keyifli okumalar dilerim :)
🦋
Biz önce ölenler için bir tören yapmış,ardından kara toprağa gömüştük.Ferideyide o karanlık toprağa vermemek için,boğazımı yırtmıştım ama turğul 'Ölen herkesin yeri topraktır' dedikten sonra onu da almışlardı benden.Kalbim kanıyordu,acıyordu.Sürekli o masum yüzü gözümün önüne geliyordu.
Zaten çok olmadan bi grup askerle yolla çıkmıştık.Güneş batmış,ve at arabasında ben tek vardım.Tuğrul ise atına binmişti.At arabasını bi tek bir gazlı bir lamba aydınlatıyordu. Ama yinede benim içim sifiri karanlıktı.
Öylece oturmuş, başımı dizilerime yaslamıştım.İçim buruktu,ağlamak istiyordum ama sanki gözümde yaş kalmamış gibiydi.Onca masum insan,benim yüzümden ölmüşlerdi.
Sessiz kalınca, içimde fırtına ve çığlıkları duyuyordum,nefes alamıyordum.Elim boğazıma gitti, azıcık nefes almak için oksijeni içime çekmeye çalıştım.Hemen küçük pencereye gittim ve açtım gibi kafamı dışarı uzattım.Soğuk hava yüzüme vurup içime hava girince, rahat bir nefes aldım."Duraklayın!" dedi tuğrul ve atından inip koşarak yanıma geldi.
"İyi misin?" dedi, sadece başımı salladım.Sonra uzun uzun gözlerine baktım.Yüzünün her zerresine kadar inceledim,hafızama kazımak adına.
Nasıl oldu bilmiyorum, "Yanıma gelir misin,korkuyorum" dedim.Allah bu bir metre olan dilimin belasını vermesin!Başını sallayıp at arabasına bindi ama size yemin ederim ki yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. Bende pencerenin örtüsünü çektim ve yere oturdum.Tuğrul içeri geldiğinde kısa bir süreliğine beni baştan aşağı süzdü ve rahat bir nefes verdi.Bu hareketi olur olmaz heyecanlanmama neden oldu. Ayağında ayakabıları çıkarıp bir kenara koydu, ve yanıma gelip oturdu aramıza mesafe koymayı da ihmal etmedi.Sanki onu yiyecektim,göz devirdim.Acaba evli mi?
Bir süre sessiz kaldık, sonra konuşan ben oldum. "Feridenin ailesi var mıydı?" dediğimde yüzünün gerilip,gözünde bir hüzün oluştu bense ağır ağır yutkundum.
"Yok." dediğinde,gözlerimi kapattım.
"Onu,bir harabe hanın yanında görmüştüm.Onu alıp konakladığımız hana bıraktım.Ordaki kadın ve adama emaneti ettim,her geldiğimde beş akçe karşılığında onu himayeleri altına alıyorlardı." dedi,benim kalbim ise bilmem kaçıncı defa ikiye bölündü.Sessiz kaldım,sessiz kalmak zorunda kaldık.Boş tahta duvarı izliyordum,o da ayaklarını. Sakince başımı ona çevirdim.Sarı ve kahverengi saçların baktım. Sonra yerde olan kahverengi gözlerine, sert çehresine baktım, hafif çıkmış saklarına dokunasım gelmişti.
Bakışlarım sarılı koluna kaydı,kanıyordu.Gözlerim kocaman oldu, "k-kolun kanıyor" dedim telaşla.kesin beni korumaya çalışırken olmuştur. Önce bana baktı sonra koluna,"Geçer. " dedi sert sesiyle.Az önce olan hüzünlü sesinden eser yoktu.Keşke bende senin gibi olsaydım."Kanıyor diyorum, geçer diyor pansuman yapmam lazım." dedim.Derin bir nefes aldı."Uyu." dedi tekrar,cevaplarımı geçiştirerek.Sinirlenemeye başladım,
"Ne halin varsa gör!" dedim hafif yüksek sesimle ve ince pikeyi üzerime çekip oturur pozisyonda uyumaya çalıştım. Öküz! Gebersin napim!Uyumaya çalışıyordum ama olmuyordu, oflayarak gözlerimi açtım.Solumda kalan tuğrula baktım, hala uyanıktı.Kalktığımı gören tuğrul kısa bir süreliğine bana baktı ve önüne döndü.Böyle susmaya alışık değildim. "Kendinden bahsetsene?" dedim ona bakarak.Elimi çenemin altına koyup onu izlemeye başladım. Bana bakmadan konuştu."Sadrazam'ım,Yeniçeri, enderun medresesi ve genel padişahın tüm işlerini yaparım." dediğinde hayranlıkla ona baktım.
"Yaşın kaç,evli misin?" dediğim an elimle ağzımı kapatım.İçimde kendime küfürler ettim."29, evli değilim." dediğinde,mal gibi sırttığımı fark etmemle gülümsemem soldu. NE diye gülümsüyon,nikahına mı alacan adamı tövbe!aramızda altı yaş farkı vardı."Sen?" dedi,"ben derken?" dedim anlamayarak."Yaş,evlilik? " diye kestirdi.Gülümsediğimde bakışları gülüşüme kaydı."23 yaşındayım, evli değilim. " dedim,ona bakarak. Başını salladı,ona doğru kaydım.Napıyorsun bakışı attı.Tam dibine girdim ve başımı omzuna yasladım.
"Uyucam,iyi geceler Tuğrul." dedim mayışan sesimle."iyi geceler hatun." dedi ve çok geçmeden kendimi uykunun kollarına bıraktım...
(Günler sonra)
Osmanlıda yani İstanbulda,tamı tamına altı gün olmuştu.Yani iki gündür yoldayız.Bense sadece iki defa dışarı çıkmıştım o da lavabom olduğunda dolayıydı.Resmen hapishanede tutuluyor gibiydim.
Tuğrulun omzunda uyuduktan sonra sadece bi kaç kez onu görmüştüm. Onu görmek istesemde,göremiyordum.Hep yanımda olsun istiyorum, ben hiç normal değilim.Yine başımı tahta duvara yaslamış boş boş yere bakıyordum.Beni burda nasıl bir gelecek bekliyordu?
Yada geri dönebilir miydim?
yine beynime bu düşünceler hücum ettiğinde,gözlerimi kapattım ama uyumaya korkuyordum.Yine aynı kabusları görecem diye korkuyordum.O gece tuğrulun yanında uyuduğumda,çok rahat uyumuş ve kabus yada rüya görmemiştim.At arabasının aniden durup atların kişnemesiyle,korkarak ayağı fırladım.Noldu diye bakmak için pencereye baktığımda, etrafımızın siyah giyimli adamlarla sarıldığını fark ettim."Hareket edenin kellesini eline veririm!" dedi biri ve işte yine boka batmıştık.Bu sefer kurtulamicaktık çünkü az askere sahiptik...
🦋🦋🦋
son.
(Oy vermeyi unutmayın)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OSMANLI'NIN KAYIP TACI(BİTTİ)
Ficción histórica#Osmanlıya ait bir kurgu! Arkeolog olan kumsal demirkan,görev aldığı bir kazı çalışmasında, siyah ve kırmızı renklerinden oluşan bir taç bulmasıyla kendisini osmanlı döneminde bulur... Sadrazam olan tuğrulla tanışır,peki kumsal başına geleceklerd...