Başlıklar iyiye gidiyor ha? :D
Bu bölüm Jisung'un anlatımıyla başlıyor huhuuuu
(Düzenleme) Astro üyesi Moonbin intihar etmiş. Bıraktığı son ses kaydını duydum darmadağın oldum. Yoongi de yeni şarkı çıkardı. Neye sevinip neye üzüleceğimi şaşırdım ama bölüm yazmam gerek dün atamadım bu bölümü.
*Jisung'dan*
"Jisung!" Gözlerim hala kapalıyken ellerimi oynatmaya çalıştım. Neredeydim ben? Adımı kim sesleniyordu?
"Abi?" Gözlerimi hafifçe aralamaya çalıştığımda görmek istediğim yüz belliydi. Abim. Fakat onun yerine bana endişeyle baka Minho'yu görmek içimi rahatlatmıştı. En azından o adam değildi.
"Jisung? İyi misin güzelim?" Şefkatle söylediği şeylerden sadece birine takılmıştım. Güzelim mi? Pardon?
Minho'nun saçlarımı okşamasını yok sayıp etrafıma bakındım fakat yanaklarım ısınmaya başlamıştı bile. Neden saçımı okşuyor ki?
"Abim nerede?" Ah, tabii ya. Seungmin yerini söylemişti. Eminim abimi almışlardır. "Abim... Abimi aldılar!" diyerek yerimden fırlayınca karnımda inanılmaz bir acı hissettim. "AH!"
"Jisung!" Minho bir eliyle sırtımı tutarken diğer eliyle tişörtümü azıcık açık tutmamı sağlayan elimi tuttu. Karnımda dikiş izleri vardı. O Jungyeon denen piç kurusu beni bıçaklamıştı.
"İyi misin? Çok acıyor mu? Arkana yaslan. Ya da dur, susamışsındır. Su getireyim öyle uzan." Ardı ardına bir sürü cümle sıralayan Minho gözüme garip gelmişti. Cümleleri o kadar hızlı söylemişti ki rapçi olacak potansiyel görüyordum. "Al, iç bunu." Komodindeki sürahiden bardağa doldurduğu suyu bana uzatırken bile endişeliydi. "Dur, ben içireyim." Tam yanıma gelip bir eliyle sırtımı tutarken diğer elindeki bardağı dudaklarıma yaklaştırdı. Hayır dememe izin vermeden suyu aralık dudaklarımdan içeriye akıtınca yanaklarım kızara kızara içmek zorunda kaldım.
Yüzü bana çok yakındı ve bu yakınlık yüzünden utanıyorum. Nedenini bilmiyorum ama heyecanlanmıştım.
"Daha iyi misin?" Bardaktaki su bittiğinde geri çekilirken anlıma düşen saçları kulaklarımın arkasına itti.
"Ben, zaten iyiydim. Abim nerede?" Son cümleyi söyleyene kadar yüzü gülüyordu. Yüzü bir anda düşünce korktum. Abim neredeydi?!
"Jisung, sana bir şey demiştim hatırlıyor musun?"
"Ne zaman? Ne demiştin? Minho, abimi istiyorum!" endişeliydim. Bir şey hatırlayacak durumda değildim.
"Sen bayılmadan hemen önce 'seni kurtarırsam beni sever misin? Abin gibi değil, benim sevdiğim gibi sever misin?' demiştim." Hatırlar gibi olunca başımı salladım. Abim ne alakaydı?
"Galiba beni hiç benim gibi sevmeyeceksin." dedikten sonra odadaki tekli koltuklardan birine oturdu. "Çünkü abin kurtardı seni." Cümlesinden hemen sonra kapı açılınca oraya baktım.
Abim elinde iki kahveyle direkt olarak bana bakıyordu. Abimi görmemle gözümün dolması bir oldu. "24 saat doldu Jisung, söz verdiğim gibi. Abin burada."
Abimin elindeki kahveler elleri titrediği için dökülürken bir anda bardakları olduğu yerde bıraktı ve yanıma koştu. Attığı ilk adım dolan gözlerimden birer damla yaş akmasını tetiklemişti.
Bir bacağını yatağa atıp beni kendine çekti ve sıkıca sarıldı. Karnımdaki dikişlerin acısını umursamazken ben de ona döndüm ve sarılabileceğim en sıkı şekilde sarıldım. Kavuşmuştuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deadly Difficulty 1/Minsung
FanfictionBenim için tek kurtuluş ölümdü. İnsanlar ölümden korkardı değil mi? Ben niye yaşamaktan korkuyorum? Şimdi kendimi bu çatıdan bıraksam mutluluğa erer miyim? "Hey! Ne yapıyorsun sen orada!? Çabuk in oradan, düşeceksin!" *intihar düşüncesi* *kişilik bo...