Çürük Bir Elmasın Minho

1K 91 155
                                    

Bölüm sonunda göz yaşından ıslanmış peçetelerinizi ağzıma sokmaya geleceksiniz eminim...

*Minho'dan(13/21)*

İçimde adlandıramadığım yoğun bir duygu vardı. Daha önce hiç böyle hissetmemiştim. Buraya neden gelmiştim? Burası intihar etmek isteyenler için ideal bir yerdi. Ben neden buradaydım?

Han Nehri'ndeki köprüdeydim ve aklımdan sadece bu köprüden atlamak geçiyordu. Korkulukta yazılı olan motive edici yazıyı okudum. "Yaşamak için her zaman bir sebep vardır" Var mıydı? Benim sebebim neydi? Annemdi

"Öl Minho. Ölmelisin, biliyorsun." Duyduğum ses yüzünden korkuyla etrafıma bakındım fakat kimse yoktu. "Kimsin sen?"

"13 yaşında kalma Minho. 21 yaşına geldin. Ölüme yakınlaştın, daha da yakınlaş. O seni bıraktı Minho. Neden hala yaşıyorsun?" Kim beni bırakmıştı ve bu ses de neyin nesiydi?

"Buraya seni ben getirdim. Şimdi atlamanın tam sırası Minho. Ölmelisin, biliyorsun." Neden ölmeliydim ki? Ölmemi gerektirecek bir şey mi yaşadım?

"Sen tümüyle çürük bir elmasın Minho. Tüm acıları ben yaşamış olabilirim ama çekirdeğimiz aynı, kalbimiz aynı. Elmanın bir tarafı çürükse onun tamamını çöpe atarsın. Hadi, kendini at. Beni, bizi, acılarımızı ve nadir mutlu anılarımızı at." Hayır... İstemiyordum. Kendimi buradan atarsam ölürdüm. Ölmek istemiyordum.

"Ölmelisin, biliyorsun. Sen tümüyle çürük bir elmasın Minho. Beni, bizi, acılarımızı ve nadir mutlu anılarımızı at. Ölmelisin, biliyorsun. Sen tümüyle çürük bir elmasın Minho. Beni, bizi, acılarımızı ve nadir mutlu anılarımızı at." Bu üç cümle neden aklımda dönüp duruyordu. Ölmek zorunda değildim. Çürük bir elma değildim. Acılarım yoktu benim, annem vardı.

Başım ağrıyordu. Direğe tutundum ve gözlerimi kapattım. Gözlerimi kapattığım an yaşamadığıma emin olduğum bir anı canlandı zihnimde.

"Anne! Anne aç gözlerini!" Annemin gözleri çok güzeldi. Neden kapatmıştı?

"Anne yapma lütfen. Sen gidersen bana kim bakacak?!" Annem bana her zaman bakardı. Şimdi neden yalnız hissediyordum?

"Anne... Ne olur uyan artık. Buz gibisin" Annemin elleri sıcacıktı. Neden şimdi soğuktu?

"Üzerini örttüm hala üşüyorsun, üşüme artık." Annem benim üzerimi örterdi. Neden bu sefer ben örtmüştüm?

"Gözlerini aç anne, buna inanmak istemiyorum." Neye inanmak istemiyordum?

"Üşüyorum anne, sarılır mısın?" Annem her üşüdüğümde bana sarılırdı. Üşüyordum.

"Korkuyorum anne, uyanır mısın?" Gece kabus görüp uyandığımda hisseder ve uyanıp yanıma gelirdi. Korkuyordum.

Nefes nefese gözlerimi açıp etrafa bakındım. Kimse yoktu. Hemen ardından köprüden aşağıya baktım. Çok yüksekti.

"Aynen öyle Minho. Annen öldü. Annen öldürüldü." Hayır... Hayır bu olamazdı.

Bacaklarım beni tutamayınca yere düştüm.

"Ölmelisin, biliyorsun. Sen tümüyle çürük bir elmasın Minho. Beni, bizi, acılarımızı ve nadir mutlu anılarımızı at." Gözlerimi kapattığımda başka bir anı gördüm.

"Hayır, sen yapmadın değil mi? Bana annemi senin öldürmediğini söyle!" Bu karşımdaki adam da kimdi ve neden ona kızıyordum
Bir dakika, annemi o mu öldürdü?

Deadly Difficulty 1/Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin