Bu bölümde ilk sahne Minho'nun ilk intihar girişimive annesinin ölüşünü göreceğiz. Ortalarda tatlış anlar var ve en son sahne ise 🤠
Sonraki bölüm sana özel ;} @f4ezya
Bölüm başlığı ve medya :')
*Minho'dan*
Bir silah sesiyle gözlerimi açtım. Etrafıma bakındığımda nerede olduğumu anlamam çok uzun sürmemişti.
"Anne!" Bir çocuğun bağırışıyla bakışlarım içinde bulunduğum karanlık odanın camını buldu. Oturduğum koltuktan kalkıp cama ilerledim. Bir çocuk vardı. 13 yaşlarında. Annesinin başını dizine koymuş ağlıyordu. "Anne aç gözlerini!" O çocuk bendim.
"Anne yapma lütfen. Sen gidersen bana kim bakacak?!" Acıyla bağırınca gözümden bir damla yaş döküldü. Tam kalbinden vurulan kadının yarasını kapatmaya çalışıyordu küçük elleriyle.
"Anne... Ne olur uyan artık. Buz gibisin." Elini yüzüne koyduğunda kanla kaplı elleri titredi çocuğun.
"Üzerini örttüm hala üşüyorsun, üşüme artık." Ceketini çıkarıp üzerine örtmesine rağmen annesi hala soğuktu. Halbuki daha ilkbahardı. Hava soğuk değildi ama annesi soğuktu.
"Gözlerini aç anne, buna inanmak istemiyorum." Ölmesini istemiyordu annesinin. Gözlerini açsa herşey geçerdi ama annesi yerde nefes dahi almadan yatıryordu.
"Üşüyorum anne, sarılır mısın?" Ceketini çıkardığı için sadece kısa kollu ince tişörtüyle kalmıştı. Her üşüdüğünde annesi ona sarılır, onu ısıtırdı. Şimdi neden ısıtmıyordu?
"Korkuyorum anne, uyanır mısın?" O günün onun için tramva olacağından habersizdi. Zaten annesi gittiği için yakında o da gideceğini düşünüyordu. Annesini yalnız bırakamazdı değil mi?
Hayır, annesinin yalnız kalmasını istemiyordu.
Annesini orada bırakıp koşarak eve girdi çocuk. Mutfağa gideceğini biliyordum. Ben de bulunduğum odadan çıkıp mutfağa ilerledim. Çekmecedeki bıçağı alıp bir süre yaşlı gözlerle bıçağa baktı. Hemen sonra arkasını dönüp koşarak önce salondan sonra evden çıktı. Beni görmemişti bile.
Annesinin yanına yatıp bıçağı kalbinin tam üzerine koydu.
"Yanına geleceğim anne..."
Tam bıçağı kalbine saplayacağı sırada büyük bir el bileğini tuttu. "Delirdin mi sen?!" Bay Jung...
Yataktan sıçrayarak kalktığımda göğsüm o kadar hızlı atıyordu ki duracağını sandım. Annemi görmüştüm. O ölürken... Kendimi görmüştüm. Ben ölürken...
Yatakta rahat bir pozisyona gelerek gözyaşlarımı serbest bıraktım. Ağlayabilirdim değil mi?
Ben de insandım.
Lanet olsun ben de insandım! Diğerleri gibi ben de normal bir insandım tanrı neden bana bu kadar yükleniyordu?!
Neden herşey benim üzerime geliyordu?! Duvarlar, insanlar, kanlar, ölümler, silahlar ve bıçaklar... Hepsi beni buluyordu!
Nefes alamadığımı hissettiğimde yataktan kalkmaya çalıştım fakat yere adım atamadan yataktan düştüm. Ellerim titriyordu. Komodine tutunmaya çalışırken cam başlı avize yere düşünce yerler cam oldu.
Komodinden destek alıp yarım yamalak kalmayı başarmıştım. Fakat bu zaferim çok sürmeden camların üzerine düştüm. "Ah!" Boğulacak gibiydim. Kollarıma ve dizlerime batan camlar, boğazımdaki yumru, gözümdeki yaşlar tüm vücudumu acıtıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deadly Difficulty 1/Minsung
FanfictionBenim için tek kurtuluş ölümdü. İnsanlar ölümden korkardı değil mi? Ben niye yaşamaktan korkuyorum? Şimdi kendimi bu çatıdan bıraksam mutluluğa erer miyim? "Hey! Ne yapıyorsun sen orada!? Çabuk in oradan, düşeceksin!" *intihar düşüncesi* *kişilik bo...