.(Oy ve yorum)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OSMANLI'NIN KAYIP TACI(BİTTİ)
أدب تاريخي#Osmanlıya ait bir kurgu! Arkeolog olan kumsal demirkan,görev aldığı bir kazı çalışmasında, siyah ve kırmızı renklerinden oluşan bir taç bulmasıyla kendisini osmanlı döneminde bulur... Sadrazam olan tuğrulla tanışır,peki kumsal başına geleceklerd...