Beraber spor bölümünün bulunduğu binanın yanına varınca içeriye girdik. Soyunma odasına gidip üzerimizi değiştirdikten sonra spor salonuna ilerledik.
İçeriye girince takımların hazır olduğunu birtek bizim eksik olduğumuzu gördüm.
Ama bu sefer değişiklik yapıp voleybol ve basketbol takımı oyuncuları arasından karışık iki takım yapmışlardı ve gördüğüm kadarıyla Bay Kim ve Yoongi hyung da oynuyordu.
Takımların yanına giderken onlarda bizi fark edince "Bizler hangi takımdayız" diye sordum.
"Takım çalışmanızı görmek için üçünüzğ de aynı takıma koyduk. Ama merak etmeyin çok üstünüze gelmeyiz sonuçta her türlü biz kazanıcaz"
Konuşan Jackson'dı. Onun olduğu tarafa doğru dönüp baktığımda Bay Kim ve Yoongi hyungun da o takımda olduğunu görsemde "Bunu maçın sonunda konuşalım" dedikten sonra takımımızın yanına ilerledik.
Bir araya toplanıp hızlıca plan yaptıktan sonra yerlerimizi aldık. Hakem voleybol takımından biri olacaktı.
Karşı takımda yerini aldıktan sonra hakem ortaya gelip topu atmak için yerini alırken topu kapmak için karşı karşıya duran Yoongi hyung ile bendim.
Bakışlarımı onun yüzünden çekmezken o tamamen topa odaklanmıştı. Düdük sesini duymamla top havaya atılırken bende zıplayıp topu Yoongi hyungdan önce kendi takımıma doğru attım.
Jungkook topu almışken direkt potaya doğru ilerliyordu. Karşısına Bay Kim çıkınca yerinde durup profesyonel bir şekilde dikkatini oyunda tutarken topu boşta olan Beomgyu'ya attı.
Beomgyu'nun etrafı çevrilirken yardım amaçlı yanına yaklaştım. Beomgyu beni görünce topu bana pas atarken topu tutup potaya gitmek için arkamı döndüğümde Yoongi hyung ile karşılaştım.
Dikkatimin dağılmaması için çaba harcarken etrafına baktım boşta kimse yoktu ve herkes karşısındaki kişi ile ilgileniyordu.
O zaman ufak bir hilenin zararı olmazdı. Yoongi hyungun bakışları elimdeki topta dolaşırken hafifçe sırıtıp sessizce "hyungie geçmeme izin vermiyecek misin dedim.
Bakışları direkt yüzüme çıkarken hemen yüz ifademi değiştirip dudaklarımı büzdüm. Bakışları dudaklarıma kayarken dudaklarımı yalayıp dikkatini daha çok dağıttıktan sonra hızlıca yanından geçip potaya basketi attım.
Arkamı dönüp baktığımda Yoongi hyungun çatık bakışlarına karşı şirince gülümsedikten sonra tekrardan maça odaklandım.
Top Hoseok hyungun bana pas atmasıyla tekrar elime geçerken yine Yoongi hyungla karşı karşıya geldim.
Tam birşey demek için ağzımı açıcakken Yoongi hyung konuşmama izin vermeden kendi konuşmaya başladı. "Çok yaramaz bir çocuk olmuşsun Park Jimin yoksa sana eve gidince ceza mı vermeliyim?"
Yoongi hyung sırıtarak bakarken bu sefer yerinde kalan bendim. Topu elimden alıp giderken hiçbir şey yapmamıştım. Arkamı dönüp baktığımda basket atmıştı. Bu sefer ona çatık kaşlarıyla bakan bendim.
...
Maçın son dakikalarındaydık. Yoongi hyungla aramızda en son onun konuşmasından sonra birşey olmamıştı. İki puan farkla bizden öndelerdi şuan potanın yakınından basket atsak bile bir dahaki basket için zaman kalmazdı ve maç berabere bitebilirdi. O yüzden üçlük atmamız lazımdı.
Bakışlarımı etrafta dolaştırıp topun jungkook'da olduğunu gördükten sonra Jungkook'a işaret vermem ile ne yapacağımı anlarken topu bana pas attı.