ares camı biraz açıp sigarasını yaktı. duman kokusu aresin kokusuyla beraber burnuma dolmuştu. koku hoşuma gittiği için ciğerlerime dolu dolu bir nefes çektim. aresin bakışlarını hissettiğimde kafamı ona doğru çevirdim. evet bakışları bendeydi ama kehribarları kahvelerim ve yırtmacımın açık bıraktığı bacağım arasında gidip geliyordu. bakışları kahvelerime değdiği an tek kaşımı kaldırdım. yutkundu. çıkık adem elması daha da belirginleşmişti. kehribarlarını benden çekip önüne döndü ve boğuk erkeksi bir sesle konuştu. " seni yanıma almakla büyük hata yaptım." kafasını iki yana sallayıp parmaklarının arasındaki sigaradan bir nefes çekti ve dumanını üfledi. "gelmemi isteyen sendin. " kehribarlarını bana çevirdi sadece gözlerimin içinde bakıyordu. " dikkatimi dağıtıyorsun küçük" diyerek tısladı kısık bir sesle. kafamı o yoğunlaşmış ve kızıldan sarıya çalan kehribarlarından cama çevirdim. " bu senin sorunun beni suçlayamazsın " diyerek konuyu kapattım oda daha fazla uzatmak istememiş olacak ki sustu. yol boyunca sessizce ilerledik. kafamı cama yaslayıp yoldaki şeritleri izledim içime bir şeyler parmak basıyordu kalbimdeki küçük kurt beni huzursuz etmek için elinden geleni yapıyordu. bir süre sonra araba durdu ares kapıyı açıp dışarı çıktığında bende kapıyı açıp dışarı çıktım karşımda özel bir jet vardı açık alanda uçağa doğru yürüdük birden biri koluma girdi. kafamı çevirdiğimde bunun eylül olduğunu fark ettim. alkımda diğer koluma girdi " gerilecek bir şey yok sakin ol " diyerek beni rahatlatmaya çalışıyordu eylül " bizde orada olacağız sakin ol " diyerek alkımı destekledi. uçağın merdivenlerinden sırayla çıkarken ayakkabımın topuğu boşluğa denk geldiğinde dengemi sağlayamadım ve geriye doğru düşecekken büyük ve güçlü bir el belimin tamamını kavrayarak düşmemi engellemek hafifçe beni öne itti. kafamı hafif arkaya çevirerek baktığımda aresin kehribarları ile karşılaştım. ilerle dercesine kaşlarıyla ileriyi işaret etti önüme dönüp bir kaç basamağı daha çıktım ve uçağa girdiğimde utkunun elindeki şampanyayı salladığını gördüm. " aşkım gel birer kadeh içelim. güzelliğinin ve seksiliğnin şerefine" ona gülüp kafamı iki yana salladım bu iflah olmaz dercesine. bu çocuğun enerjisi çok yüksekti gerçekten. ares ve bora gibi oda takım elbise giymişti ama onun ki aresinki gibi siyah değildi yada boranın ki gibi gri onunki lila renklerindeydi. hemen koltuklardan birine oturdum. karşımda alkım onun yanında bora boranın karşısında ares vardı. cam tarafta ares oturuyordu bir kaç defa uçağa binmiş olsam da korkmuştum çünkü ne kadar güvenilir biri sürüyor nerden bilebilirdim allah bilir bunlar koymuşlardır kendi ekiplerinden bir katili. düşüncelerimden kurtulmamı sağlayan gürültüye baktığımdaysa kahkahayı patlattım ardından alkımda bana eşlik etti bu sefer eylül ve borada gülüyordu aresin sesi kulağıma gelmemeişti ama eminim oda gülüyordu. utku elindeki şampanyayı açmıştı ama şampanya canerin yüzüne patlamıştı çocuk kıpkırmızı bir renk almıştı caner utkuyu öldürmek istercesine bakarken utku " sana kırmızı çok yakışıyor aşkom " dediğinde büyük bir kahkaha daha patlattım. alkım yere çömelip gülmeye devam etti " amına kodum sikerim lan seni" diyen canere şaşkınca baktım geldiğimden beridir sessiz sakin olan çocuğu bile delirtmişti utku. herkes sakinleştikten sonra gözlerim arese kaydığında bana baktığını gördüm pardon. hafif gülümsediğim dudaklarım ve gözlerim arasında gidip geliyordu bakışları. kehribarları kahvelerimde kitlendiğinde kalbimi bir el sıkıp bırakmıştı midem alt üst olmuştu. gözlerimi kaçırıp utkuya döndüm aresin bakışlarını hala hissedebiliyordum. caner üstünü değiştirip yanımıza geldiğinde elinde büyük bir sandık vardı çelik bir sandık masanın üstüne sandığı koyup açtı herkes sakin ve meraksızdılar daha öncede bu sandığı gördükleri kesindi biraz yerimde dikleşip sandığın içine baktım. silah. ares sandığın içinden bir silah alıp pantolonundaki silah kabzasının içine koydu. ardından bir tane daha alıp bana uzattı. uzattığı silaha öylece bakıyordum. bu sırada diğerleri de silahlarını almışlardı. "ben" ben kullanmayı bilmiyordum ki ayrıca bilsem bile bunu bir canlıya doğrultamazdım ben. yapamazdım. ares " sadece tedbir olarak yanında tut. zor durumda kalırsan diye" diyerek açıkladı. " zaten kullanmana gerek kalmayacak. sakin ol" derin bir nefes verdim bana uzattığı silahı kabzasından kavradım ve elime aldım. öylece silaha bakarken eylül bana bir şey uzattı. anlamayan gözlerle ona baktım bu şeyi daha önce filmlerden görmüştüm. " silah kılıfı bunu eteğinin altına giy. silahı orada saklarsın. " elindeki silah kılıfını aldım ve " lavabo" diye sordum " ileride solda" dediği yöne doğru ilerledim. eteğimi yukarı kaldırıp silah kılıfını taktım ve silahı kılıfa yerleştirdim. işim bittiğinde lavabodan çıkıp areslerin yanına ilerledim ares beni baştan aşağı süzdü. silahın görünüp görünmediğinden emin olmaya çalışıyordu. koltuğa oturduğumda ares konuştu. "evet. birazdan müzayede olacağız. planı tekrar anlatıyorum. zengin bir uyuşturucu baronu. eylül de onun kölesi aynı şey bizim içinde geçerli küçük. " diyerek bakışlarını bana çevirdi. sinirlerimle oynuyordu. " ben küçük değilim" dediğimde alayla sırıtıp tekrar konuştu" utku sen uyuşturucu için ordasın. çantayı sakın unutma. malları ona satmaya çalışacaksın hatta bir kısmını da bora alacak. caner kameraları sen halledeceksin herhangi bir terslikte kayıtları sil. alkım sen zaten orada çalışıyorsun. bakın terslik istemiyorum. " masanın üstündeki dosyaları sırayla dağıttı. elimdeki dosyayı açtığımda. Arina adında bulgar uyruklu birinin kişisel bilgileri vardı. "evet bunlarda yerine geçeceğiniz kişiler. isimlerinizi sakın unutmayın Alkan kalkan beni böyle tanıyorsunuz. bora sen koray savcı. iki kız babasısın bu da aklında bulunsun sorabilirler. eylül senin adın lia Brazilyan uyruklusun on yaşında alkolik annen seni koray savcıya sattı. alkım sen zaten her şeye yeterince hakimsin utku sen uras sancağın yerine geçeceksin. uyuşturucu satıcısısın he bide ortağın javir woo unutma. " utku kafasını sallayıp " tamam bu sefer söz unutmayacağım. " dedi. ares devam etti " son olarak sen küçük hanım. adın arian bulgar uyruklusun. altı yaşında bana satıldın bende hastalıklı bir mafya lideriyim. aramızdaki ilişkiye gelirsek garip seni on sekiz yaşımdayken aldım. şu an on sekiz yaşındasın seni ben büyüttüm ama seninle oldukça yoğun bir seks hayatımız var. aynı zamanda sen benim kölemsin. anlaşıldı mı azat edilmiş bir köle konuşabilirsin ama sen fazla konuşma açık verebilirsin. " aklımda tek bir soru oluştu " bu kişiler gerçekte yoklar dimi. " bana bakıp hafif ama içten bir gülümsedi. " gerçekler. Aşkın " dedi. nasıl yani ya ne kadar hastalıklı insan varmış bu ne büyüttüğü kızla yatan midem bulanmıştı kanım çekildi. belli etmemeye çalıştım ama ares fark etmişti " merak etme. sana zarar gelmesine izin vermem." o sırada aramızda bir bakışma geçti azımızı açıp tek kelime dahi etmiyorduk ama bakışlarımız konuşuyordu sanki. caner boğazını temizleyip. kapıldığım girdaptan beni çekip çıkardı. "bu kulaklıkları kulağınıza takın bu şekilde birbirimizle haberleşebiliriz " diyerek herkese küçük tuşlu bir kulaklık verdi takıldığında belli dahi olmadığını ares taktığında görmüş oldum. kulaklığı kulağıma taktım. caner bilgisayar odaklandığında. alkım " ben sizden önce orada olacağım marta orada olacak büyük ihtimalle Agah denen şerefsiz her şeyi kendi odasındaki kamerayla seyredecek. caner kamera kayıtlarına sızacak ve bir sürede olsa kamera devre dışı kalacak. o sırada her şeyi yetiştirmemiz gerek. "bora kaşlarını çattı. uçağın iniş yapacağı anons edildiği andan beridir yutkunamıyordum yan masadaki utkunun şarap bardağına uzanım. bir kaç yudum aldım. utku "heyy o benimdi " diyerek mızmızlandı küçük bir çocuk gibi. alkım uzanıp utkunu kafasına vurdu. " çocuk gibi olmayı kes utku. " diyerek azarladı onu. uçak indiğinde herkes sırayla indi ares elimden tuttu ve " bundan sonrasında ikimiz devam edeceğiz küçük arina " diyerek siyah pahalı olduğu dışardan okunan bir arabanın yolcu kapısını açıp eliyle geçmemi işaret etti. arabaya yerleştiğimde kapıyı kapattı. ve kendi sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
Akčnísadece koşuyordum... nefesim kesilir gibi oldu dinlenmem lazımdı. bir ara sokağa daldım yol ayrımında sola doğru koştum arkadaki adım sesleri çoğalmaya başlamıştı. daha da hızlandım ve karşılaştığım şeyle birden durdum. çıkmaz sokağa girmiştim. öyle...