İyi okumalaarrr umarım seversiniz bölümü
En sonda yine bir mutluluğumu paylaştım nazar değecek galiba mutlulupuma bir daha mutlu olamayabilirim ŞDJDLXJD
Neyse yeter bu kadar iyi okumalar tekrardan
*Minho'dan*
Jisung gittikten sonra dudaklarımı birbirine bastırarak arkasından baktım. Alt tarafı beni sevdiğini duymak istemiştim, seni seviyorum demek çok mu zordu?
"Ben Jisung'un abisinin yerinde olsam çoktan sikmiştim seni Minho." Changbin'in sesiyle ekibe doğru döndüm. Hepsinin bakışları normalken Felix'in gözleri dolu doluydu. Kaşlarımı çatıp yanına gittim.
"Bir sorun mu var Lix?" dememle Hyunjin'in gözlerini kocaman açarak bize bakması bir oldu.
"Sana öyle sert çıkıştığımız için özür dileriz." dediğinde gözlerimi kısıp ağladığı şeye gülmeye başladım.
"Felix sen konuşmadın bile, sen neden ağlıyorsun Tanrı aşkına! Hyunjin gel bi sarıl şuna." Hyunjin sevgilisinin karşısına geçtiğinde uzun boyu yüzünden Felix'i göremez olmuştum.
"Sevgilim, ağlama. Bak Minho hiç kızmadı bile sana."
"Yaşadıkları çok kötü. O bunları yaşarken biz yanında bile değildik." dedikten sonra ise hıçkırıklara boğuldu Felix. Buna ben bile bu kadar ağlamıyordum.
"Bu kadar ağlak olmak zorunda mısın Felix?" Changbin'in söylediği şeyle Felix Hyunjin'den ayrıldı.
"En azından kalpsiz değilim kas yığını!"
"Ben kalpsiz miyim göz yaşı musluğu?!"
"Sadece kalpsiz olsan kafi, aynı zamanda beynin de yok! Haraketlerini kimin söylediğine göre yapıyorsun acaba? Kasların mı yönlendiriyor seni!?"
"Bana diyen de beynini yoka sayıyor aq! Bir kere kafanı kullandığını görmedim, hep ağlıyorsun!"
"Sanane be benim ağlamamdan?! Senin de sinir problemin var ona bir şey diyor muyum?!"
Jeongin'in gülme sesini duyduğumuzda sustular. Jeongin bir eliyle karnını tutarken diğer eliyle duvara tutunmaya çalışıyordu. Başı önüne düşmüş ve nefes nefese kalmıştı.
"B-bu lafları nereden buluyorsunuz tanrı aşkına..." Güldüğü şeyi anlayınca sadece beni değil Hyunjin'i ve Seungmin'i de gülme tutmuştu.
"Çok komik evet haklısınız! Burda beni savunacağınıza gidip gülün! Hyunjin sen napıyorsun?!" Zar zor Hyunjin'e baktığımda yerde iki yana sallayarak karnını tuttuğunu gördüm. Gerçekten abartıyordu.
"Ü-üzgünüm sevgilim ama... Göz yaşı musluğu... Aşırı komik!" diye bağırdığında Felix yerdeki Hyunjin'e tekme atıp yanından geçti. "Ah!"
"Flash TV'nin Drama Queen'ine bak sen! Sevgilisine gülmeyi de bilirmiş!" dediğinde Hyunjin'e taktığı lakap daha fazla gülmemi sağladı.
*Jisung'dan*
Uzun bir yoldan sonra abimin evine geldiğimizde arabadan inip içeri girdik. Yol boyunca tek kelime etmemişti. Ne yüzüme bakmış, ne gülmüş, ne de bir şey demişti. Onu üzmemiştim değil mi?
Evine ilk defa geliyordum bu yüzden gözüm hep siyah duvarlardaki beyaz noktalara bakıyordu. Bunu neden yaptığını anlamak pek de zor değildi açıkçası.
"Beğendin mi?" derken salona girdi. Peşinden salona girdikten hemen sonra kocaman bir gülümsemeyle konuştum.
"Çok güzel olmuş abi! Tam hayalimizdeki gibi, her yerde yıldızlar var!" Heyecanla konuşurken bana döndü. Hala sıkıntılı bir hali vardı. Onu böyle görünce tüm gülümsemem anında silindi. "Seni üzdüm mü?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deadly Difficulty 1/Minsung
FanficBenim için tek kurtuluş ölümdü. İnsanlar ölümden korkardı değil mi? Ben niye yaşamaktan korkuyorum? Şimdi kendimi bu çatıdan bıraksam mutluluğa erer miyim? "Hey! Ne yapıyorsun sen orada!? Çabuk in oradan, düşeceksin!" *intihar düşüncesi* *kişilik bo...